Değerli Yazar Portalı Editörü Ayşenaz Yılmaz’a,
Aslında, “Hatalı Sözcük Nerede” adlı anı yazımı yayımlama amacım şuydu:
Benimde sık sık ivecenlikle yayınlanmış hatalarım çokk… Bunun farkındayım.
Yinelemiş olduğum yazım hatalarımı, ekranlara geri döndüğümde görüyorum tabi…
Bu farkındalığım ışığında yer alan amaç şuydu:
Özellikle, “kendimi örnekleyerek,” “dostlara ödüller sunarak,” internette anlık paylaşımlarla, bir yandan yazım hatalarımıza dikkatlerini çekip hoşbeş etmek, bir yandan da dostluklarımızı demlemekti.
Çünkü,
Sizde bilirsiniz ki, biz yazarlar sağ beynimizde sözcük çöplüğü hiç mi hiç istemeyiz.
Esinler üşüştüğü an kıvranır dururuz. Yazmak isteriz. Lakin laptop yokk, masa_üstü PC yokk, şampiyon daktilomuz hiç yok.
Ee, ne etsek?
Hani şu gece gündüz, uykuda, uyanık ken, wc de dahi esin perilerimiz çat kapı geliyor yahu!
Üstelik onları ağırlamazsak, kaşağı ile beyinlerimizi kaşıyıp duruyorlar…
Eğer ki, o an vazgeçersek yazmaktan; sözcükler sağ beynimizdeki o, “erteleme kovası” diye sıfatlandırdığım sanal çöplüğe atılıp, unutulacak!
Ee, ne yapsak ki?
Önceden, yanımızda not defteri, kalem taşırdık. Böylece aklımıza üşüşünleri not edip, yazmayı ertelerdik.
Sonradan masa başına çöktüğümüzde o yazdığımız küçük notlar, esin perilerimizin saçtığı ışıklar olurdu. O yıldızlı ışıltılar biz yazar/ şairleri bütüne taşırdı. Romanlars, anılara, öykülere, şiirlere, vb, edebiyat yollarına ulaştırırdı.
Ee, günümüzde artık mektup, not yazma kültürümüzü de yaktık.
Ne yapmalıyız ki?
Ne olur bilir misiniz?
Kanımızın kimyası 5 dakika içinde değişir.
Nasıl mı?
Beynimizin tam tepesinde o 2 cm’lik minicik hipofiz bezi devreye girer.
Aklımıza, yani sol beynimizden sağa doğru endorfin, seratonin, epinefrin, adrenalin, dopamin salgılamadan önce S.O.S verir.
“Yaz yoksa ben kalemi ele alırım bak!” Diye…
İmdadımıza hemen çantamızdaki, cep telefonları yetişir.
İşte o an toplu taşımalarda yolcuyken, hastanelerde bekleme koltuklarında sabır tespihleri çekerken, beklerken dahi o sözcük kovasını boşaltırız.
Ama nasıl?
İmdadımıza cep telefonu yetişir.
Ve beynimizden minik ekran kutusuna dizilen o sözcükleri disipline eden siz değerli editörlerimize teşekkürle minnet borçlanırız.
Çünkü sizlerin sayesinde okurlara edebi metinler sunuyoruz.
Canım, yıllarca zaman tüketip, emek verdiğiniz göz_nuru emeklerinize tekrar tekrar teşekkür ediyor, yeni doğmuş günde, size bir günaydın gülüşü uzatıp, bin selam ve sevgiler iletiyorum körfezin ak güvercinleriyle…
Daima sevgiyle…
Emine Pişiren/ Yazar





















