Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Leyla ÖNDER

El Değmemiş Aşkların Hijyenik Mutlulukları!..

Leyla ÖNDER Yazar Leyla ÖNDER
13 Ağustos 2010
Leyla ÖNDER
3
402
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Elvan Gazoz’ları içip bir “Oooh” diyebildiğimiz yıllardı o yıllar. Henüz ekranlar bu denli kirlenmemiş, teknolojiye, strese, çağın hastalığı depresyona henüz bulaşmamış ve büyük şehirler de daha bu kadar büyümemiş olduklarından, büyükşehir keşmekeşini ve kopukluğunu da yaşamadığımız yıllardı… Yeni komşularımız geldiğini veya mahalleden komşularımızın taşındığını, ancak sokağa giren veya apartmanımızın önüne parkeden nakliyat kamyonlarını gördüğümüzde anlamıyorduk.. Biliyorduk kim olduğumuzu ve kimlerle beraber aynı dünyayı paylaştığımızı. Yan komşuda pişen yemeğin veya kavrulan un helvalarının kokusu mutlaka yayılmıştır diye, kapımız çalınıp, komşumuz Hayriye Abla’nın “Kokmuştur komşucum” diye getirdiği tabağın elimize tutuşturulduğu ve biz o tabağı boşaltıp getirene kadar annemizle kapıda laflandığı yıllardı.

İşte bu güzel ve masum yılların aşkları henüz kirlenmemişti… Bu aşkın aşıkları da dönemine yakışır masumlukta aşklar yaşarlar… Birbirlerine olan aşklarını mektupların sarı sayfaları üzerine özenle yazarlar ve aşklarına bir karşılık verilmesini hevesle beklerlerdi. Karşılık geldiğinde, bu aşka derin bir kutsiyetle sarılınır, beraber geçirilmek üzere yaratılabilmiş her türlü anın kıymeti şiddetle bilinerek, buluşma zamanları içi içine sığmaz bir heyecanla beklenirdi henüz o yıllarda. Buluşmalar da çok sık ve uluorta yaşanmazdı zaten. Yaşanamazdı çünkü!

Ne bu kadar çok alışveriş merkezleri vardı gidilebilecek, ne de harcanabilecek bu denli bol para. Üzerlerine gül suyu serpilmiş muhallebiler, pastane köşelerinde veya derme çatma tahta masaların atıldığı, yerdeki talaşların düzenli olarak sulandığı o hoş odun kokan muhallebicilerde çalakaşık kaşıklanır… Aşıkların bir birinin gözlerine dalıp gitmesi gereken gözleri de bir gören olup olmadığının telaşı ve endişesi ile dört dönüp etrafını tarardı. Bu telaşlı sağa sola bakışmalar arasında karşılıklı gözlerin tesadüfen de olsa bir biri ile buluşması, yüreklerin yerinden fırlayıp da uçacakmışçasına atması için yeter de artar bir heyecandı zaten henüz o yıllarda… Tabii aklın baştan uçup gitmesi ve tedbirsiz yakalanabilme ihtimaline karşılık, yakın komşu kızları veya küçük kardeşlere de gözcülük görevi verilmezdi değil hani. Gözcü olduğu durumlarda ancak karşılıklı bakan gözler birbirlerinin içine dalıp gitme fırsatını bulabilirlerdi.

Daha cesur aşıklar, ellerinde çekirdek külahları, muhitlerine uzak bir semtin yazlık sinemasının tahta sandalyelerinde yan yana oturup, kaçamak dokunuşlarının heyecanıyla o anın bitmemesi için içlerinden dua ederek, kahramanlarının yerine kendilerini koydukları aşk filmlerini bile izleyebilirlerdi. Ama eller birleşemezdi işte kolay kolay! O kahrolası arzu ile eller zaman zaman kelebek gibi havalanır, heyecandan ve sıkıntıdan içleri terlemiş ve genelde buz kesmiş parmaklar, karşısındaki eli avuçlayamadan genelde ürkekçe geri çekilirdi o yıllarda…

Çook sonraları, ilişki biraz miadını doldurup da iki aşığın karşılıklı güvenleri yerli yerine oturduğunda, eller sadece ellere dokunur, elleri tutar ve bu temas aşkın resmiyetini onaylardı bir anlamda.

İki bedenin birbirini kucaklayabilmesi için sabırsızlıkla beklenirdi çikolatalı ve çiçekli “hayırlı bir iş” ziyaretleri…

Bu konukluğun zamanı geldiğinde evdeki divan örtüleri “Çiti” ile çitilenir, su ikram edilecek bardaklar ve “Hayırlı bir iş’ in son imzası olacak kahve fincanları “Mintax” la pırıl pırıl parlatılırdı. Evin tahtaları fırçalanır ve komşudan ödünç alınan sandalyeler itina ile yerleştirilirdi salondaki baş köşelerine.. Haa!?? Sahi! O yıllarda komşu kızları birbirinin çeyizine yardım da ederlerdi. Ve sandalye istemeye gitmişken, dantel televizyon örtüsünü bir an önce tamamlaması için sıkıştırılırdı Hayriye Abla’nın kızı.. Her gelin kızın rüyası olan “Zetina” dikiş makineleri ile çeyizlik perdelerin, yatak örtülerinin pikoları çekilir, hayırlı bir iş ziyaretinde giyilecek yeni basma elbiseler dikilirdi çabucak…

O yıllar işte böylesi güzel yıllardı çocukluğumdan arta kalan. Ve o yıllarda hep el değmemiş aşkların hijyenik mutluluğu yaşanırdı genelde.. Ya da mutlu olmaya kodlanmış yaşamlar, ne kadar sarsıntı girerse girsin araya, kendilerini “Mutluymuş” gibi hissetmeyi ve “Hamdolsun” demeyi öğrenmişlerdi ve sorgulamazlardı başlarına geleni…

Kim bilir?..

Belki de bugünkü aşklara çok el değdiği için çabuk kirlenir oldu aşklar! Ya da? Ya da, hala el değmemiş aşklar yaşıyor olsa bile birileri bir yerlerde, yaşamı ve mutluluğu çok sorgular oldular!

Neyse ya!?

Ben de zaten hangisi daha doğru veya hangisi daha mutluluk verici diye girmedim ki bu muhabbete! Hiçbir hayatın, hiçbir durumun ve dolayısıyla da hiçbir üzüntünün veya mutluluğun ömür boyu sürecek diye bir garantisi de yok, öyle değil mi?.. Bütün imzalar mutluluk için atılmıyor mu zaten? Bütün ilişkiler mutluluğu elde edebilmek için, doğru insanı bulmuşluğun düşüncesiyle yaşanmıyor mu? Ana rahmine düşmüş bütün tohumlar, analı babalı büyüsün temennisiyle buyur edilmiyor mu gözlerini açtıkları bu karmaşık dünyaya?!

Ama bazen yürümüyor işte..Kopuyor bir yerlerde bir şeyler… Ya da koparılıyor!

Sadece temenniler veya söz vermişlikler mutsuzlukların ve ayrılıkların önüne bir set çekemiyor..Zaten neyin neyi getireceğini veya engelleyeceğini, kimin kimi mutlu edebileceğini kim bilebiliyor ki önceden?

Ama bir şeyler sanki çok hızla değişiyor artık… Duygular bile! Tanışmışlıklar hemen aşka, aşklarsa korkulacak bir hızla nefrete dönüşebiliyor…

İşte bu kadar hızlı akan bir hayatın içinde, vıcık vıcık ellerin ve bedenlerin birbirine karıştığı ilişkiler de benim başımı döndürmeye ve soluğumu kesmeye yetiyor, elimde değil. Özlüyorum işte! Anne babalarımızın aşklarını düşünüp onlarla, onlar gibi mutlu olabilmeyi özlüyorum bazen.Yaşlanıyor muyum ne?!!

Naftalin kokuları arasında kalmış, el değmemiş aşkların hijyenik mutluluğunu hatırlar olduğuma bakılırsa!?.

Paylaş
Etiketler: aşkgeçmişgeçmiş zamannostaljisadakatsevgi
Önceki Yazı

Çikolata

Sonraki Yazı

Buğday Fiyatları Nereye Kadar Koşacak!

Leyla ÖNDER

Leyla ÖNDER

İlişkili Yazılar

Leyla ÖNDER

Ben Seni Değil, Bizzat ‘kendimi’ Kıskanıyorum!..

10 Eylül 2010
5k
Leyla ÖNDER

Orkid Ultra Kamfırt! Reklamcılara Kızmaktayım Zırt Pırt!

22 Ağustos 2010
5k
Leyla ÖNDER

Allah Ne Verdiyse!..

21 Ağustos 2010
5k
Leyla ÖNDER

Yoğurtçu Geldi Hanııım! Kaymaklı Yoğurdum Vaaaar!

14 Ağustos 2010
5k
Sonraki Yazı

Buğday Fiyatları Nereye Kadar Koşacak!

Yorumlar 3

  1. Nurdan says:
    15 yıl önce

    Leyla Hanım;
    İlk yazınız ”Ciğersizlere Acele Ciğer Aranıyor”da işte budur dedim. İçimdeki kelime ve cümlelerin yazıya dökülmüş haliydi… İkinci yazınız olan ”KEDİ Kadın Olmanın Dayanılmaz Cazibesi” yüzümde hafif bir tebesümle keyifle okuduğumu fark ettim. Üçüncü yazınızı okumadım dinledim çok sevdiğim bir arkadaşımdan ve kendimi bu anlamda şanslı hissediyorum herkese nasip olmaz…:) Bu kadar güzel ifade edilir, daha daha dedirtiyorsunuz içinde tatlı bir hüzün var yazılarınızın… Dördüncü yazınızı merakla bekliyorum…
    Saygı ve sevgilerle…

  2. dr. ahmet fidan says:
    15 yıl önce

    Sevgili Leyla,

    Kahve Renkli Çocukluğumla ilgili ben de çok sayıda günce yazmışımdır.
    – Her Geçen Koca Yılların Döktüğü Hatırlar
    – Yitik Şehrin Koca Çınarının Düşen Son Yaprağı
    – Yetmişli ve Seksenli Yılların Köylü Çocuğu ve Akıl Erdiremedikleri
    Aklıma gelen başlıklar bunlar…
    Tabi ben yakın jenerasyona ait olduğumuz kahve renkli günlerimizin genel terennümlerini mırıldanmıştım, lisan-ı hal ve lisan-ı kaal ile.

    Sense o yılların aşklarını dup duru doğal tertemiz yönleriyle perdelemişsin. Sanki bir an kendimi o yıllarda gerçekleşmiş siyah beyaz bir türk filmi izliyor gibi hissettim.

    Keyif alarak okudum. Ellerine sağlık.

  3. Uğur ÖZALTIN says:
    15 yıl önce

    1970 li yıllar hatırladığım kadarıyla SEVGİ nin değer bulduğu yıllardı.Siz de çok güzel anlatmışsınız o yılları.

    1983 den sonra doğanlar o yılların zevkini mümkün değil anlayamazlar. Çünkü 1983 yılından sonra TÜKETİM TOPLUMUNA dönüştürüldük. KULLAN-AT esprisi kişilikleri de bozdu. Sevgiler, dostluklar, arkadaşlıklar hep KULLAN-AT metoduna göre işlem gördü. Şimdi televizyonlarda ve apartman dairesi hapishanelerimizde modern taş devri insanı şeklinde yaşıyor kendimizi medeni zannediyoruz.

    Bende 70 li yılların ailemle gittiğim ve annemin mutlaka ağladığı ve babamında rahmetli babacığımında annemi YA HU BU GÖLGE NEDEN SAHİ ZANNEDİP AĞLIYON dediğği o yılları çok arıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap