Tarihi ilçe dağın doruğuna yakın kurulmuştu. Zamanında düşmandan kaçmanın yollarından biri de yükseklere yerleşmekti.
İlçenin çevresinde yazlık “Dağ evleri” yapılmıştı. Dağ evleri kara taş ve ahşaptı. İlçeye ayak bastığında yaylanın serin havasıyla karşılaşıyorsun. Evler güzeldi, çünkü yapılışları yaz mevsimine uygundu.
Geçen yıla göre değişen bir şey yoktu. Çam ağacının dalındaki yuva ve anaç aynı duruyordu. Evlerde değişme, dışları sanki cilalanmış, içi de boyanmıştı. Bahçeleri bakım yapılmış, ekilmeye hazır hale getirilmişti.
Dağ evlerinin doğusundaki vadideki doğal göl, görülmeye değerdi. Gölün suyu azalmaz, artmaz ve bulanık hale gelmezdi. Suyun mavi rengi göz alıcıydı. Bu değişmezliği gölün derin olmasına bağlıyorlardı. Kenarları rengarenk kır çiçekleriyle kaplıydı. Ayrıca gölde balık tutulmazdı. Balık yok muydu? Yoksa balık mı tutamıyorlardı kimsenin bir şey bildiği yoktu.
Bu sene olta takımını getirdim ve gölde balık tutmaya çalışacağım. Gölün balıkla ilgili gizemini çözmeye çalışacağım. Evin arka bahçesinin yaban otlarını aldım ve sebzeleri gruplara göre ektim. Hava yağmurlu geçmişti. Meyveler çiçeklenmiş ama çiçekleri dökülmüştü. Bu olay normal değildi. Kiraz ağacında bir tane çiçek kalmamıştı. Fakat eriklerde çiçekler dökülmemişti.
Sabah erkenden göle gittim. Oltayı göle attım. Sabırla bekledim. Hiçbir etki alamadım. Öğleye kadar bekledim fakat balıklara sesimi işittiremedim. Balıklar mı? yoktu yoksa oltayı mı? görmemişlerdi bilemedim. Konuyu bölgeyi tanıyanlardan birine sormaya karar verdim.
Göl ile ilgili ilginç bilgi; derin ve soğuk olduğu için balık bulunmuyormuş. Derinlerde soğuğu seven balıklar varsa da ulaşamıyoruz, diye bir sonuca vardım.
Evin bahçesindeki sebze ve meyvelerden verim alacağımı düşünmedim. Çünkü meyve olgunlaşmadan dökülüyordu. Bahçeye gerekli özeni gösterdim.
Arkadaşlarla tepelere vadiden geçtik. Alabildiğine dağlık arazi. Soğuk ve engebeli, büyük kayalar yer almış. Yaylalar, yerleşim yerleri ile çevrili. Yolar bir şekilde ulaşmış. Fakat aktif bir insan trafiği göremedim.
Köyden aldığım fasulye tohumu ektim. Toprağın gübreli olmasından dolayı iyi yetişti. Bir ay durmayı düşünürken üç ay kaldım. Evin etrafını soğuğa dayanıklı çiçeklerle çevirdim.
Dağ evinin çevresindeki ilginç kayaları gezdim. Çok büyükler, özellikle vadiye bakanları çok yüksek. Kayaların arası çimen sanki özel dikilmiş gibi. İki büyük kaya arasından çıkan kaynak suyu zamana meydan okuyor gibi kayanın dibinden fışkırıyor.
Buz gibi kaynak suları göle akıyor. Onun için balık olmuyor, diyorlar.
Vadinin çayırını sahilden gelip biçiyor ve kurutup köye taşıyorlar.
Hasan TANRIVERDİ






















