Akşam karanlığı çökmüştü. Çağrılıyorlardı. Üç kardeşlerin büyükleri koşup bahçeye geçtiler. Küçük sudan çıkıyordu. Eve vardıklarında, annenin öfkeli bakışlarıyla, kardeşiniz nerede diye bağırdı.
Anne adeta çırpındı, gözlerinden yaşlar geldi. Tekrar sordu onu nerede bıraktınız? Aklına geçen yıl komşu çocuğunun derede boğulma olayı geldi. Eline feneri aldı ve babasıyla birlikte dereye koştular. İki kardeş de ağlamaya başlamışlardı.
Büyük olmak zordu. Bir an dikkatsizlik, nelere mal oluyordu. Dereye inene kadar çocuklarını çağırdılar. Çocuğun adı Yağız’dı fakat Yaz, diyorlardı. Peş peşe Yaz diye seslendiler. Baba ıslıkla ses vermeye çalışıyordu. Baba, yukarıya göle varmak istedi. Göle yaklaştı ve düz taşın üzerinde, Yaz uyuyordu. Anneye, Yaz burada hemen gel. Anne korktu, heyecanlandı.
Yavrum diye kucağına almak istedi. Annesi oğlum gidelim, dedi. Yaz gidemem, dedi. Burada balık tutan arkadaşlarla oynuyoruz. Az sonra da balık pişirip yiyeceğiz, dedi.
Anne kulağına yaklaştı ve yavrum oynadıkların kimdir? Diye sordu. Yaz, balıkçı arkadaşlar, dedi. Anne yarın akşam oynarsınız, dayın bekliyor, dedi. Dayısının adını duyunca ayılır gibi oldu. Fakat uyuklamaya devam etti.
Elbiseleri su içindeydi, temizlediler ve yedirip yatırdılar.
Baba ve büyük oğlu, sabah yamaca kurdukları dama vardılar. Keçileri yaylıma bıraktılar. Damı temizlemeye başladıklarında, köşeye sıkışmış domuz yavrularını gördüler. Baba dama nasıl girdiler diye oğluna domuz yavrularını işaret etti.
Oğlu damın arka tarafına geçti ve eşildiğini gördü. Baktıklarında geçebilecekleri kadar eşmişlerdi. Bunun üzerine baba, damın çevresini temele kadar saralım, dedi. Eşilen yere taş yığdılar. Ayrıca damın çevresine de taş koydular.
Usta, damın temeline en az bir metre saç koydu ve kapattı. Eşmek, içeriye girmek mümkün olamazdı. Çatı ve yanını taş ördüler. Havalar soğuyana kadar damda kaldılar. Damın önüne tepeden su getirdiler.
Dam yazlık görevini üslendi. Çevresine ağaçlar diktiler ve dayanıklı çiçekler getirdiler. Çiçekler çok güzel büyüdü.
Okul açıldığı gün köylerine döndüler.
Hasan TANRIVERDİ























