Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ali TARAKÇI

Dana Eti Yerine Eşek, Katır, Domuz Eti Satanları…

Ali TARAKÇI Yazar Ali TARAKÇI
06 Nisan 2012
Ali TARAKÇI
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş
Kasap olsaydım ne konuşurdum?
Kasap olsaydım mesleğimin rezillerini konuşurdum. Dana eti yerine; eşek eti, domuz eti, katır eti, at eti satanları eleştirirdim.
Manav olsaydım yine aynı şeyi yapardım.
Çürük meyveleri müşterilerine satanları, taze meyve satmayanları konuşurdum.
Müteahhit olsaydım, kötü bina yapanları, insanlara ölümden evler yapanları eleştirir ve konuşurdum.
Mühendis olsaydım görevini iyi yapma-dığı için meslek örgütünde, dergilerimizde onları eleştirir, konuşur ve yazardım.
Gazetecilik dışında hangi mesleği yaparsam yapayım, mesleğimi iyi yapanları, mesleğime değer katanları över, mesleğimi yerin dibine batıran itibarsız-laştıranlara savaş açardım.
Hangi platformda olursa olsun onlarla mücadele etmek, mesleğimin değerini yükseltmek, hakkını vermek için çaba sarf ederdim.

Yalnız kalsam bile Don Kişot olmayı tercih ederdim.
Ayın bugün yaptığım gibi.
Bu meslekte kimseye nemalandıktan sonra, köşesinde beş takla atanlardan değilim.
Sürekli söylüyoruz: Laf uçuyor. Yazı kalıyor.
Yazılanlar kişiliğimizin birer aynası olarak sayfalarda tarihe aktarılıyor. Çocuklarımızın mirası oluyor.
20 yıldır yazdıklarımız www.alitarakci.com.tr sayfasında duruyor. Noktasına, virgülüne dokunulmadan.
Ayrıca gazetemizin tüm sayfaları www.gercekgazetesi.com.tr adresinde. İsteyen tıklayarak ulaşabilir. Bölgenin tarihine ulaşmak isteyen herkese sayfalarımız açık. Arşivimiz açık.

Ne yazmışız ne söylemişiz. Duruyor.
Kimileri zannediyor ki, yazarım; sonra unuturlar.
Sonra yeniden yazdığımı yalar yutar yeniden yazarım. Yine unuturlar.
Ve onlar öyle zannetmeye devam    ediyorlar.
****
Ve yaklaşık 20 yıldır gazetecilik yapıyorum. Hayatımı yazarak kazanıyorum.
Mesleğimle ilgili başladığım günden itibaren her koşulda konuşuyor, yazıyor ve ilgili her platformda düşüncelerimi ifade etmeye çalışıyorum.
Yaşadığım döneme ayna oluyorum.
Bunu yaparken hiç kimseye bel altı vurmadım. Hiç kimseyi olmadığı şeyle    suçlamadım.
Bilerek yalan yazmadım.
Bilerek gerçekleri çarpıtmadım.
Nemalanmak için, aba altından asla sopa göstermedim.
Nemalandıktan sonra, utanmadan yazdıklarımı yemedim.
Gazeteciliğin, mesleğin hakkını vermeye çalıştım.

Bu bölgede gazetecilik yapanların büyük çoğunluğuyla öyle ya da böyle yolumuz kesişti.
Bizimle çalışanlar bizi iyi bilirler.
Birazcık vicdanları ve yürekleri varsa bunu söylerler.
Yok, yüreklerini ve vicdanlarını yitirmişlerse onlar için söyleyeceğimiz yoktur.
O’nu da adamlıklarına sayarız.
****
Meslektaşlarımızı eleştirirken; çıkardıkları gazeteden yola çıkıyoruz, yaptıkları haberden yola çıkıyoruz, yazılandan yola çıkıyoruz, konuşulandan yola çıkıyoruz, özel hayatlarından, yaşadıkları rezilliklerden yola çıkmıyoruz.
Bizzat mesleğimizle ilgili somut durumun tahlillerini, yorumlarını yazıyor ve konuşuyorum.

 

 

 

 

Kimileri köşelerinden bizi ima ederek; ‘yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen arkadaşımız’ dediğimiz kişiler için yazıyor muşuz.
Bir, bu mesleğin içinde yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen kimse yoktur.
Bu biline.
İki, meslektaşlarımı arkadaş olarak görüyorum, o kadar. Ötesi yoktur.
Sonuçta aynı işi yapıyoruz.
Ancak aynı işi yapıyor olmak, hakkımızda; laf söylenemez, eleştirilemez, yazılamaz yapmıyor.
****

Adam utanmadan köşesinde yazıyor.
Biraz edep, biraz haya olur.
Adamı ve adamları yöneticimiz kabul etmediğimizi, yüzlerine karşı, kamuoyunda deklere ederek açıklıyoruz.
Biraz yüz olsa, bunu görürler ve kızarırlar.
Başında bulundukları dernek batsa umurumuzda olmaz.
İstifa etseler ne olur, etmeseler ne olur.
Başında bulundukları dernek iyi bir şey yaparsa, ‘iyi yapmışlar’ deriz.

Başkası olmaz.
Hesabımızda ilişkimizde yoktur. Biline.
İlişikleri olmadıkları faaliyeti, kendilerinin gibi duyurmayı bir şey zannediyorlar.
Yüzleri bile kızarmıyor.
Filanca belediyenin parkına da ağaç dikmeyi faaliyet zannediyorlar.
İşte onun için ‘mesleğimizle ilgili bir şey yapamazsınız’ diyorum.
Çünkü ne bunun için ufkunuz, ne bunun için birikiminiz var.
İşte, aramızdaki fark bu.
De gidin yolunuza.
Umurumda değilsiniz.
Başınızda o olsa ne olur, şu olsa ne olur.
Hepiniz o kadar olursunuz.
Varın gidin işinize…
****

Bir kez daha yazıyorum.
Kasap, manav, çicekçi ve boyacı değilim.
Olsaydım gurur duyardım.
‘Mesleğim’ derdim.

Mesleksiz toplumun meslekli bir bireyi olmak bana onur katardı.
Ve bu mesleklerden gelenler de gazeteci olabilir. Asla bunu ret etmiyorum.
Ancak ben, sadece gazetecilik yapıyorum.
Yanımızda sigortaları ödenen, maaşları zamanında verilen insanlar çalışıyor.
Haftada birkaç gün çıkmamazlık yapmıyoruz.
Çıkardığımız gazete, gazeteler ortada duruyor.
****
Herkes yaptığıyla tartılır.
Herkes ürettiği ile tartılır.
Yapılan iş ortada duruyor.
Kimsenin havalanmasına gerek yok.
Dediğimiz şudur: Herkes bir kez daha bilsin.
Kendilerini mesleğimizin örgütü sayanlarla, kendilerini bizim yöneticimiz zannedenlerle herhangi bir yol arkadaşlığımız yoktur.
Varın gidin ne işiniz varsa görün.
Ne yapıyorsanız yapın, ne yapamıyorsanız yapmayın.
Umurumuzda değilsiniz.

Söylediğimiz şudur:
Bizim ismimiz üzerinden nemalanmayın, köşenizde deklere etmeyin, ‘üyemiz diye’ gittiğiniz yerlerde ismimizi zikretmeyin.
Tamam mı!..
Son söz:  İrfan sana bir hatırlatma: Mehmet Mert ile ilgili yazı yazmam onu senden kötü gazeteci ve çıkardığı gazeteyi kötü yapmıyor. O’nu eleştiriyor olmam mesleğimizle ilgili. O’nun dışında sözüm yoktur. Bölgemizde eli ayağı düzgün üç gazeteden birini çıkarıyor. Bunu bilmeni isterim.
Bir hatırlatma: Gazeteni doldurmak için büyük punto kullanmana gerek yok, küçük punto atsan da biz seni anlarız. Büyük takıntımız yoktur, bilesin!..
 

Kasap olsaydım ne konuşurdum?
Kasap olsaydım mesleğimin rezillerini konuşurdum. Dana eti yerine; eşek eti, domuz eti, katır eti, at eti satanları eleştirirdim.
Manav olsaydım yine aynı şeyi yapardım.
Çürük meyveleri müşterilerine satanları, taze meyve satmayanları konuşurdum.
Müteahhit olsaydım, kötü bina yapanları, insanlara ölümden evler yapanları eleştirir ve konuşurdum.
Mühendis olsaydım görevini iyi yapma-dığı için meslek örgütünde, dergilerimizde onları eleştirir, konuşur ve yazardım.
Gazetecilik dışında hangi mesleği yaparsam yapayım, mesleğimi iyi yapanları, mesleğime değer katanları över, mesleğimi yerin dibine batıran itibarsız-laştıranlara savaş açardım.
Hangi platformda olursa olsun onlarla mücadele etmek, mesleğimin değerini yükseltmek, hakkını vermek için çaba sarf ederdim.

Yalnız kalsam bile Don Kişot olmayı tercih ederdim.
Ayın bugün yaptığım gibi.
Bu meslekte kimseye nemalandıktan sonra, köşesinde beş takla atanlardan değilim.
Sürekli söylüyoruz: Laf uçuyor. Yazı kalıyor.
Yazılanlar kişiliğimizin birer aynası olarak sayfalarda tarihe aktarılıyor. Çocuklarımızın mirası oluyor.
20 yıldır yazdıklarımız www.alitarakci.com.tr sayfasında duruyor. Noktasına, virgülüne dokunulmadan.
Ayrıca gazetemizin tüm sayfaları www.gercekgazetesi.com.tr adresinde. İsteyen tıklayarak ulaşabilir. Bölgenin tarihine ulaşmak isteyen herkese sayfalarımız açık. Arşivimiz açık.

Ne yazmışız ne söylemişiz. Duruyor.
Kimileri zannediyor ki, yazarım; sonra unuturlar.
Sonra yeniden yazdığımı yalar yutar yeniden yazarım. Yine unuturlar.
Ve onlar öyle zannetmeye devam    ediyorlar.
****
Ve yaklaşık 20 yıldır gazetecilik yapıyorum. Hayatımı yazarak kazanıyorum.
Mesleğimle ilgili başladığım günden itibaren her koşulda konuşuyor, yazıyor ve ilgili her platformda düşüncelerimi ifade etmeye çalışıyorum.
Yaşadığım döneme ayna oluyorum.
Bunu yaparken hiç kimseye bel altı vurmadım. Hiç kimseyi olmadığı şeyle    suçlamadım.
Bilerek yalan yazmadım.
Bilerek gerçekleri çarpıtmadım.
Nemalanmak için, aba altından asla sopa göstermedim.
Nemalandıktan sonra, utanmadan yazdıklarımı yemedim.
Gazeteciliğin, mesleğin hakkını vermeye çalıştım.

Bu bölgede gazetecilik yapanların büyük çoğunluğuyla öyle ya da böyle yolumuz kesişti.
Bizimle çalışanlar bizi iyi bilirler.
Birazcık vicdanları ve yürekleri varsa bunu söylerler.
Yok, yüreklerini ve vicdanlarını yitirmişlerse onlar için söyleyeceğimiz yoktur.
O’nu da adamlıklarına sayarız.
****
Meslektaşlarımızı eleştirirken; çıkardıkları gazeteden yola çıkıyoruz, yaptıkları haberden yola çıkıyoruz, yazılandan yola çıkıyoruz, konuşulandan yola çıkıyoruz, özel hayatlarından, yaşadıkları rezilliklerden yola çıkmıyoruz.
Bizzat mesleğimizle ilgili somut durumun tahlillerini, yorumlarını yazıyor ve konuşuyorum.

 

 

 

 

Kimileri köşelerinden bizi ima ederek; ‘yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen arkadaşımız’ dediğimiz kişiler için yazıyor muşuz.
Bir, bu mesleğin içinde yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen kimse yoktur.
Bu biline.
İki, meslektaşlarımı arkadaş olarak görüyorum, o kadar. Ötesi yoktur.
Sonuçta aynı işi yapıyoruz.
Ancak aynı işi yapıyor olmak, hakkımızda; laf söylenemez, eleştirilemez, yazılamaz yapmıyor.
****

Adam utanmadan köşesinde yazıyor.
Biraz edep, biraz haya olur.
Adamı ve adamları yöneticimiz kabul etmediğimizi, yüzlerine karşı, kamuoyunda deklere ederek açıklıyoruz.
Biraz yüz olsa, bunu görürler ve kızarırlar.
Başında bulundukları dernek batsa umurumuzda olmaz.
İstifa etseler ne olur, etmeseler ne olur.
Başında bulundukları dernek iyi bir şey yaparsa, ‘iyi yapmışlar’ deriz.

Başkası olmaz.
Hesabımızda ilişkimizde yoktur. Biline.
İlişikleri olmadıkları faaliyeti, kendilerinin gibi duyurmayı bir şey zannediyorlar.
Yüzleri bile kızarmıyor.
Filanca belediyenin parkına da ağaç dikmeyi faaliyet zannediyorlar.
İşte onun için ‘mesleğimizle ilgili bir şey yapamazsınız’ diyorum.
Çünkü ne bunun için ufkunuz, ne bunun için birikiminiz var.
İşte, aramızdaki fark bu.
De gidin yolunuza.
Umurumda değilsiniz.
Başınızda o olsa ne olur, şu olsa ne olur.
Hepiniz o kadar olursunuz.
Varın gidin işinize…
****

Bir kez daha yazıyorum.
Kasap, manav, çicekçi ve boyacı değilim.
Olsaydım gurur duyardım.
‘Mesleğim’ derdim.

Mesleksiz toplumun meslekli bir bireyi olmak bana onur katardı.
Ve bu mesleklerden gelenler de gazeteci olabilir. Asla bunu ret etmiyorum.
Ancak ben, sadece gazetecilik yapıyorum.
Yanımızda sigortaları ödenen, maaşları zamanında verilen insanlar çalışıyor.
Haftada birkaç gün çıkmamazlık yapmıyoruz.
Çıkardığımız gazete, gazeteler ortada duruyor.
****
Herkes yaptığıyla tartılır.
Herkes ürettiği ile tartılır.
Yapılan iş ortada duruyor.
Kimsenin havalanmasına gerek yok.
Dediğimiz şudur: Herkes bir kez daha bilsin.
Kendilerini mesleğimizin örgütü sayanlarla, kendilerini bizim yöneticimiz zannedenlerle herhangi bir yol arkadaşlığımız yoktur.
Varın gidin ne işiniz varsa görün.
Ne yapıyorsanız yapın, ne yapamıyorsanız yapmayın.
Umurumuzda değilsiniz.

Söylediğimiz şudur:
Bizim ismimiz üzerinden nemalanmayın, köşenizde deklere etmeyin, ‘üyemiz diye’ gittiğiniz yerlerde ismimizi zikretmeyin.
Tamam mı!..
Son söz:  İrfan sana bir hatırlatma: Mehmet Mert ile ilgili yazı yazmam onu senden kötü gazeteci ve çıkardığı gazeteyi kötü yapmıyor. O’nu eleştiriyor olmam mesleğimizle ilgili. O’nun dışında sözüm yoktur. Bölgemizde eli ayağı düzgün üç gazeteden birini çıkarıyor. Bunu bilmeni isterim.
Bir hatırlatma: Gazeteni doldurmak için büyük punto kullanmana gerek yok, küçük punto atsan da biz seni anlarız. Büyük takıntımız yoktur, bilesin!..
 

Kasap olsaydım ne konuşurdum?
Kasap olsaydım mesleğimin rezillerini konuşurdum. Dana eti yerine; eşek eti, domuz eti, katır eti, at eti satanları eleştirirdim.
Manav olsaydım yine aynı şeyi yapardım.
Çürük meyveleri müşterilerine satanları, taze meyve satmayanları konuşurdum.
Müteahhit olsaydım, kötü bina yapanları, insanlara ölümden evler yapanları eleştirir ve konuşurdum.
Mühendis olsaydım görevini iyi yapma-dığı için meslek örgütünde, dergilerimizde onları eleştirir, konuşur ve yazardım.
Gazetecilik dışında hangi mesleği yaparsam yapayım, mesleğimi iyi yapanları, mesleğime değer katanları över, mesleğimi yerin dibine batıran itibarsız-laştıranlara savaş açardım.
Hangi platformda olursa olsun onlarla mücadele etmek, mesleğimin değerini yükseltmek, hakkını vermek için çaba sarf ederdim.

Yalnız kalsam bile Don Kişot olmayı tercih ederdim.
Ayın bugün yaptığım gibi.
Bu meslekte kimseye nemalandıktan sonra, köşesinde beş takla atanlardan değilim.
Sürekli söylüyoruz: Laf uçuyor. Yazı kalıyor.
Yazılanlar kişiliğimizin birer aynası olarak sayfalarda tarihe aktarılıyor. Çocuklarımızın mirası oluyor.
20 yıldır yazdıklarımız www.alitarakci.com.tr sayfasında duruyor. Noktasına, virgülüne dokunulmadan.
Ayrıca gazetemizin tüm sayfaları www.gercekgazetesi.com.tr adresinde. İsteyen tıklayarak ulaşabilir. Bölgenin tarihine ulaşmak isteyen herkese sayfalarımız açık. Arşivimiz açık.

Ne yazmışız ne söylemişiz. Duruyor.
Kimileri zannediyor ki, yazarım; sonra unuturlar.
Sonra yeniden yazdığımı yalar yutar yeniden yazarım. Yine unuturlar.
Ve onlar öyle zannetmeye devam    ediyorlar.
****
Ve yaklaşık 20 yıldır gazetecilik yapıyorum. Hayatımı yazarak kazanıyorum.
Mesleğimle ilgili başladığım günden itibaren her koşulda konuşuyor, yazıyor ve ilgili her platformda düşüncelerimi ifade etmeye çalışıyorum.
Yaşadığım döneme ayna oluyorum.
Bunu yaparken hiç kimseye bel altı vurmadım. Hiç kimseyi olmadığı şeyle    suçlamadım.
Bilerek yalan yazmadım.
Bilerek gerçekleri çarpıtmadım.
Nemalanmak için, aba altından asla sopa göstermedim.
Nemalandıktan sonra, utanmadan yazdıklarımı yemedim.
Gazeteciliğin, mesleğin hakkını vermeye çalıştım.

Bu bölgede gazetecilik yapanların büyük çoğunluğuyla öyle ya da böyle yolumuz kesişti.
Bizimle çalışanlar bizi iyi bilirler.
Birazcık vicdanları ve yürekleri varsa bunu söylerler.
Yok, yüreklerini ve vicdanlarını yitirmişlerse onlar için söyleyeceğimiz yoktur.
O’nu da adamlıklarına sayarız.
****
Meslektaşlarımızı eleştirirken; çıkardıkları gazeteden yola çıkıyoruz, yaptıkları haberden yola çıkıyoruz, yazılandan yola çıkıyoruz, konuşulandan yola çıkıyoruz, özel hayatlarından, yaşadıkları rezilliklerden yola çıkmıyoruz.
Bizzat mesleğimizle ilgili somut durumun tahlillerini, yorumlarını yazıyor ve konuşuyorum.

 

 

 

 

Kimileri köşelerinden bizi ima ederek; ‘yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen arkadaşımız’ dediğimiz kişiler için yazıyor muşuz.
Bir, bu mesleğin içinde yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen kimse yoktur.
Bu biline.
İki, meslektaşlarımı arkadaş olarak görüyorum, o kadar. Ötesi yoktur.
Sonuçta aynı işi yapıyoruz.
Ancak aynı işi yapıyor olmak, hakkımızda; laf söylenemez, eleştirilemez, yazılamaz yapmıyor.
****

Adam utanmadan köşesinde yazıyor.
Biraz edep, biraz haya olur.
Adamı ve adamları yöneticimiz kabul etmediğimizi, yüzlerine karşı, kamuoyunda deklere ederek açıklıyoruz.
Biraz yüz olsa, bunu görürler ve kızarırlar.
Başında bulundukları dernek batsa umurumuzda olmaz.
İstifa etseler ne olur, etmeseler ne olur.
Başında bulundukları dernek iyi bir şey yaparsa, ‘iyi yapmışlar’ deriz.

Başkası olmaz.
Hesabımızda ilişkimizde yoktur. Biline.
İlişikleri olmadıkları faaliyeti, kendilerinin gibi duyurmayı bir şey zannediyorlar.
Yüzleri bile kızarmıyor.
Filanca belediyenin parkına da ağaç dikmeyi faaliyet zannediyorlar.
İşte onun için ‘mesleğimizle ilgili bir şey yapamazsınız’ diyorum.
Çünkü ne bunun için ufkunuz, ne bunun için birikiminiz var.
İşte, aramızdaki fark bu.
De gidin yolunuza.
Umurumda değilsiniz.
Başınızda o olsa ne olur, şu olsa ne olur.
Hepiniz o kadar olursunuz.
Varın gidin işinize…
****

Bir kez daha yazıyorum.
Kasap, manav, çicekçi ve boyacı değilim.
Olsaydım gurur duyardım.
‘Mesleğim’ derdim.

Mesleksiz toplumun meslekli bir bireyi olmak bana onur katardı.
Ve bu mesleklerden gelenler de gazeteci olabilir. Asla bunu ret etmiyorum.
Ancak ben, sadece gazetecilik yapıyorum.
Yanımızda sigortaları ödenen, maaşları zamanında verilen insanlar çalışıyor.
Haftada birkaç gün çıkmamazlık yapmıyoruz.
Çıkardığımız gazete, gazeteler ortada duruyor.
****
Herkes yaptığıyla tartılır.
Herkes ürettiği ile tartılır.
Yapılan iş ortada duruyor.
Kimsenin havalanmasına gerek yok.
Dediğimiz şudur: Herkes bir kez daha bilsin.
Kendilerini mesleğimizin örgütü sayanlarla, kendilerini bizim yöneticimiz zannedenlerle herhangi bir yol arkadaşlığımız yoktur.
Varın gidin ne işiniz varsa görün.
Ne yapıyorsanız yapın, ne yapamıyorsanız yapmayın.
Umurumuzda değilsiniz.

Söylediğimiz şudur:
Bizim ismimiz üzerinden nemalanmayın, köşenizde deklere etmeyin, ‘üyemiz diye’ gittiğiniz yerlerde ismimizi zikretmeyin.
Tamam mı!..
Son söz:  İrfan sana bir hatırlatma: Mehmet Mert ile ilgili yazı yazmam onu senden kötü gazeteci ve çıkardığı gazeteyi kötü yapmıyor. O’nu eleştiriyor olmam mesleğimizle ilgili. O’nun dışında sözüm yoktur. Bölgemizde eli ayağı düzgün üç gazeteden birini çıkarıyor. Bunu bilmeni isterim.
Bir hatırlatma: Gazeteni doldurmak için büyük punto kullanmana gerek yok, küçük punto atsan da biz seni anlarız. Büyük takıntımız yoktur, bilesin!..
 

Kasap olsaydım ne konuşurdum?
Kasap olsaydım mesleğimin rezillerini konuşurdum. Dana eti yerine; eşek eti, domuz eti, katır eti, at eti satanları eleştirirdim.
Manav olsaydım yine aynı şeyi yapardım.
Çürük meyveleri müşterilerine satanları, taze meyve satmayanları konuşurdum.
Müteahhit olsaydım, kötü bina yapanları, insanlara ölümden evler yapanları eleştirir ve konuşurdum.
Mühendis olsaydım görevini iyi yapma-dığı için meslek örgütünde, dergilerimizde onları eleştirir, konuşur ve yazardım.
Gazetecilik dışında hangi mesleği yaparsam yapayım, mesleğimi iyi yapanları, mesleğime değer katanları över, mesleğimi yerin dibine batıran itibarsız-laştıranlara savaş açardım.
Hangi platformda olursa olsun onlarla mücadele etmek, mesleğimin değerini yükseltmek, hakkını vermek için çaba sarf ederdim.

Yalnız kalsam bile Don Kişot olmayı tercih ederdim.
Ayın bugün yaptığım gibi.
Bu meslekte kimseye nemalandıktan sonra, köşesinde beş takla atanlardan değilim.
Sürekli söylüyoruz: Laf uçuyor. Yazı kalıyor.
Yazılanlar kişiliğimizin birer aynası olarak sayfalarda tarihe aktarılıyor. Çocuklarımızın mirası oluyor.
20 yıldır yazdıklarımız www.alitarakci.com.tr sayfasında duruyor. Noktasına, virgülüne dokunulmadan.
Ayrıca gazetemizin tüm sayfaları www.gercekgazetesi.com.tr adresinde. İsteyen tıklayarak ulaşabilir. Bölgenin tarihine ulaşmak isteyen herkese sayfalarımız açık. Arşivimiz açık.

Ne yazmışız ne söylemişiz. Duruyor.
Kimileri zannediyor ki, yazarım; sonra unuturlar.
Sonra yeniden yazdığımı yalar yutar yeniden yazarım. Yine unuturlar.
Ve onlar öyle zannetmeye devam    ediyorlar.
****
Ve yaklaşık 20 yıldır gazetecilik yapıyorum. Hayatımı yazarak kazanıyorum.
Mesleğimle ilgili başladığım günden itibaren her koşulda konuşuyor, yazıyor ve ilgili her platformda düşüncelerimi ifade etmeye çalışıyorum.
Yaşadığım döneme ayna oluyorum.
Bunu yaparken hiç kimseye bel altı vurmadım. Hiç kimseyi olmadığı şeyle    suçlamadım.
Bilerek yalan yazmadım.
Bilerek gerçekleri çarpıtmadım.
Nemalanmak için, aba altından asla sopa göstermedim.
Nemalandıktan sonra, utanmadan yazdıklarımı yemedim.
Gazeteciliğin, mesleğin hakkını vermeye çalıştım.

Bu bölgede gazetecilik yapanların büyük çoğunluğuyla öyle ya da böyle yolumuz kesişti.
Bizimle çalışanlar bizi iyi bilirler.
Birazcık vicdanları ve yürekleri varsa bunu söylerler.
Yok, yüreklerini ve vicdanlarını yitirmişlerse onlar için söyleyeceğimiz yoktur.
O’nu da adamlıklarına sayarız.
****
Meslektaşlarımızı eleştirirken; çıkardıkları gazeteden yola çıkıyoruz, yaptıkları haberden yola çıkıyoruz, yazılandan yola çıkıyoruz, konuşulandan yola çıkıyoruz, özel hayatlarından, yaşadıkları rezilliklerden yola çıkmıyoruz.
Bizzat mesleğimizle ilgili somut durumun tahlillerini, yorumlarını yazıyor ve konuşuyorum.

 

 

 

 

Kimileri köşelerinden bizi ima ederek; ‘yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen arkadaşımız’ dediğimiz kişiler için yazıyor muşuz.
Bir, bu mesleğin içinde yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen kimse yoktur.
Bu biline.
İki, meslektaşlarımı arkadaş olarak görüyorum, o kadar. Ötesi yoktur.
Sonuçta aynı işi yapıyoruz.
Ancak aynı işi yapıyor olmak, hakkımızda; laf söylenemez, eleştirilemez, yazılamaz yapmıyor.
****

Adam utanmadan köşesinde yazıyor.
Biraz edep, biraz haya olur.
Adamı ve adamları yöneticimiz kabul etmediğimizi, yüzlerine karşı, kamuoyunda deklere ederek açıklıyoruz.
Biraz yüz olsa, bunu görürler ve kızarırlar.
Başında bulundukları dernek batsa umurumuzda olmaz.
İstifa etseler ne olur, etmeseler ne olur.
Başında bulundukları dernek iyi bir şey yaparsa, ‘iyi yapmışlar’ deriz.

Başkası olmaz.
Hesabımızda ilişkimizde yoktur. Biline.
İlişikleri olmadıkları faaliyeti, kendilerinin gibi duyurmayı bir şey zannediyorlar.
Yüzleri bile kızarmıyor.
Filanca belediyenin parkına da ağaç dikmeyi faaliyet zannediyorlar.
İşte onun için ‘mesleğimizle ilgili bir şey yapamazsınız’ diyorum.
Çünkü ne bunun için ufkunuz, ne bunun için birikiminiz var.
İşte, aramızdaki fark bu.
De gidin yolunuza.
Umurumda değilsiniz.
Başınızda o olsa ne olur, şu olsa ne olur.
Hepiniz o kadar olursunuz.
Varın gidin işinize…
****

Bir kez daha yazıyorum.
Kasap, manav, çicekçi ve boyacı değilim.
Olsaydım gurur duyardım.
‘Mesleğim’ derdim.

Mesleksiz toplumun meslekli bir bireyi olmak bana onur katardı.
Ve bu mesleklerden gelenler de gazeteci olabilir. Asla bunu ret etmiyorum.
Ancak ben, sadece gazetecilik yapıyorum.
Yanımızda sigortaları ödenen, maaşları zamanında verilen insanlar çalışıyor.
Haftada birkaç gün çıkmamazlık yapmıyoruz.
Çıkardığımız gazete, gazeteler ortada duruyor.
****
Herkes yaptığıyla tartılır.
Herkes ürettiği ile tartılır.
Yapılan iş ortada duruyor.
Kimsenin havalanmasına gerek yok.
Dediğimiz şudur: Herkes bir kez daha bilsin.
Kendilerini mesleğimizin örgütü sayanlarla, kendilerini bizim yöneticimiz zannedenlerle herhangi bir yol arkadaşlığımız yoktur.
Varın gidin ne işiniz varsa görün.
Ne yapıyorsanız yapın, ne yapamıyorsanız yapmayın.
Umurumuzda değilsiniz.

Söylediğimiz şudur:
Bizim ismimiz üzerinden nemalanmayın, köşenizde deklere etmeyin, ‘üyemiz diye’ gittiğiniz yerlerde ismimizi zikretmeyin.
Tamam mı!..
Son söz:  İrfan sana bir hatırlatma: Mehmet Mert ile ilgili yazı yazmam onu senden kötü gazeteci ve çıkardığı gazeteyi kötü yapmıyor. O’nu eleştiriyor olmam mesleğimizle ilgili. O’nun dışında sözüm yoktur. Bölgemizde eli ayağı düzgün üç gazeteden birini çıkarıyor. Bunu bilmeni isterim.
Bir hatırlatma: Gazeteni doldurmak için büyük punto kullanmana gerek yok, küçük punto atsan da biz seni anlarız. Büyük takıntımız yoktur, bilesin!..
 

Paylaş
Etiketler: Dana Eti YerineDomuz Eti Satanları
Önceki Yazı

Suriye Meselesi Artık İran Meselesidir

Sonraki Yazı

Ya Bindirme; Ya Feryat Etme!..

Ali TARAKÇI

Ali TARAKÇI

Fast loans with monthly payments near me

İlişkili Yazılar

Ali TARAKÇI

ZEVZEK’in Asıl Amacı Montrö Değilmiş!

14 Mayıs 2021
5k
Ali TARAKÇI

“Ya Hep Beraber, ya Hiçbirimiz…”

13 Mayıs 2021
5k
Zevzek’in Asıl Amacı Montrö Değilmiş!
Ali TARAKÇI

Zevzek’in Asıl Amacı Montrö Değilmiş!

06 Mayıs 2021
5k
Ali TARAKÇI

Twitter Vekillik Düşürdü!

24 Mart 2021
5k
Sonraki Yazı

Ya Bindirme; Ya Feryat Etme!..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap