Journal of the American Medical Association’ da yayınlanan araştırmaya göre bu ilaçların birlikte kullanılması (polifarmasi) depresyon riskini daha da artırıyor.
Depresyon riski, ilaç kullanmayanlarda sadece yüzde 5 iken 3 veya daha fazla ilaç alanlarda yüzde 15, iki ilaç alanlarda yüzde 9 ve bir ilaç alanlarda ise yüzde 7 olarak bulundu.
Araştırma, ilaç tüketiminin her sene giderek arttığını da gösteriyor ki bu aynı zamanda yan etkilerin de giderek artması manasına geliyor.
Durum bizde de farklı değil
Bizdeki durumun da USA’ dan farklı olmadığını sanıyorum.
Esas mesele de, ilaç almadan hayat tarzında yapılacak düzenlemelerle önlenmesi ve tedavisi mümkün olan tip 2 diyabet, hipertansiyon, depresyon, reflü, osteoporoz ve tüm diğer kronik enflamatuar hastalıklar için hemen reçeteye başvurulması.
Bu, hastasına yeteri kadar zaman ayırması mümkün olmayan doktorun da hayat tarzında değişikliklerden hoşlanmayan hastaların da işine geliyor.
Gelelim neticeye
Gereksiz ilaç tedavisinin önlenmesinde şu huşular önemlidir.
BİR: Tıp eğitiminde koruyucu hekimlik ön planda olmalıdır.
İKİ: Endüstrinin tıp eğitimine tahakkümüne son verilmeli, doktorlar ve ilaç şirketleri arasındaki münasebetler sıfırlanmalıdır.
ÜÇ: İlaçların ancak hayat tarzındaki düzenlemelerle önlenmesi veya tedavisi mümkün olmayan hastalıklar için olduğu insanların da doktorların da beynine kazınmalıdır.
DÖRT: Devlet ve özel sigortalara daha az doktora hastaneye giden, daha az tahlil-tetkik yaptıran, daha az ilaç kullanan insanlara “hasarsızlık indirimi” uygulamalıdır.
BEŞ: Daha az tetkik-tahlil isteyen, daha az ilaç yazan doktorlar ödüllenmelidir.
Kaynak: https://jamanetwork.com/journals/jama/article-abstract/2684607




















