Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Anibal GÜLEROĞLU

Dizilerin Durumu Vahim!

Anibal GÜLEROĞLU Yazar Anibal GÜLEROĞLU
30 Eylül 2020
Anibal GÜLEROĞLU
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Günümüzün yükselen değeri nedir diye sorulacak olursa, hiç düşünmeden ‘Yaratıcılık’ derim. Zira insan doğasını farklı kılan unsurlardan olmanın ötesinde, ileri gitmenin en önemli şartlarından biridir yaratıcı olmak, yaratıcılığı desteklemek. Kuşkusuz yaratıcılık için de düş gücüne ve amaca sahip olmak şart. Nasıl ki, ‘Yaratmanın başlangıcıdır düş gücü… Dilediğinizi düşler, düşlediğinizi amaçlar, amaçladığınızı yaratırsınız sonunda’ demiş Nobel Edebiyat Ödülü ve Oscar sahibi yazar Bernard Shaw.

Peki… Yaratıcılık bu denli önemli bir unsurken yaşamın içinde ne oranda karşılaşabiliyoruz? Aslına bakarsanız belli kesimlerin yarattıklarının çoğunun taklidiyle, tekrarıyla kendini gösteriyor yaratıcılık halleri. Keza kurgu dünyasındaki yapımlara da aynı durum hâkim.

Dijital ortam dizilerinden ‘Atiye’, ‘Hakan: Muhafız’ gibi işler başta olmak üzere, pek çok intihal iddiasıyla çalkalanan yerli yapım cephesinde yaratıcılıktan söz etmek hayli zor. Zira başarıyı yakalayan kurguların çoğu uyarlamalardan veya gerçek olaylardan alıntı. Keza şiddet içeriğiyle akışını geliştirme basitliğinde olan içerikler de, izleyicinin parlattıklarından.

Senaryo ve izleyici cephesinde hal böyle olunca, sözüm ona özgünlük iddiasıyla yola çıkanların hesabı kısa zamanda kesiliyor ve dizi âleminde düşlerle-hayal gücüyle geliştirilecek yaratıcılık elbirliğiyle köreltiliyor. Böylece dizilerin durumu yavaş yavaş vahimleşiyor.

Nitekim bu vahamet içinde bulunduğumuz yeni sezonda daha net gösterdi yüzünü. ‘Yeni Hayat’, ‘Bay Yanlış’ gibi diziler ‘Mucize Doktor’, ‘Kırmızı Oda’, ‘Masumlar Apartmanı’ gibi uyarlamaların varlığında hayli geriledi. FOX ‘Bay Yanlış’ için final kararı alırken ‘Babil’, ‘Hercai’, ‘Baraj’ gibi geçen sezondan gelen işler da yeni dönemde uyarlamalardan çelme yiyerek finale giden yola girmiş halde. Dahası oyuncu takviyesiyle durumu kurtarmaya çalışan ‘Maria ile Mustafa’ gibi işlerin belli izleyici kesimine hitap etmenin ötesine geçemediği açık.

Peki, ‘Dizilerin durumu vahim’ dedirten bu olumsuz tablonun temelinde yatan sebep ne? Adı geçen dizilere kısa yorumlar getirerek bakalım.

DİZİLERİN ÇÖKÜŞÜNDEKİ ANA SEBEP NE?

Uyarlamalara ve racon kesen mafyatik içeriklerin sunduğu şiddet ortamlarına dayanarak yola çıkan senaryoların çoğunun günümüz izleyicisinden rağbet gördüğü gerçeğinde, diğer işlerin içerik performansına baktığımızda en büyük aksaklığın, karakter ve öykü akışının ‘Tek amaca hizmet’ mantığı doğrultusunda yaratılmalarından kaynaklandığını görüyoruz.

Konuyu daha net ifade edecek olursak… Özgünlük vurgusuyla yola çıkmakla birlikte özünde hemen hemen aynı yol haritasını izleyerek neredeyse birbirinin kopyası bir gelişim gösteren dizilerin senaryolarındaki yegâne detay, ‘aşk’! Yani bu yapımların senaryoları baştan sona ‘aşk’a odaklı ilerliyor. Karakterler de bu aşkın inişli çıkışlı gidişatına hizmet edecek basitlikte oluşturuluyor. Tabii bir noktadan sonra gelişimler tekrara düşüyor bu mantıkla. Dolayısıyla hem senaryo tıkanıyor, hem de sürekli aynı durumlarla karşılaşan izleyici bıkıyor.

Ekrana çıktıkları performansın ardına düşerek gerileyen yapımlar bazında yorumumuzu yaptığımızda bu olumsuzluk daha iyi algılanacaktır kuşkusuz.

-‘Yeni Hayat’dizisini ele aldığımızda… Fenomen desteğine ve oyuncu kadrosuna rağmen maalesef istenileni verememiş halde. Geniş çaplı yorumumda bahsettiğim üzere dizinin bu duruma düşmesinin sebebi ne kötü senaryo, ne de başarısız oyunculuk. Burada hata, içeriğin baştan yanlış ata oynatılması! Senaryo, şayet tanıtım ve başlangıçta ‘aşk’ takıntısın ön plana çıkartıp evli insanlardan çift yaratarak çarpık bir aşk doğurma mantığıyla yönlendirilmeseydi, gayet başarılı bir akış gelişebilirdi. Ancak böyle bir fark yaratılmak yerine, oyuncuya aşırı güvenilerek, klişe yol tercih edildi. Sonuç da reyting hüsranı olarak gösterdi kendini. Yazık.

-‘Bay Yanlış’ın final getiren çöküşüne baktığımızda yine aynı takıntılarla karşılaşıyoruz… Fenomene oynayan ‘aşk’ halleri! Ekstradan, abartılı ‘kas şov’dan medet umma yanlışı da var burada. Bildik romantik komedi sululuklarına, yersiz gövde gösterilerine ve hep aynı tarzda ilerleyen çift ilişkilerine izleyici fazlasıyla doymuştu oysa! Umarım mesaj alınmıştır. Tekrarı olmaz. Magazinsel gazlamalara kanılmaz.

-‘Babil’bu sezon bekleneni niye veremedi derseniz… Geçtiğimiz dönem farklı ve mesajcı başlangıç yaparak umut vaat eden dizi, yeni sezonda içeriğini merak ve heyecan uyandıracak tarzda geliştiremedi. Ozan Güven’in olayından dolayı da darbe almış olması muhtemel ki… Onur Saylak’ın katılımı dahi ilgi çekmedi. Ancak en önemli hata, İrfan-Egemen-Süleyman karakterlerinde olayın aşk ve kıskançlığa bağlanmış olması! Gerçi İrfan şimdilerde İlay’a karşı ‘Benim tek düşüncem oğlum’ havasını basıyor ama… Gerçeği öğrenince bu hava da sönecek nasılsa. Ayrıca Eda’nın ve diğerlerinin tavrı da gösteriyor ki işin temeli, kısa yoldan vurgun vuranların düzeninden ve adaletsizlikleri saptamaktan ziyade aşkın üstüne tasarlanmış. Bu sayede ne güncel olumsuzluklara karşı sergilenen mesajcılığın önemi kalıyor ne de oyuncu performanslarının. Buna bir de izleyicinin mesafeli bakışı eklenince… Geçmiş olsun.

-‘Hercai’dizisine gelince… Klasik intikamcılık ve yöresel atmosferi törelerden ibaret sayarak kadının kadını ezme alışkanlığını sürdüren bol silahlı, ağıtlı ve haykırışlı dizi de tüm bileşenlerinin temelini ‘aşk’a dayamış. Üstelik hep yapıldığı üzere bir ayrılma, bir kavuşma aksiyonuyla yürütülen aşk hali sündürülmekte bölümler boyu. Hal böyleyken Serhat Tutumluer’in varlığı dışında ekstra özellik taşımayan dizi, yeni sezonunda da aynı söylemi sürdürünce doğal olarak farklı içerik seçeneği sunan ‘Kırmızı Oda’ karşısında kan kaybetti. Final söylentilerinin muhatabı haline geldi. Yalanlamaların ardından toparlar mı? Göreceğiz.

-‘Baraj’, merakla beklediğim yapımlardan olmasına karşın, yorum yazımda da belirttiğim üzere, kendini çelmeleyen işlerden oldu. Esasen orijinal senaryonun özü de aşk üçgenine dayandığı için buradaki aksaklık daha farklı. Sorun hikâyenin aşka odaklanmasından ziyade, aşka taraf olanların karakter sunumlarının başlangıçtaki aksaklığı. Özellikle Nehir’in aşırı saf performansı ve Nazım’ın karakter yapılandırmasındaki hatalar, iki bölüm yayınlanmışken zorunlu ara verme durumunda kalan dizinin ekmeğine kan doğradı. Başlangıçtaki merak duygusuyla yakalanan izleyici de aksak tempoyla yitip gitti. ‘Masumlar Apartmanı’ da tuz biber ekti.

-‘Maria ile Mustafa’başlamadan önce ‘Biz böyle aşkları severiz’ diyerek yorumda bulunduğum bir dizi. Kısmen yanılmadım da… Total grubu ilgisini esirgemedi… Ta ki ‘Arıza’ ve ‘Savaşçı’ devreye girene dek! Güçlü rakiplere, sayısız kere işlenmiş içeriğin bezginliği ve zoraki performanslar da eklenince… Yegâne sermayesi engellerin ortasındaki imkânsız aşk olan dizi, izleyici topladığı Total’de altlara kayarken AB’de ilk 10’a dahi giremedi. Bu gidişle daha da düşer mi bilemem ama ‘Maria ile Mustafa’ aslında yaz dizisi olacak nitelikteki bir yapımdı. Zamanlaması salgından olsa gerek şaştı.

SONUÇTA; Artık ekranda fark yaratan dizilere ihtiyaç olduğu gerçeği bu sezon daha netleşti. Senaryolarını, aşk üçgenlerine ve klişelere dayamaktan öteye geçemeyenlerin işi gittikçe zora girecek. Uyarlama kolaycılığına itilen ve yapımcı-kanal-fan kıskacındaki senaryo cephesinden televizyon için ‘aşk’tan öte konu yaratıcılığı çıkabilir mi? Dijital için belki ama ekran için zor. Nihayetinde tek tipleştirilmiş bir senaryo mantığı ve tekelleşmiş diyebileceğimiz bir senaryo grubu var orta yerde. Bu yapının orijinal düşlerle-hayallerle senaryo yazmayı amaçlayanların yaratıcılığına geçit vermesini beklemek neredeyse imkânsız.

Peki, uyarlamalarla ve mafya babalarıyla ya da tarihi dizilerle durum nereye kadar kurtarılır? Uyarlamalarda başarı, orijinalin ilginçliğine ve özüne uygun biçimde Türkçeleştirilmesine bağlı büyük ölçüde. Mafya olgusundan kuvvet alan yapımlar da izleyicinin ruhuna ve algısına hitap ettikleri sürece öne çıkacaktır. Tarihi diziler hâlihazırda TRT himayesinde olduğundan bu kategorideki işler her şekilde varlık gösterir.

Ancak gerçek şu ki tarih ve mafya tipi senaryoların da çekiciliği-modası gün gelir geçer. Uyarlamalar da bir noktada tıkanır gider. Kalıcı olansa her daim ‘yaratıcılık’ kavramının önemini kavrayarak özgünlüğe geçit vermekle olur. İşte bundan dolayıdır ki ‘Dizilerin durumu vahim’ diyoruz.

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

Paylaş
Etiketler: ‘Kırmızı Oda’barajDizilerin durumuSavaşçı
Önceki Yazı

Dijital Tefecilik ya da Dijital Feodalizm

Sonraki Yazı

Ülkeden Ülkeye; Şehirler ve İnsanlar…

Anibal GÜLEROĞLU

Anibal GÜLEROĞLU

İlişkili Yazılar

Kıvanç ve Serenay’ın Aile’si Asla The Sopranos Ayarında Bir Dizi Değil
Anibal GÜLEROĞLU

Kıvanç ve Serenay’ın Aile’si Asla The Sopranos Ayarında Bir Dizi Değil

29 Mart 2023
5k
Anibal GÜLEROĞLU

En Derin Deri Dönüş

26 Ekim 2022
5k
Anibal GÜLEROĞLU

‘Hayat Bugün’ Yüz Güldürür mü?

14 Ekim 2022
5k
Anibal GÜLEROĞLU

‘Gecenin Ucunda’ Işık Var!

19 Eylül 2022
5k
Sonraki Yazı

Ülkeden Ülkeye; Şehirler ve İnsanlar...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap