Etrak; Türk, Türkler anlamına gelen Arapça kökenli bir kelimedir. Osmanlı Devleti döneminde yaygın olarak bu anlamda kullanıldı. Ancak zaman, zaman köylü anlamında kullanıldığı da olmuştur.
Osmanlı Devleti, kuruluş yıllarında Türkmenlerle yol ve kader arkadaşlığı yaptı. Aslında burada Türkmen kelimesini ayrı kullanmak kuruluş ruhuna pek de uygun düşmez, zira Osmanlı sülalesi de Türkmen’dir. Kuruluş adımlarına bakıldığında Osmanlı’nın bir Türkmen Devleti olarak sahne aldığı açıktır.
Esasen Osmanlı; devletinin adını Osmanlı Devleti olarak değil, “Devleti Aliye” olarak belirlemiştir. Resmî yazışmalarda kullanılan isim budur.
Kuruluş yılları ilerledikçe, merkezi otorite ile Türkmenler arasındaki yol arkadaşlığı sarsılmaya başladı. Zira vergilerin çeşitlendirilmeye başlanması ve yerleşik hayata geçiş dayatmaları Türkmenleri otoriteye karşı tepkili bir sürece sürükledi.
&&&&
Merkeziyetçi bir devlet yapılanmasını hedefleyen Osmanlı Devleti, Fatih zamanında Enderun Mektebini ve “Kul Sistemini” kurumsallaştırdı.
Devletin bürokratik yapılanmasını yeni bir anlayışa oturtmak üzere düzenlenen Enderun Mektebi, öğrencilerini sadece devşirmelerden seçerek “Saray Devşirme Yüksek Okulu” gibi çalıştı.
Devşirmelerin bürokrasideki etkileri arttıkça, merkeziyetçi hamleler de arttı. Türkmenler kendilerini merkezden çevreye savrulmuş olarak hissetmeye başladılar. Artan vergiler ve Merkezin, halk İslamlığından Menderes’e İslamlığına kayması ilişkileri iyice germeye başlamıştı.
İşte bu dönemlerde merkezdeki bazı çevreler Türkmenlere şaşı bakmaya başladılar. Böylece ciddi bir ötekileştirme sürecine girilmiş oldu.
III. Murat Manisa’da şehzade iken, hizmetine köylü bir Türk’ün oğulları olan iki genç verilmişti. Bunun öğrenilmesi üzerine derhal bir emir düzenlenerek, bu iki Türk’ün işten çıkartılması ve yerine devşirme gençlerin alınması emredildi. (Mühimme Defteri no21, sıra 43, s.9)
Kuruluş felsefesiyle çelişen bu durumu, Tokatlı Şair Leai:
“Olmak istersen itibara mahal
Ya Arab’dan ya Acemden gel”
Diyerek hicvetmiştir.
Şair Leai bu hicvi, yaşadıklarından yola çıkarak yapmıştır.
Şöyleki; Şair Leali, Fatih döneminde, Fars dili ve kültürüne olan büyük hakimiyeti sayesinde Acem’li bir şair zannedilip, Saray’da büyük kabul ve iltifat görmüştür.
Ancak süreç içerisinde Türk olduğu anlaşılınca Saray’dan sürgün edilmiştir.
Benzer bir dertlenmeyi 15. YY. Şairlerinden Priştineli Mesihi şu şekilde yapmıştır.
“Mesihi gökten insen sana yer yok
Yürü var gel Arab’dan ya Acem’den”
&&&&
Çevreye savurma; tabi iki burada durmayacaktı, Türkmen’e şaşı bakma zaman zaman amalığa dönüşecekti.
Hoca Saadettin Efendi’ye atfedilen:
“Başına taç aldı çıktı ol pelid
İtdi bi-idrak Etrak’ı mürid”
“O pis adam başına taç alarak ortaya çıktı ve kendisine akılsız Türkleri mürit yaptı”
Burada pis adam diye bahsedilen kişi Şah İsmail’dir.
Böylece Türklere dönük tanımlamada yeni bir safhaya geçildi:
“Etrak-ı bi-idrak” yani akılsız-idraksiz Türk.
Sonra, şair Nefi, “Eşeğin dinsizi”, “Bozguncu-aşağılık Türk” gibi tanımlamalarla bakış açısına seviye atlatacaktı.
&&&&
Bu durum sadece merkezden uzaklaşma sonucunu getirmedi elbet. Türkmenler değişik tarih ve mekanlarda isyan dalgasına kapıldılar. Şahkulu isyanından Celali İsyanlarına bir dizi dalgalanmanın içerisinde oldular. Bu dalgalanmayı sosyal bilimciler, kültürel açıdan heterodoks bir tutum olarak tanımlarlar.
III. Selim ve II.Mahmut yenilikleri Osmanlı Devleti’nde Kul Sistemi’ni gevşetti, Batıya yöneliş başladı. Özellikle Fransız İhtilali ile birlikte kopan fırtına, Devleti-Aliye’yi de içine çekti.
Bu süreç ilerleyen yıllarda Türkçülük akımını da besleyerek yeni bir çevre-merkez ilişkisi oluşturmaya başlayacaktı şüphesiz. Bu değişim elbette başlı başına bir çalışma konusudur.
Bilindiği gibi Devlet-i Aliye, Fransız İhtilali ile birlikte yaşamaya başladığı milliyetçi isyanlara; siyasi, askeri ve düşünsel önlemler alamadığı için dağılması kaçınılmaz oldu. Kuruluş yıllarının merkezinde olan Türkler ise bu yeni sürece “Milli Devlet” arayışıyla dahil olacaklar ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini inşa ederek başarısıyla tamamlayacaklardır.
Artık Türkiye Cumhuriyeti, Türk Milleti’nin en sağlam kalesidir.
Zühtü AKYILDIZ
























