Yaşam mücadelesinin sembolü ekmektir. Ekmeği için çalışmak ve yollara düşmek, boşuna söylenmemiştir.
Ekmeğimizi iyi kötü sözlere bağlamışız. “Ekmeğini eline almak. Ekmeğini kazanmak. Ekmek aslanın midesinde. Ekmeğini taştan çıkartmak ve ekmeğiyle oynamak,” Gibi.
Bütün bu sözlerin ışığında, ekmeğe ulaşmak için, girilen sıraya “Ekmek kuyruğu,” denir.
Büyük bir sosyal anlayışı gerçekleştirmek için kuyruğa girersin. Böylece kimsenin hakkını da yemiş olmazsın. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, bugüne kadar hiç yaşamadığım ekmek kuyruğunun, son üç yıldır acısını hissederek yaşıyorum. Hissediyorum çünkü, kuyrukta bekleyemeyen yaşlılar ve sakatlar var. Kuyrukta çocuklarını okula hazırlayan, bebeği olan anneler var. Onları görünce “Acı hislerim” daha da kabarıp katlanıyor.
Yirmi birinci yüzyılda kaldığımız hallere ve düşürüldüğümüz duruma bakar mısınız?
İlk önce zoruma gitti ama sonra “Bizi bu duruma düşürenler utansın,” diyerek sesli konuşmaya başladım. Çünkü insanlar, ekmeğini kazanmışsa, eve götürebilmek için kuyrukta beklemeyi de beceriyor. Yağmur çamur demiyor, ekmeğine ulaşmayı önemsiyor.
Yoldan geçenler, “Ne kuyruğu” diye soruyor. “Ekmek” cevabını alınca kafasını sallayıp yürümeye devam ediyor. Bu kişilerin kafa sallaması önemli bir psikolojiyi yansıtıyor. Demek istiyor ki, yediniz soydunuz ve toplumu bu hale getirdiniz. Elim kırılsa da size bu fırsatı vermeye vesile olmasaydım. Bundan anlaşılan başka bir şey değildir.
Kuyrukta konuşmaların yerini yağmur damlaları aldı. Damlaların sesini dinlerken, sıramızı gözlüyorum. Önümdeki yaşlı amca ekmeğini aldı ve bir adım attığında elektrik direğine tutunarak düştü. Başını çarpmış olacak ki bayıldı. Sırt üstü çevirdik, başını biraz kaldırdık ve hastabakıcıların gelmesini bekledik. Çünkü halk ekmek büfesi, hastanenin kapısındaydı. Bakıcılar geldi ve hastaneye kaldırıldı.
Yanımdan geçen adam “Hayatın çilesi” dedi. “Evet ne zaman nerede ne olacağı belli değil. Rahatsız olan bu kuyruklarda beklememelidir,” Dedim. Ekmeği aldım ve eve geldim.
Nerden nereye…
Ekmek kuyruğu, toplumu nereye getirdiklerinin göstergesidir.
Hasan TANRIVERDİ






















