Dal parçası yolun ortasında, gelen çarptı, giden tekmeledi. Herkesin ayağına takıldı fakat bir türlü yoldan kenara atılamadı.
Ayağına takılan bir dal parçasını eğil al ve kenara bırak. Böylece rahat yürümeyi sağlarsın. Herkes rahat yürüsün. Ben geçtim, “Bana ne” diyecek kadar bencil olmaya gerek yoktur.
Dal parçası yolun kenarına bir türlü atılmadı. Yoldan bu arada geçen de olmadı. Dal parçası gayet rahat uzanıp birine tuzağını kuracaktı. Pencereden gözleyen bir çift göz, yol ve yolun ortasındaki dal parçasının gözetimindeydi.
Bir çift göz bekler pencerede, endamlı yürüyüşüyle, yavuklusunu. Görmeden de dağlanır yüreği, yüreğinin sevgi dağarcığı. Açar kapatır perdeyi, bir türlü geçmez salınarak ve güzelliğiyle.
Perde aralanır ve salınarak tüm endamıyla geçer, ciğer paresi, daldan kaçar, ayağına değdirmez. Yürüyüp gider. Bir çift göz perdeyi kapatır ve rahat bir soluk alır.
Duramaz ve perdeyi aralar, komşusu, mahallenin kabadayısı gibi ceketi omuzunda ağır adımlarla, “Geliyorum” der gibi yürür. Yetişmesini istemez ciğer paresini, sevmez, kabadayı davrananları. Gözetir, yolu gözler omuzunda ceketli ağabeyi dediği komşuyu. Bekliyor dal parçasının güzelliğini bir durum olsa da ayağına takılsa.
Yürür ceketini salındırarak, bakmaz önüne ve de yanlarına. Dal parçası tam yerinde takılmaya ramak kaldı bekliyordu. Çakıl taşlarının sesi, her adımda bir nağme ile yürümesini sağlıyordu. Yolu arşınlayanlar için bir tutkudur çakıl taşı. Hoştur çakıl taşının sesi. Piyanonun ayarı gibi.
Çakıl taşları arada kayar, perdeyi aralayıp baktı ve bu defa kaymadı. Kaymadı ama dal parçasına takıldığı gibi kendini yerde buldu. Uzandı çakıl taşlarına, perde iyice aralandı ve bir çift göz rahat bir soluk aldı.
Uzandı beklemezdi, yaşadığı istenmeyen olayı, beklemezdi bir dal parçasından. Bana ha diyecekti. Karşısındaki dal parçasına.
Bir çift göz aralanmış perdeyi kapatma ihtiyacını duymadı. Yerde uzanana bakmadı içeri geçti. Geçmişti yavuklusu okuluna geçmişti, ona karşı kur yapacak tehlike. Bugün istediği olmuştu. Dal parçasını gece oraya yerleştirmeliydi. Dal parçası, parça değil büyüksün sen dedi ve uzandı koltuğuna.
Dal parçası, yolda her zaman var olacaksın. Varlığın benim için önemlidir.
Hasan TANRIVERDİ






















