Tuzla’da silahlı kuvvetlere askeri araç ve Jeep’lerin üretildiği fabrika, 1954 yılında, “Türk Willys Overland” adıyla kurulmuştu. Türkiye’nin ilk otomotiv fabrikası sayılan bu yerde, ABD’den getirilen parçalar yerli parçalarla montajlanarak sivil ve askeri amaçlı Jeep, ve kamyonet üretiliyordu. Fabrika daha sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’ne devredildi.
1988-2006 yıllan arasında. Yıldız Teknik Üniversitesi işbirliğiyle, Kara Kuvvetleri Komutanlığı 1013 Ordu Donatım Ana Tamir Fabrikası’nda (Tuzla Askeri Jeep) “Tuzla 1013” markasıyla 13 binin üzerinde yerli askeri Jeep tasarlanmış ve seri olarak üretilmiştir. Projesinin yönetimi, tasarımı ve imalatı tamamen ülkemize aittir. Projede görev alan Prof. Dr. Rahmi Güçlü, Tuzla 1013 markalı GT Model Jeep’in vites kutusuyla ilgili çalışmaların kendi doktora tez konusu olduğunu, süspansiyon sistemiyle ilgili çalışmaların da Prof. Dr. İsmail Yüksek’in doktora tez konusu olduğunu söyledi ve Prof. Necati Tahralı öncülüğünde kendisiyle birlikte, Yıldız Teknik Üniversitesi makine mühendisliği bölümünden çok sayıda öğretim elemanlarının projede yer aldığını ifade etti. Yapılan proje çalışması tam anlamıyla sanayi üniversite işbirliği içinde geliştiriliyor. AKP iktidarının milli ve yerli otomobil projesinde olduğu gibi, dış tasarımını İtalyan Pininfarina’ya mühendislik işlerini ise Alman mühendislik şirketi EDAG’a ihale edilerek çözülmemişti.
— Prof. Dr. Rahmi Güçlü, “Tuzla Askeri Jeeplerinin Geliştirme Projesi’nde, motor dâhil tüm parçaların Türkiye’de üretildiği; özellikle vites kutusu, arazi dişlileri, diferansiyel mekanizması, şaftları ve diğer aktarma organları; şasi, kaporta, iç ve dış tüm aksamın K.K.K. 1013.Ordu Donatım Ana Tamir Fabrikası’nda yerli olarak üretildiği. Diğer ihtiyaçların ise iç piyasadan temin edildiğini” ifade ediyor.
— Prof. Güçlü, “3,4 ve 5 vitesli bu araçlar, sadece komuta kontrol aracı olarak değil, savunmaya yönelik silahlı mobil araç haline dönüştürülerek, üzerine havanlar, tanksavarlar ve çeşitli tip silahlar yerleştirilerek de kullanılmıştır. Bunlarla birlikte, bu araçlara radar sistemleri ve haberleşme amaçlı sistemler de monte edilmiştir. Bu araçlar, şasileri büyütülerek, personel taşıyıcı, ambulans ve cenaze araçları olarak da tasarlanmış ve üretilmiştir. Bu tip araçlar, ordumuzun talebine göre üretilerek hem ihtiyaç karşılanmaya, hem de yurt dışına bağımlı olmaktan kurtulmaya çalışılmıştır.” diyor.
— Prof. Dr. Rahmi Güçlü, “Yurtdışından ithal edilen araçlarla, Tuzla 1013 markası ile üretilen araçlar arasında bir karşılaştırma yapıldığında, Türkiye’de teknik özellikleri ve kabiliyetleri açısından çok daha üstün bir araç üretildiği görüldü. Bu araçların maliyeti, ithal edilen araçların maliyetinin, modeline göre yaklaşık dörtte biri veya beşte biriydi, büyük bir tasarruf sağlanmıştı. Bu Jeeplerle ilgili yapılan projelerin ve testlerin sonuçlan gerek üniversitede hazırlanan lisansüstü tezleriyle, gerekse Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde, bilimsel konferanslarda ve basın yayın organlarında yayımlanan makale ve yazılarla belgelendi. “demektedir.
— Bu fabrikada var olan yüzde yüz yerli askeri araç ve mobil silah üretimi yeteneğimizi kaybederek yeniden yurtdışına bağımlı hale gelmemiz, ülkemiz adına çok büyük bir kayıptır. Fabrikanın Milli Savunma Bakanlığı ya da Savunma Sanayi Müsteşarlığınca ele alınıp; Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na devredilmesinin ya da TSK Güçlendirme Vakfı’nın TUSAŞ ve ASELSAN örneklerinde olduğu gibi, yerli sanayici ile birlikte otomotiv endüstrisine ve ekonomiye kazandırılmasının uygun olacağını belirten Prof. Güçlü, “fabrikaya sahip çıkılırsa” gerekli revizyonlarla, bu araçların üretimine tekrar başlanabileceğine dikkat çekiyor.
— Prof. Dr. Rahmi Güçlü, “Türkiye ve TSK için stratejik açıdan da çok büyük önem arz eden Tuzla askeri Jeeplerin tasarım ve üretiminin nasıl başarıldığının ve neden durdurulduğunun araştırılması gerektiğini” belirterek. Bu durumdan, Türkiye’nin savunma sanayindeki hedefleri ve geleceği adına önemli dersler çıkarılarak, aynı akıbetin, çalışmalarında yer aldıkları Sakarya Arifiye ‘deki askeri fabrikada üretilen Fırtına Obüs gibi diğer başarılı projelerin de başına gelmemesi temennisinde bulunuyor.
— Jeep ve askeri araç üretimi 2006 yılında AKP iktidarı tarafından sonlandırılıyor. Artık ordunun ihtiyaç duyduğu Jeep ve benzeri araçları ithal ediyoruz. (AKP iktidarının kıyımına uğrayan tek tesis Tuzla’daki Jeep fabrikası değil yakın zaman içinde Arifiye Tank Palet fabrikası Katarlılara devredildi.)
— Yine ülkemiz ve silahlı kuvvetlerimiz için stratejik öneme sahip 1982-1998 yıllan arasında 14.000 beygir gücüne kadar (HP) 100’den fazla gemi motorunun üretildiği ve birçoğunun halen çalışır durumda olduğu kamuya ait Pendik’teki gemi motorları fabrikasının kapısına da 20 yıldır kilit vurulmuş durumda. 40 yıl önce gemi motorlarım % 60’ın üzerinde yerli katkı ile üreten Türkiye, bugün gelinen noktada gemi motorlarının tamamını yurt dışından ithal ediyor.
— Yerli ve milli üretim yapan birçok tesis AKP iktidarı boyunca kapatıldı satıldı ya da işlevsiz bir duruma getirildi. 30-40 yıl önce kamu tesislerinde imal edilen birçok ekipmanı ve ürünü bugün ithal ediyoruz.
— 1954 yılında faaliyete geçen ülkemizdeki ilk motorlu araç üretim tesisinde, tasarımından mühendisliğine her şeyi bize ait olan ve yüzde 100 yerli katkı ile imal edilen askeri araç üretimini sonlandıran AKP iktidarı; diğer taraftan dışı İtalyan/Elektrik aksamı ve elektrik motorunu Almanya’dan/ Bataryalar ise Çin’den gelece ve yerli katkı oranı % 25’i bulmayacak bir otomobili yüz milyonlarca dolar harcayarak yerli ve milli diye halkımıza pazarlıyor