Dünyanın üç boyutlu yapısını ve bu yapıda olup biteni görmeye çalışmak esastır. Bu tür bir çalışma sonucu, toplumun sosyal ve psikolojik bütün yönleri algılanır. Toplumu oluşturan bireylerin davranışlarını takip etmek. Bir göle atılan taş gibi, dalga dalga büyüyen problemlerin çözümünü sağlamak, dünyaya bakışın yönünü belirler.
Dünyayı algılamak, beynin düzenli çalışmasıyla gerçekleşir. Beyin gerçek görünen bir dünyaya bakışı yaratabilir. Beyin aldığı uyarılarla kodlanmış bilgiyi okuyarak, ona bir derinlik katar. Uzaklardan gelen bir bilgi de olsa, ona da belirli bir ölçü koyar. Çünkü yakın veya uzak belirli bilgilere ölçü koyan beyindir.
Beyin dünyaya belli bir bakış sağlarken, derinliğine bir algı sağlar. Bilgileri kullanmada, matematiksel işlemlerden yararlanır. Beyne kodlanan algılar matematiksel numaralarla ifade edilir. Onun için güçlü sayı dizileri devreye girer. Esasta kodlanan sayı dizileridir.
Sayı dizileriyle canlı dünyasının büyümesini, organlar arasındaki oransal uyum, yüzyıllar öncesinden biliniyordu. O hâlde dünyaya sayı dizeleriyle bakış bilinen bir gerçekti.
Buna göre, canlıların büyüme ve gelişimini, özel sayılarla oransal olarak açıklamak mümkün olmaktadır. Sayı dizilerinde, canlının yapısında altın oran denilen önemli bir uyum vardır. Bu oran ellerin, yüzün, bedenin ve hatta dişlerin yapısında bile vardır.
Canlıların şifrelerinde de altın oran vardır. Altın oranı, Mısır piramitlerinde, antik Yunan tapınaklarında görebiliriz. Kozmosun fiziğinde altın oranın anahtar olduğunu bilinen bir gerçektir.
Bilim adamları 2010 yılının başlarında altın oranın atom altı kuantum aleminde de işlediğini saptadıklarını duyurdular. Onların deneyleriyle, atom altı frekanslarının altın oran matematiğiyle rezonans içinde olduğu keşfedilmiştir.
Dünyaya altın oranla bakış, ilk iki notanın bile frekansları arasında da altın oran vardır. Çünkü madde, kuantum bilgisinin planını yansıtmaktadır. Modern bilim fiziksel dünyanın sayılara ve işlemlere indirilebildiğini keşfetti, bunlar zaten fizikte, bilgisayar ve yazılımda yaygın olarak kullanılan problem çözücü işlemlerdir. Fizik kurallarının çok basit ve matematiksel oluşu, bilim adamlarının altın oranla dünyaya bakışına neden olmuştur.
Dünyanın fizik kuralları ve biyolojik şifre molekül DNA, canlılarda işlerliği son derece uyumlu. Çünkü yaratan programı öyle yazmıştır.
İnsanlar sayılarla resim, heykel ve mimariyi birleştirmiştir. Kar taneleri bile sayılarla ilişkilidir. Dünyanın kendi ekseninde dönmesi ve yalpalamasından kaynaklanan sayıların düzeni bulunmuştur.
Dünyaya bakışta bütün hayat biyoloji. Bütün biyoloji psikoloji, bütün psikoloji kimya, kimya fizik ve matematik olarak belirlidir. Dünyaya bakış matematiksel dilde yazılmıştır. Bu yazılımda harfler, üçgen, daire ve geometrik figürlerdir.
Bu figürleri bilmeyen dünyaya bakışı algılayamaz.





















