Çınar altı, Kasabada serinlik ve hoş sohbet demekti. Çünkü, koca çınarın, yapraklarının verdiği gölge, hiç eksik olmuyordu. “Erken gelen oturur kuralı,” çınar altında da geçerliydi. Hakan ve arkadaşları, burada sohbetlerini gerçekleştiriyordu. Gençlik tutkusuydu onlarınki, en küçük bir olayı dahi yaşayarak anlatılıyordu.
Hakan, çay bahane, gelsin kahveler. Fal mı hoppala nereden çıktı. Yağmurdan kaçıp doluya tutulmak. Çay ve kahve içiyoruz, diye fal bize uymaz, dedi.
Sıcak günde, staj için, görevde bulunmak zorundaydılar. Gençler, insan değil mi? Desenize makinenin dişlileri arasındayız. Kaçıp kurtulmaya halimiz de kalmadı. Yöneticiler bildiklerini söylemiyor ve hiçbir güvence de vermiyorlar, dediler.
Çınar altında, dertler çözülürdü. Çözüm süresi, uzasa da gölgenin ahengi değişmezdi. Yapraklarının esintisine, denizden gelen, güzel kokular da katılıyordu. Doğal güzelliğin yanında, sıkıntıları eksik olmayan stajyerler, çözümsüz kalabiliyordu.
Pazar günü, öğleden sonra da çınarın gölgesindeydik. Çay içmeyi tercih ettik. Garson üzgündü, hoş geldiniz dahi, demedi. Garsona hadi staj yapan gençler, mum gibi eriyor. Sana da ne oluyor, dedik.
Garson dün akşam, bir yakınımın başına, dal düştü. Hastanede yoğun bakımda yatıyor. Durumu ciddi diyor doktorlar. Başımızı kaldırdık ve brandanın olmadığını gördük. Garsona çok geçmiş olsun, inşallah iyileşir de aramıza döner, dedik.
Güneşlik de kırılan dala, belli ki engel olamamıştı.
Yoğun bakım, Allah göstermesin, staj yapmak bir şey değil, dedik. Sağlık sorumlusu insanı acılarından kurtarıyor. Kırılan dal ise seni acılar içinde bırakıyordu.
Yaprağın gölgesi, gönlümüze düşmüş, fakat dalların kırılmasından, doğal olarak korkmuştuk. Varsın güneş yaksın da diyemedik, ama başımıza, dalın düşmesini de istemezdik.
Bir hafta sonra koca çınar budanmış yalnız dip kısmı kalmıştı. Gölge sahası tamamen ortadan kalkmıştı. Gölgeyi brandanın altında aradık. Yanmasak da sıcağı hissettik. Bir daha da brandanın altında uzun süre kalmadık.
Güzele güzel derken, elinden uçuyor, fark edemiyorsun. Bu durumda, güneşin sıcağını çektik. Gönüller bir olsun, güneşte bizimdir, sloganıyla çınarın bir an önce dallanması için dua ettik.
Ruhumuz neşeli fakat bedenimiz yorgundu.
Hasan TANRIVERDİ























