EĞER Kİ,
Başıma gelen kazaların hiçbiri tesadüf değildir.
Sadece eğer_lerimi değerlendirme süresini vermeyişimdendir.
Evet, şu soru belki egomu hafiften zımparalar:
“Sürücü hatalı lakin yolun hiç mi, hatası yoktur?”
Ama sürücünün trafikteki dikkati, tıpkı satranç hamlelerinde olduğu gibi olmalıdır.
Eğer_ lerime zaman tanımama şekilde görüldüğü gibi, ancak bana zarar verir.
Eğer ki,
Sağanak yağmurda dışarı çıkmayabilirdim.
Ne yaptım?
Resim dersime yetişmek için koşturdum. Küçük sellerden ayakkabılarımı koruma duygumla “suya kıçtan dalışlar yapan ördekler,” gibi yürüyüşlerle topuklarımdan destek almasaydım,
Topuğum düşmeyecekti..!
Eğer ki,
Aksaya aksaya balkona çıkmasaydım ayağım kaymaycak, balkon korkulukları kaburgalarıma dokunmayacaktı.
Dünkü kaza da tabi ki hatamın yüzde artısı bendeydi.
Zaman kaybını göze alsaydım o kaza başıma gelmeyecekti.
Aslında o kasaya giden dar alanı kestirme, diye kullanmayacaktım.
Üzeri ürünlerle yığın olmuş o paletin o tıraşsız çirkin köşe uçlarına toslamıyacaktı serçe parmağım.
Öyle ki, market çalışanlarının iç dekordaki hatalarından nasibimi almayacaktım.
Biraz da yolu suçlamak lazım di mi, yani?
Şimdi davul oldu…
Eğerlerime şans vermeyen ivecen tinimdir.
Neyse, üzülmeyin bana. Şimdi dünden daha iyiyim.
Üçledim artık kazaları.
Kırklamayalım da…
40’ın yerine, 41 kere maşallah diyelim!
Tıkk…tıkk.tık
Geçmiş olsun dilekleriniz başım gönlüm üzerinedir.
İlginizle mutlandım.
Çookkk teşekkür ederim dost yüreklerim.
Selam ve sevgiler
Emine Pişiren / Akçay





















