Zümrüt gibi parlayarak vadiyi ninnisiyle aşan, dağların suyu dereler. İçmeye ve seyretmeye doyamadığımız dereler.
Vadide yatağını bulmuş, iç dünyamızın sesi, ruhumuzun serinliği ve şahsiyetimizin cilası dereler. Köylünün can damarı, kılcallarının suyu dereler.
Dereler ah dereler…
Canlılar alemine can suyu, bitkiye, böceğe, sürüngene, uçana ve yolcuya bir yudum su dereler.
Bir yudum su dereler.
Bunalan ruhların sığındığı dereler. Zevk, neşe ve eğlenceli günlerin geçtiği mutluluğun yaşandığı dereler.
Köylünün yaşantısından bir kesit. Tatlı bir hikâye, asil insanların ekmeğinin suyu ve alın terinin kaynağı dereler. Ekmek teknesi değirmenin dönmesinin nedeni, itici gücü ve sosyal yapının temel taşı dereler.
“Su gibi aziz ol” ifadesinde değer bulan ve anlatılmak istenen dereler.
Uludağ’dan şeftali bahçelerine, Ilgaz’dan pirinç alanlarına, Trakya dağlarından şeker pancarı ve güne bakana, Hasan dağından bostan tarlalarına, Erciyes dağından buğday sahalarına, Sis dağından ve Kadırga dağından fındık bahçelerine, Canik dağlarından Bafra ve Çarşamba ovalarına, Kaçkar dağlarından çay ocaklarına, Palandöken dağından Erzurum ovasına, Kop dağından Bayburt, Ağrı dağından Iğdır ovasına, Nemrut dağından Doğu Anadolu’ya, Toros dağlarından Akdeniz havzasına ve Ege ve Marmara’ya damla damla hayat suyunu taşıyan dereler.
Gavur dağından Gümüşhane vadilerine dereler. Artvin, Kars, Ağrı, Muğla, Hatay, Urfa, Çorum ve Afyon’da dereler
Dereler bitkiler alemine gübre dereler. Çölleşmeyi önlemede dereler.
Dereleri hes adı altında yok etmeye çalışan zihniyete ne demeli, onları Allah bildiği gibi yapsın.
Dereler hayattır. Susuz hayat olmaz.
Hasan TANRIVERDİ





















