Yazılarımı okuyanlar; sık sık Türkiye’nin yüksek teknolojiye sahip olmasının zaruretini, gerçek anlamda kalkınmak, ödemeler dengesini sağlayabilmek, gelişmiş ülke olabilmek için bunun şart olduğunu, eğitimin ve sanayimizin buna göre tanzim edilmesinin gereğini dile getirdiğimi hatırlayacaklardır. Her konferansımda da bunu söylerim. Rastladığım her yöneticiye, akademisyene, politikacıya da bunu tavsiye ederim. Nano Teknoloji, Genetik, Moleküler Biyoloji, Nükleer Fizik, Sibernetik, Yüksek Matematik, Bilgisayar Yazılım, Makina Tasarım vb. sahaların önemine dikkat çekerim.
Ama bu arada kendim, (Türkiye’de, gerekli emniyet tedbirleri alınmadığı, konu her türlü suistimale açık olduğu için) internet kullanmam. Akıllı telefonu değil, normal telefonu tercih ederim. İnternet kanalı ile banka işlemi ve alışveriş yapmam.
Kaldı ki; torunlarımdan ve yakınlarımdan, internetin ne tür bir bağımlılık ve hastalık olduğunu, nasıl bir zaman israfı doğurduğunu, devamlı olarak izliyorum. Hâlbuki ben bu zamanı, kitap okuyarak değerlendirmeliyim. Kitabı ellemeli, kokusunu hissetmeliyim. Önemli satırların altını çizmeliyim.
Bu duruma rağmen, geçen hafta sonunda, (başta Vakıfbank’ın Genel Müdürü, Mülkiyeli kardeşim Sayın Mehmet Emin Özcan olmak üzere tüm ekibi sayesinde) son anda dolandırılmaktan kurtuldum.
1- Vakıfbank’ın şubat ayı visa kart ekstresinde “kart aidatı” rakamını gördüm. Sayın Genel Müdüre bunu tasvip etmediğimi ilettim. Bizzat ilgilendi, nezaket gösterdi ve iptal edileceği bilgisini verdi.
2- Beni, 22 Mart perşembe günü, numarası 444’lü bir telefonla taradılar. Arayan, tüm kimlik bilgilerime, (vatandaşlık numaram dahil) vakıftı. Visa kart ile ilgili tüm detayları da biliyordu. En önemlisi, ancak birkaç kişinin bileceği, iade işlemine vakıftı. Ve ben de saf Anadolu çocuğu olarak, oyuna geldim, olayın iade ile ilgili olduğuna inandım.
3- Cumartesi gününe kadar birçok görüşme oldu. Kendilerine kart şifresi filan vermedim. Buna rağmen, (elektronik uygulamaya kapalı olduğu halde) visa kart hesabımdan “Papara” diye bir kuruluşa, 9.500 TL aktarılmış. Hesapta para olmamasına rağmen, “avans” çekilmiş.
4- Kendilerine teşekkür ediyorum. Vakıfbank, bana hemen bu işlemle ilgili mesaj yolladı. Durumun farkına varmamı sağladı. Tatil günü olmasına rağmen, değerli Genel Müdür kardeşim, bizzat ilgilendi. İşlem bloke edildi.
5- Okurlarımızın bilgisi olsun diye, bu dolandırıcıların telefon numaralarını aktarıyorum: 0555 340 0340 – 0555 202 20 20 – 213 771 23 45 67 – 9 0850 771 04 87 – 9 0850 771 O4 86 – 9 0850 434 15 30 – 400 440 07 24…
Papara ne iş yapar? Sahipleri kimdir? Bilmiyorum. Gördük ki, internette birçok reklamı var. BDDK’dan izinli olduğu belirtiliyor. Suçlu kimdir? Benim haberim olmadan, nasıl olur da aktarma yapılabilir? İnanıyorum ki, Emniyet mensubu kardeşlerim bütün bunların cevabını bulacaktır.
Ben; başta Sayın Genel Müdür olmak üzere, gösterilen ilgi sayesinde, son anda kurtuldum. Rabbim (cc) devamlı internet başında olanları korusun.
Elbette; bu kaotik tablonun ve soygunların önlenmesi için iktidara ve tüm yetkililere görev düşmektedir. Çok sıkı ve titiz bir denetim sağlanmalıdır. Siber suçlarla ilgili birimler güçlendirilmelidir. Ahlâksızların, dolandırıcıların önü kesilmelidir. Gerekli hukuki düzenlemeler acilen yapılmalıdır. Vergi Denetim elemanları, SPK-BDDK elemanları, Emniyet güçleri bu konuda çok detaylı bir eğitime tabi tutulmalıdır. Aksi halde, çok canlar yanacak, meydan namussuzlara kalacaktır.