Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Edebiyat & Sanat Anı / Günce

Doğu Karadeniz Rüyası (IV)

İncilay AKDENİZ Yazar İncilay AKDENİZ
25 Eylül 2023
Anı / Günce, Gezi Yazısı, İncilay AKDENİZ
0
Doğu Karadeniz Rüyası (IV)
403
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Sen Karadeniz…
Hiç mi durulmaz suların? Hiç mi sakinlik istemez ruhun? Hep böyle misin? Yoksa bana mıdır bu dalgalanman ve kıyılarındaki bulanık suyun?
Şile’de gördüm seni mazide. Samsun’daysa çok gençtim seni gördüğümde. Yine böyleydin ve hiç sakinleşmemiş yüzün.

Karadeniz kıyılarında yol alıyoruz bu defa. Sağ kolumuzda deniz, sol kolumuzda şehir. Samsun’un doğusuna geçince ; Çerkes sürgünü, Mustafa Suphi’leri hatırlarım ben. Bundan mıdır Karadeniz’in güzel yüzünü göstermemesi bana acaba? Hayat bir aynadır der bazıları. Düşüncelerimde hüzün varsa, belki deniz de; hüzünlü yüzünü gösteriyordur bana..

Servis aracımızdayız.
Denize inmeden de, denize yakın yerlerde de, çay tarlaları her yerde. Aralara serpiştirilmiş mısırlar boy atıyor önümüzde. Çay tarlalarındaki emekçi Karadeniz kadınları, birbirinden uzakça Karadeniz evleriyle, manzara sanki; usta bir ressamın elinden çıkmış güzel bir tablo gibi.
Karadeniz’e gelip çay içmeden gidilir mi? Trabzon’a girerken ufak bir mola.
İkiçay Çay Fabrikası’ndayız.
Servis aracımızdan iner inmez, yöresel kıyafetler içinde, birbirinden güzel Karadeniz kadınları, ufak bir sahnenin üstünde horonla karşılıyorlar bizi. Horon bitiminde, birisi ayrılıp; güler yüzle fabrikayı gezdirmeye ve tanıtmaya başlıyor. Bizim gibi ziyaretçiler için hazırlanmış, küçük bir imalat kısmına geçiyoruz. Gözalabildiğine uzanan çay bahçelerinden özenle toplanan çay yapraklarının, bizim anladığımız ve kullandığımız anlamda nasıl içime hazır çaya dönüştüğünü öğreniyoruz. Anlatıcı profesyonel ve sorularımızı karşılıksız bırakmıyor. Ufak bir turun ardından, açık havaya, çay çeşitlerini deneyimleyebileceğimiz tadımlık kısma geçiyoruz. Tattığımız her bir çayın hem imalatını, hem de yararını öğreniyoruz. Tabii ki iyi bir çayın nasıl demleneceğini de.. Bu çayların imalatının her biri ayrı bir formülde. Kiminin kullanılan yaprak kısımları bile değişik. Duymamıştım hiç; en kıymetli çay, ilk sürüm olan Mayıs çayıymış. Öğrenecek ne çok şey var hayatta.
Bu fabrikamız marketlere satış yapmıyormuş, ya internetten ya da buradan alacakmışız çaylarını. Hemen yanımızdaki marketten isteyen arkadaşlarımız alışverişini yapıyor. Güler yüzlü çalışanların veda cümleleri ile buradaki ziyaretimizi tamamlıyoruz.
Sıra Sümela’da…

Meryem Ana Deresi’nin batı yamaçlarında yer alan, Kara tepesinin üstünde konuşlandırılmış, deniz seviyesinden 1.150m yükseklikte, MS 365-395 yılları arasında inşa edildiği düşünülen Rum Ortodoks manastır ve kilise kompleksi.
Ne çok görmek istemiştim Sümela seni…
Bir kemençenin güzel ezgileriyle çıkıyoruz Sümela’nın basamaklarını.
Freskleri genellikle; kilise, şapel ve manastırların içinde görürsünüz. Burada ise bambaşka.
Dış yüzeyde, boydan boya rengarenk freskler karşılıyor bizi. Şaşırtıcı güzellikte. Yaradılışla başlıyor fresklerin anlatısı ve devam ediyor yine hikayelerle, mucizelerle.
Derler ki; Atina’lı Barnabas ile Sophronios adlı iki keşiş aynı rüyayı görmüşler; rüyalarında, İsa’nın öğrencilerinden Aziz Luka’nın yaptığı üç Panagia ikonundan, Meryem’in bebek İsa’yı kollarında tuttuğu ikonun bulunduğu yer olarak Sümela’nın yerini görmüşler. Bunun üzerine birbirlerinden habersiz buraya gelmişler, rüyalarını birbirlerine anlatmışlar ve ilk kilisenin temelini atmışlar.
( Kaynak; Vikipedi ve rehberimizin anlatısı).

Manastır, şapeller, rahip odaları, öğrenci odaları ve kütüphane mevcut komplekste. Hayranlıkla geziyoruz manastırı. Görülmeye değer gerçekten..
Trabzon pidesini tattığımız kısa yemek molamızın ardından, istikametimiz, şehrin içinde yer alan Ayasofya. Ortaçağ’da inşa edilmiş bir manastır kilisesiymiş. Trabzon Rum İmparatorluğu’nun günümüze kadar korunmuş en iyi eserlerindenmiş. Bizans taşra uslubü ile, Gürcü soğan kubbe, Selçuklu taş işçiliği bir arada.
16 ve 17. Yüzyıllarda cami olarak kullanılan bina, 1. Dünya Savaşı Rus işgali esnasında karargah, hastane, depo ve yine cami olmuş. 1964’te müzeye dönüştürüldüyse de 2013 te tekrar cami olarak ibadete açılmış.
Kubbede Pantakrator İsa, melekler korosu ve yazı kuşağı var. Her ne kadar zaman içerisinde tahrif edilmiş ve çizilmiş olsa da, duvarlardaki fresklerin de çoğu bütünlüğünü koruyor. Tuhaf şey.. Tahrifat sözkonusu olduğu zaman ne yerlisi ne yabancısı durmuyor. Fresklerin üstünde hem İngilizce, hem Arapça, hem Türkçe çiziktirmeler var. Demek ki saygısızlık milletlere mahsus değil, bazı insanların özüne, kişiliğine mahsus.

Kare-haç planlı yapının güney cephesinde Adem ve Havva’nın yaratılışı bir friz halinde anlatılmış. Bizim gibi ziyaretçilerin yanısıra, ibadet edenler, namaz kılanlar da var camide. Kimse kimseye rahatsızlık vermeden, herkes yaptığının ve yapmak istediğinin bilincinde, sorumluluğunda, saygıyla yanyana. Ne güzel, huzurlu bir tablo.
Ayasofya’nın deniz manzaralı kafesindeki ufak soluklanmamızın ardından, yolculuğumuz artık deniz doldurularak inşa edilmiş Trabzon Havalimanına.

Artık yolculuk tabii ki Doğu Karadeniz rüyasından, gerçek hayata ve  şehrim Antalya’ya, yani Akdeniz’e..
Evet, para, yani turizm tabii ki girmiş Karadeniz’e. Yeni HES ve maden ocaklarının açılmasına karşı ise Karadenizli uyanık ve mücadelede. Umarım bu tabiat, bu doğa, bu yemyeşil ormanlar, bu güzellikler bozulmaz, yaşar ve kalır gelecek nesillere de.
Bilirim, yazdıklarım yetersizdir bu güzel yöre için. Olabildiğince kısa ve öz bir paylaşımdır benimkisi aslında. Eksik gedik kaldıysa ve kusurumuz olduysa affola…

Bu güzel geziye vesile olan İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyasal Gezginleri’ne ve katılımcı tüm Ezgin dostlara,deneyimli arkadaşımız Yusuf Nuraydın’a, güler yüzlü, ilgili/bilgili rehberimiz Nurhan Bayraktar Alp‘e, usta şoförümüz Murat Bey’e teşekkürlerimle..

Adil, huzurlu, güvenli, sağlıklı, mutlu, eşit ve özgür günler dilerim.

Sevgi ve saygılarımla..

 

Paylaş
Etiketler: çay bahçelerikaradenizmeryem ana deresimısırlasümela
Önceki Yazı

Kalem Kutusu

Sonraki Yazı

6’lı Masaya Açık Mektup… (I)

İncilay AKDENİZ

İncilay AKDENİZ

İstanbul ,Süreyyapaşa Sağlık Meslek Lisesi hemşirelik, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü lisans, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Tarih Bölümü lisans, aynı fakültenin Sosyoloji bölümünü lisans, Medya ve İletişim bölümü önlisans mezunuyum. Özel bir bankadan emekliyim. Tarih, toplum, doğa, insan, kitaplar, sahne sanatları( izleyici olarak), seyahat( kültür seyahatleri) özel ilgi alanım. Bence öğrenmek; yaşam boyu süren en güzel aktivitedir. Barışçıl, demokratik, her yönden ve herkes için eşitlikçi, çevreci, adil, ötekisiz/berikisiz, baskısız ve herkes için güvenli, aydınlık refah dolu yarınlar temennim. Üniversite öğrencisi tek çocuk sahibiyim.

İlişkili Yazılar

Dikkatlerim
Anı / Günce

Mikroskop

30 Kasım 2025
5k
Berlin Günlükleri (IV) – “Almanya Bitmiş!”
Gezi Yazısı

Berlin Günlükleri (IV) – “Almanya Bitmiş!”

14 Kasım 2025
5k
Onlar Avrupa’daki Türklerin Sesi
Ahmet SARGIN

Okul Yolunda Bir Canavar Gördüm?

12 Kasım 2025
5k
Bin Yıl Sonra Bile
Anı / Günce

Bin Yıl Sonra Bile

10 Kasım 2025
5k
Sonraki Yazı
6’lı Masaya Açık Mektup… (I)

6'lı Masaya Açık Mektup... (I)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap