Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Hasan Celal GÜZEL

Çılgın Projeler ve Tutucular

Hasan Celal GÜZEL Yazar Hasan Celal GÜZEL
03 Mayıs 2011
Hasan Celal GÜZEL
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş
Sevgili okuyucular, bu gün sizlere “yapanlar” ile “yıkanlar”dan söz edeceğim. Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı ‘çılgın projesi’nden sonra bu zihniyet farklılığı açıkça ortaya çıkmıştır. Şayan-ı şükrandır ki, bu mübarek memlekette, halkın tamamına yakın bölümü ve aydınların büyük kısmı, yüzyıldan fazla bir zamandır devam eden bu süreci idrak etmişlerdir. 

Efendim, Türkiye’de bazı ağızdan kurmalı aydınlar, hâlâ Abdülhamid Han’ın istibdadından bahsederek, O’nun gerici, tutucu, hatta Ermeni komitacısı edasıyla ‘Kızıl Sultan’ olduğunu söylerler. Ne yazık ki çok az kişi, O’nun 19. asrın en büyük reformisti olduğunun ve modernleşmeyi başlattığının farkındadır. 33 yıllık hükümdarlığı döneminde eğitim, milli savunma, ulaştırma, tarım başta olmak üzere Türkiye’nin en önemli reformlarını gerçekleştirmiş ve devrinin en büyük ‘yapanı’ olmuştur. Özellikle Türk ve Müslüman nüfusun yaşadığı bölgeleri abat etmiştir. Tanzimatçıların israfına karşılık Osmanlı borçlarını ödemiştir.

Abdülhamid Han’ın çılgın projesi ‘Hicaz Demiryolu’dur. Bu muazzam projesini kısa zamanda tamamlamış ve İmparatorluğun en önemli mahallerine ulaşımı sağlamıştır. Abdülhamid zamanında, önce Genç Osmanlılar, Jöntürkler, daha sonra da maceraperest İttihatçılar, Paris’te güya muhalefet yapan lafazanlar ile mason localarından örnek alan darbeci militaristler, Osmanlı’nın ‘yıkan’ tarafını meydana getirmiş ve bu maceraperestler 1909’da Abdülhamid Han’ı tahttan indirdikten sonra, birkaç sene içinde 620 yıllık koskoca İmparatorluğu tarihe gömmüşlerdir.

Atatürk’ün yapıcılığı ve CHP zihniyetinin yıkıcılığı

Efendim, sözün burasında kısaca bir terminoloji meselesinden bahsetmek istiyorum. Türk halkının çok büyük bir kısmı muhafazakârdır; ancak asla tutucu değildir. Muhafazakârlığın milli ve manevi değerleri koruma olarak anlaşıldığını gören bazı ideolojik uydurma dilciler, ‘koruma’, ‘himaye’ gibi anlamları bir tarafa atıp, muhafazakârlığı kasıtlı şekilde ‘tutucu’ olarak olumsuz anlamda kabul ettirmeye çalışmışlardır.

Lakin, muhafazakâr/tutucu olduğu iddia edilen halk her zaman köklü değişimlerin ve modernleşmenin yanında olmuştur. İşin tuhaf tarafı, ezanın Türkçe okutulması, Türk müziğinin radyolarda yasaklanması ve Şapka İktisası Kanunu (artık metruk hale gelmiştir) gibi inkılaplar, hakiki ve köklü sosyo-ekonomik değişimleri gerçekleştirmekten uzak kalmıştır. Zira CHP jakobenizmi, sosyo-ekonomik imtiyazları elinde tutabilmek için değişime karşı ve gerçek tutucu olmuştur.

Atatürk’ün en çılgın projesi, ‘Milli Mücadele’yi gerçekleştirmek ve yeni bir Türk devletini, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak olmuştur. Ayrıca, Türk Tarih ve Türk Dil projelerini de rahatlıkla sayabiliriz.

Lakin, bu dönemde ve özellikle İnönü döneminde, İttihatçı kalıntısı CHP kadroları, Atatürk’ün yapıcılığına ve demokrasi özlemine karşılık, totaliter tek parti diktasının yıkıcılığına devam etmiştir.

1938-1950 döneminde, yani ‘Şeflik Dönemi’nde, 2. Dünya Savaşı mazeret gösterilip, CHP tarafından deflasyonist bir politika izlenerek Türkiye geriye götürülmüştür.

Müttefiklerin baskısıyla savaş bittikten sonra Almanya’ya harp ilan eden Türkiye, savaş sonunda kendisine altın tepsi içinde sunulan 12 Adalar’ı dahi kabul etmekten korkmuştur.

Olumsuzluğun kurumlaştırılması

Ah efendim, bu millet nesiller boyu bu ‘yıkıcılar’dan neler çekti, bilemezsiniz. Bunun üzerine köşe yazıları değil kitaplar yazmak gerekir. İmtiyazları ve bürokratik hakimiyeti zedelenen CHP, 14 Mayıs’tan itibaren olumsuzluğu kurumlaştırmış ve ‘yıkıcı muhalefet’ politikasını geliştirmiştir.

Ancak, milletin büyük çoğunluğu, bir şeyler yapmak için âdeta çırpınan DP, AP, ANAP ve AK PARTİ icraatlarını anlamış ve tutuculuktan yana değil, yapıcılıktan yana olmuştur. Darbe tehditleri savuran muhalefetin, darbeciler sayesinde ve olağanüstü durumlarda iktidara geldiği istisnai dönemlerde, taş üstüne taş konulmamış ve yürüyen projeler durdurulmuştur.

Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve kültürel dönüşümüne imzasını atan rahmetli Menderes, tam bir çılgın projeler adamıdır. İktidar olduğu on yıl zarfında binlerce proje geliştirmiş; sefalet içindeki Türkiye’yi ‘mamur ve müreffeh’ bir ülke yapabilmek için çırpınıp durmuştur. Çılgın projelerinden olan ‘Vatan’ ve ‘Millet’ caddelerinin açılması sırasında CHP’li muhaliflerin ‘Bu kadar geniş yol yapıp da ne yapacaksınız? Oraya uçak mı indireceksiniz?’ demeleri, yıkıcılığın tipik bir tezahürüdür.

Türkiye’nin alt yapısına önem veren ve çeşitli barajlar yaptıran AP ve Demirel döneminde ise İnönü’nün ‘Bu kadar baraj niye yapılıyor? Fazla elektriği toprağa mı vereceksiniz?’ demesi meşhurdur. Bu arada, Demirel’in çılgın projesinin de şimdi yıkıcıların yanında olmasına rağmen, ‘Boğaziçi Köprüsü’ olduğunu söyleyebiliriz. CHP muhalefeti, Köprü’nün yapılmaması için Demirel’e kan kusturmuştur.

Darbe dönemlerinin yıkıcılığından söz etmeye tenezzül dahi etmiyoruz ama Türkiye’yi daima geriye çektikleri de bilinen bir gerçektir.

Rahmetli Özal’ın 1983 seçimleri sırasında rakibi merhum Necdet Calp ile TV tartışmasını hatırlarsınız.

Calp’in ‘Sattırmam!’ diye bağıran sesi, kurumlaşmış olumsuzluğun bir simgesi olmuştur. Bugün Boğaziçi Köprüsü, Türkiye’nin malı olarak yerinde duruyor ve Özal sayesinde kendini çoktan amorti etti. Bu arada merhum Özal, kısa zamanda Boğaziçi Köprüsü’nden daha büyük ve güzel ‘Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü de milletimize armağan etti.
Lakin Özal’ın çılgın projesi bence ‘GAP’tır. Tabiatıyla birçok kimsenin emeğinin bulunduğu bu projenin asıl sahibi merhum Özal’dır. Özal, Türkiye’nin çehresini değiştirmiş, büyük bir dönüşümü gerçekleştirmiş ve ülkeye çağ atlatmıştır.

‘Hey gidi küheylan koşmana bak sen’

Son dokuz yılda Türkiye’yi katlayarak geliştirmiş ve son yüzyılın en önemli değişimini gerçekleştirmiş Başbakan Erdoğan, Türkiye coğrafyasını değiştirecek çılgın projesini açıklayınca, malum çevreler her zamanki yıkıcı muhalefetlerini yapıyorlar ve olmadık bahanelerle bu muazzam projeyi engellemeye çalışıyorlar.
Biz çılgın projeci Başbakanımıza rahmetli üstat gibi seslenmek istiyoruz:

‘Tohum saç, bitmezse toprak utansın
Hedefe varmayan mızrak utansın
Hey gidi küheylan koşmana bak sen
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın.’

Sevgili okuyucular, bu gün sizlere “yapanlar” ile “yıkanlar”dan söz edeceğim. Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı ‘çılgın projesi’nden sonra bu zihniyet farklılığı açıkça ortaya çıkmıştır. Şayan-ı şükrandır ki, bu mübarek memlekette, halkın tamamına yakın bölümü ve aydınların büyük kısmı, yüzyıldan fazla bir zamandır devam eden bu süreci idrak etmişlerdir. 

Efendim, Türkiye’de bazı ağızdan kurmalı aydınlar, hâlâ Abdülhamid Han’ın istibdadından bahsederek, O’nun gerici, tutucu, hatta Ermeni komitacısı edasıyla ‘Kızıl Sultan’ olduğunu söylerler. Ne yazık ki çok az kişi, O’nun 19. asrın en büyük reformisti olduğunun ve modernleşmeyi başlattığının farkındadır. 33 yıllık hükümdarlığı döneminde eğitim, milli savunma, ulaştırma, tarım başta olmak üzere Türkiye’nin en önemli reformlarını gerçekleştirmiş ve devrinin en büyük ‘yapanı’ olmuştur. Özellikle Türk ve Müslüman nüfusun yaşadığı bölgeleri abat etmiştir. Tanzimatçıların israfına karşılık Osmanlı borçlarını ödemiştir.

Abdülhamid Han’ın çılgın projesi ‘Hicaz Demiryolu’dur. Bu muazzam projesini kısa zamanda tamamlamış ve İmparatorluğun en önemli mahallerine ulaşımı sağlamıştır. Abdülhamid zamanında, önce Genç Osmanlılar, Jöntürkler, daha sonra da maceraperest İttihatçılar, Paris’te güya muhalefet yapan lafazanlar ile mason localarından örnek alan darbeci militaristler, Osmanlı’nın ‘yıkan’ tarafını meydana getirmiş ve bu maceraperestler 1909’da Abdülhamid Han’ı tahttan indirdikten sonra, birkaç sene içinde 620 yıllık koskoca İmparatorluğu tarihe gömmüşlerdir.

Atatürk’ün yapıcılığı ve CHP zihniyetinin yıkıcılığı

Efendim, sözün burasında kısaca bir terminoloji meselesinden bahsetmek istiyorum. Türk halkının çok büyük bir kısmı muhafazakârdır; ancak asla tutucu değildir. Muhafazakârlığın milli ve manevi değerleri koruma olarak anlaşıldığını gören bazı ideolojik uydurma dilciler, ‘koruma’, ‘himaye’ gibi anlamları bir tarafa atıp, muhafazakârlığı kasıtlı şekilde ‘tutucu’ olarak olumsuz anlamda kabul ettirmeye çalışmışlardır.

Lakin, muhafazakâr/tutucu olduğu iddia edilen halk her zaman köklü değişimlerin ve modernleşmenin yanında olmuştur. İşin tuhaf tarafı, ezanın Türkçe okutulması, Türk müziğinin radyolarda yasaklanması ve Şapka İktisası Kanunu (artık metruk hale gelmiştir) gibi inkılaplar, hakiki ve köklü sosyo-ekonomik değişimleri gerçekleştirmekten uzak kalmıştır. Zira CHP jakobenizmi, sosyo-ekonomik imtiyazları elinde tutabilmek için değişime karşı ve gerçek tutucu olmuştur.

Atatürk’ün en çılgın projesi, ‘Milli Mücadele’yi gerçekleştirmek ve yeni bir Türk devletini, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak olmuştur. Ayrıca, Türk Tarih ve Türk Dil projelerini de rahatlıkla sayabiliriz.

Lakin, bu dönemde ve özellikle İnönü döneminde, İttihatçı kalıntısı CHP kadroları, Atatürk’ün yapıcılığına ve demokrasi özlemine karşılık, totaliter tek parti diktasının yıkıcılığına devam etmiştir.

1938-1950 döneminde, yani ‘Şeflik Dönemi’nde, 2. Dünya Savaşı mazeret gösterilip, CHP tarafından deflasyonist bir politika izlenerek Türkiye geriye götürülmüştür.

Müttefiklerin baskısıyla savaş bittikten sonra Almanya’ya harp ilan eden Türkiye, savaş sonunda kendisine altın tepsi içinde sunulan 12 Adalar’ı dahi kabul etmekten korkmuştur.

Olumsuzluğun kurumlaştırılması

Ah efendim, bu millet nesiller boyu bu ‘yıkıcılar’dan neler çekti, bilemezsiniz. Bunun üzerine köşe yazıları değil kitaplar yazmak gerekir. İmtiyazları ve bürokratik hakimiyeti zedelenen CHP, 14 Mayıs’tan itibaren olumsuzluğu kurumlaştırmış ve ‘yıkıcı muhalefet’ politikasını geliştirmiştir.

Ancak, milletin büyük çoğunluğu, bir şeyler yapmak için âdeta çırpınan DP, AP, ANAP ve AK PARTİ icraatlarını anlamış ve tutuculuktan yana değil, yapıcılıktan yana olmuştur. Darbe tehditleri savuran muhalefetin, darbeciler sayesinde ve olağanüstü durumlarda iktidara geldiği istisnai dönemlerde, taş üstüne taş konulmamış ve yürüyen projeler durdurulmuştur.

Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve kültürel dönüşümüne imzasını atan rahmetli Menderes, tam bir çılgın projeler adamıdır. İktidar olduğu on yıl zarfında binlerce proje geliştirmiş; sefalet içindeki Türkiye’yi ‘mamur ve müreffeh’ bir ülke yapabilmek için çırpınıp durmuştur. Çılgın projelerinden olan ‘Vatan’ ve ‘Millet’ caddelerinin açılması sırasında CHP’li muhaliflerin ‘Bu kadar geniş yol yapıp da ne yapacaksınız? Oraya uçak mı indireceksiniz?’ demeleri, yıkıcılığın tipik bir tezahürüdür.

Türkiye’nin alt yapısına önem veren ve çeşitli barajlar yaptıran AP ve Demirel döneminde ise İnönü’nün ‘Bu kadar baraj niye yapılıyor? Fazla elektriği toprağa mı vereceksiniz?’ demesi meşhurdur. Bu arada, Demirel’in çılgın projesinin de şimdi yıkıcıların yanında olmasına rağmen, ‘Boğaziçi Köprüsü’ olduğunu söyleyebiliriz. CHP muhalefeti, Köprü’nün yapılmaması için Demirel’e kan kusturmuştur.

Darbe dönemlerinin yıkıcılığından söz etmeye tenezzül dahi etmiyoruz ama Türkiye’yi daima geriye çektikleri de bilinen bir gerçektir.

Rahmetli Özal’ın 1983 seçimleri sırasında rakibi merhum Necdet Calp ile TV tartışmasını hatırlarsınız.

Calp’in ‘Sattırmam!’ diye bağıran sesi, kurumlaşmış olumsuzluğun bir simgesi olmuştur. Bugün Boğaziçi Köprüsü, Türkiye’nin malı olarak yerinde duruyor ve Özal sayesinde kendini çoktan amorti etti. Bu arada merhum Özal, kısa zamanda Boğaziçi Köprüsü’nden daha büyük ve güzel ‘Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü de milletimize armağan etti.
Lakin Özal’ın çılgın projesi bence ‘GAP’tır. Tabiatıyla birçok kimsenin emeğinin bulunduğu bu projenin asıl sahibi merhum Özal’dır. Özal, Türkiye’nin çehresini değiştirmiş, büyük bir dönüşümü gerçekleştirmiş ve ülkeye çağ atlatmıştır.

‘Hey gidi küheylan koşmana bak sen’

Son dokuz yılda Türkiye’yi katlayarak geliştirmiş ve son yüzyılın en önemli değişimini gerçekleştirmiş Başbakan Erdoğan, Türkiye coğrafyasını değiştirecek çılgın projesini açıklayınca, malum çevreler her zamanki yıkıcı muhalefetlerini yapıyorlar ve olmadık bahanelerle bu muazzam projeyi engellemeye çalışıyorlar.
Biz çılgın projeci Başbakanımıza rahmetli üstat gibi seslenmek istiyoruz:

‘Tohum saç, bitmezse toprak utansın
Hedefe varmayan mızrak utansın
Hey gidi küheylan koşmana bak sen
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın.’

Sevgili okuyucular, bu gün sizlere “yapanlar” ile “yıkanlar”dan söz edeceğim. Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı ‘çılgın projesi’nden sonra bu zihniyet farklılığı açıkça ortaya çıkmıştır. Şayan-ı şükrandır ki, bu mübarek memlekette, halkın tamamına yakın bölümü ve aydınların büyük kısmı, yüzyıldan fazla bir zamandır devam eden bu süreci idrak etmişlerdir. 

Efendim, Türkiye’de bazı ağızdan kurmalı aydınlar, hâlâ Abdülhamid Han’ın istibdadından bahsederek, O’nun gerici, tutucu, hatta Ermeni komitacısı edasıyla ‘Kızıl Sultan’ olduğunu söylerler. Ne yazık ki çok az kişi, O’nun 19. asrın en büyük reformisti olduğunun ve modernleşmeyi başlattığının farkındadır. 33 yıllık hükümdarlığı döneminde eğitim, milli savunma, ulaştırma, tarım başta olmak üzere Türkiye’nin en önemli reformlarını gerçekleştirmiş ve devrinin en büyük ‘yapanı’ olmuştur. Özellikle Türk ve Müslüman nüfusun yaşadığı bölgeleri abat etmiştir. Tanzimatçıların israfına karşılık Osmanlı borçlarını ödemiştir.

Abdülhamid Han’ın çılgın projesi ‘Hicaz Demiryolu’dur. Bu muazzam projesini kısa zamanda tamamlamış ve İmparatorluğun en önemli mahallerine ulaşımı sağlamıştır. Abdülhamid zamanında, önce Genç Osmanlılar, Jöntürkler, daha sonra da maceraperest İttihatçılar, Paris’te güya muhalefet yapan lafazanlar ile mason localarından örnek alan darbeci militaristler, Osmanlı’nın ‘yıkan’ tarafını meydana getirmiş ve bu maceraperestler 1909’da Abdülhamid Han’ı tahttan indirdikten sonra, birkaç sene içinde 620 yıllık koskoca İmparatorluğu tarihe gömmüşlerdir.

Atatürk’ün yapıcılığı ve CHP zihniyetinin yıkıcılığı

Efendim, sözün burasında kısaca bir terminoloji meselesinden bahsetmek istiyorum. Türk halkının çok büyük bir kısmı muhafazakârdır; ancak asla tutucu değildir. Muhafazakârlığın milli ve manevi değerleri koruma olarak anlaşıldığını gören bazı ideolojik uydurma dilciler, ‘koruma’, ‘himaye’ gibi anlamları bir tarafa atıp, muhafazakârlığı kasıtlı şekilde ‘tutucu’ olarak olumsuz anlamda kabul ettirmeye çalışmışlardır.

Lakin, muhafazakâr/tutucu olduğu iddia edilen halk her zaman köklü değişimlerin ve modernleşmenin yanında olmuştur. İşin tuhaf tarafı, ezanın Türkçe okutulması, Türk müziğinin radyolarda yasaklanması ve Şapka İktisası Kanunu (artık metruk hale gelmiştir) gibi inkılaplar, hakiki ve köklü sosyo-ekonomik değişimleri gerçekleştirmekten uzak kalmıştır. Zira CHP jakobenizmi, sosyo-ekonomik imtiyazları elinde tutabilmek için değişime karşı ve gerçek tutucu olmuştur.

Atatürk’ün en çılgın projesi, ‘Milli Mücadele’yi gerçekleştirmek ve yeni bir Türk devletini, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak olmuştur. Ayrıca, Türk Tarih ve Türk Dil projelerini de rahatlıkla sayabiliriz.

Lakin, bu dönemde ve özellikle İnönü döneminde, İttihatçı kalıntısı CHP kadroları, Atatürk’ün yapıcılığına ve demokrasi özlemine karşılık, totaliter tek parti diktasının yıkıcılığına devam etmiştir.

1938-1950 döneminde, yani ‘Şeflik Dönemi’nde, 2. Dünya Savaşı mazeret gösterilip, CHP tarafından deflasyonist bir politika izlenerek Türkiye geriye götürülmüştür.

Müttefiklerin baskısıyla savaş bittikten sonra Almanya’ya harp ilan eden Türkiye, savaş sonunda kendisine altın tepsi içinde sunulan 12 Adalar’ı dahi kabul etmekten korkmuştur.

Olumsuzluğun kurumlaştırılması

Ah efendim, bu millet nesiller boyu bu ‘yıkıcılar’dan neler çekti, bilemezsiniz. Bunun üzerine köşe yazıları değil kitaplar yazmak gerekir. İmtiyazları ve bürokratik hakimiyeti zedelenen CHP, 14 Mayıs’tan itibaren olumsuzluğu kurumlaştırmış ve ‘yıkıcı muhalefet’ politikasını geliştirmiştir.

Ancak, milletin büyük çoğunluğu, bir şeyler yapmak için âdeta çırpınan DP, AP, ANAP ve AK PARTİ icraatlarını anlamış ve tutuculuktan yana değil, yapıcılıktan yana olmuştur. Darbe tehditleri savuran muhalefetin, darbeciler sayesinde ve olağanüstü durumlarda iktidara geldiği istisnai dönemlerde, taş üstüne taş konulmamış ve yürüyen projeler durdurulmuştur.

Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve kültürel dönüşümüne imzasını atan rahmetli Menderes, tam bir çılgın projeler adamıdır. İktidar olduğu on yıl zarfında binlerce proje geliştirmiş; sefalet içindeki Türkiye’yi ‘mamur ve müreffeh’ bir ülke yapabilmek için çırpınıp durmuştur. Çılgın projelerinden olan ‘Vatan’ ve ‘Millet’ caddelerinin açılması sırasında CHP’li muhaliflerin ‘Bu kadar geniş yol yapıp da ne yapacaksınız? Oraya uçak mı indireceksiniz?’ demeleri, yıkıcılığın tipik bir tezahürüdür.

Türkiye’nin alt yapısına önem veren ve çeşitli barajlar yaptıran AP ve Demirel döneminde ise İnönü’nün ‘Bu kadar baraj niye yapılıyor? Fazla elektriği toprağa mı vereceksiniz?’ demesi meşhurdur. Bu arada, Demirel’in çılgın projesinin de şimdi yıkıcıların yanında olmasına rağmen, ‘Boğaziçi Köprüsü’ olduğunu söyleyebiliriz. CHP muhalefeti, Köprü’nün yapılmaması için Demirel’e kan kusturmuştur.

Darbe dönemlerinin yıkıcılığından söz etmeye tenezzül dahi etmiyoruz ama Türkiye’yi daima geriye çektikleri de bilinen bir gerçektir.

Rahmetli Özal’ın 1983 seçimleri sırasında rakibi merhum Necdet Calp ile TV tartışmasını hatırlarsınız.

Calp’in ‘Sattırmam!’ diye bağıran sesi, kurumlaşmış olumsuzluğun bir simgesi olmuştur. Bugün Boğaziçi Köprüsü, Türkiye’nin malı olarak yerinde duruyor ve Özal sayesinde kendini çoktan amorti etti. Bu arada merhum Özal, kısa zamanda Boğaziçi Köprüsü’nden daha büyük ve güzel ‘Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü de milletimize armağan etti.
Lakin Özal’ın çılgın projesi bence ‘GAP’tır. Tabiatıyla birçok kimsenin emeğinin bulunduğu bu projenin asıl sahibi merhum Özal’dır. Özal, Türkiye’nin çehresini değiştirmiş, büyük bir dönüşümü gerçekleştirmiş ve ülkeye çağ atlatmıştır.

‘Hey gidi küheylan koşmana bak sen’

Son dokuz yılda Türkiye’yi katlayarak geliştirmiş ve son yüzyılın en önemli değişimini gerçekleştirmiş Başbakan Erdoğan, Türkiye coğrafyasını değiştirecek çılgın projesini açıklayınca, malum çevreler her zamanki yıkıcı muhalefetlerini yapıyorlar ve olmadık bahanelerle bu muazzam projeyi engellemeye çalışıyorlar.
Biz çılgın projeci Başbakanımıza rahmetli üstat gibi seslenmek istiyoruz:

‘Tohum saç, bitmezse toprak utansın
Hedefe varmayan mızrak utansın
Hey gidi küheylan koşmana bak sen
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın.’

Sevgili okuyucular, bu gün sizlere “yapanlar” ile “yıkanlar”dan söz edeceğim. Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı ‘çılgın projesi’nden sonra bu zihniyet farklılığı açıkça ortaya çıkmıştır. Şayan-ı şükrandır ki, bu mübarek memlekette, halkın tamamına yakın bölümü ve aydınların büyük kısmı, yüzyıldan fazla bir zamandır devam eden bu süreci idrak etmişlerdir. 

Efendim, Türkiye’de bazı ağızdan kurmalı aydınlar, hâlâ Abdülhamid Han’ın istibdadından bahsederek, O’nun gerici, tutucu, hatta Ermeni komitacısı edasıyla ‘Kızıl Sultan’ olduğunu söylerler. Ne yazık ki çok az kişi, O’nun 19. asrın en büyük reformisti olduğunun ve modernleşmeyi başlattığının farkındadır. 33 yıllık hükümdarlığı döneminde eğitim, milli savunma, ulaştırma, tarım başta olmak üzere Türkiye’nin en önemli reformlarını gerçekleştirmiş ve devrinin en büyük ‘yapanı’ olmuştur. Özellikle Türk ve Müslüman nüfusun yaşadığı bölgeleri abat etmiştir. Tanzimatçıların israfına karşılık Osmanlı borçlarını ödemiştir.

Abdülhamid Han’ın çılgın projesi ‘Hicaz Demiryolu’dur. Bu muazzam projesini kısa zamanda tamamlamış ve İmparatorluğun en önemli mahallerine ulaşımı sağlamıştır. Abdülhamid zamanında, önce Genç Osmanlılar, Jöntürkler, daha sonra da maceraperest İttihatçılar, Paris’te güya muhalefet yapan lafazanlar ile mason localarından örnek alan darbeci militaristler, Osmanlı’nın ‘yıkan’ tarafını meydana getirmiş ve bu maceraperestler 1909’da Abdülhamid Han’ı tahttan indirdikten sonra, birkaç sene içinde 620 yıllık koskoca İmparatorluğu tarihe gömmüşlerdir.

Atatürk’ün yapıcılığı ve CHP zihniyetinin yıkıcılığı

Efendim, sözün burasında kısaca bir terminoloji meselesinden bahsetmek istiyorum. Türk halkının çok büyük bir kısmı muhafazakârdır; ancak asla tutucu değildir. Muhafazakârlığın milli ve manevi değerleri koruma olarak anlaşıldığını gören bazı ideolojik uydurma dilciler, ‘koruma’, ‘himaye’ gibi anlamları bir tarafa atıp, muhafazakârlığı kasıtlı şekilde ‘tutucu’ olarak olumsuz anlamda kabul ettirmeye çalışmışlardır.

Lakin, muhafazakâr/tutucu olduğu iddia edilen halk her zaman köklü değişimlerin ve modernleşmenin yanında olmuştur. İşin tuhaf tarafı, ezanın Türkçe okutulması, Türk müziğinin radyolarda yasaklanması ve Şapka İktisası Kanunu (artık metruk hale gelmiştir) gibi inkılaplar, hakiki ve köklü sosyo-ekonomik değişimleri gerçekleştirmekten uzak kalmıştır. Zira CHP jakobenizmi, sosyo-ekonomik imtiyazları elinde tutabilmek için değişime karşı ve gerçek tutucu olmuştur.

Atatürk’ün en çılgın projesi, ‘Milli Mücadele’yi gerçekleştirmek ve yeni bir Türk devletini, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak olmuştur. Ayrıca, Türk Tarih ve Türk Dil projelerini de rahatlıkla sayabiliriz.

Lakin, bu dönemde ve özellikle İnönü döneminde, İttihatçı kalıntısı CHP kadroları, Atatürk’ün yapıcılığına ve demokrasi özlemine karşılık, totaliter tek parti diktasının yıkıcılığına devam etmiştir.

1938-1950 döneminde, yani ‘Şeflik Dönemi’nde, 2. Dünya Savaşı mazeret gösterilip, CHP tarafından deflasyonist bir politika izlenerek Türkiye geriye götürülmüştür.

Müttefiklerin baskısıyla savaş bittikten sonra Almanya’ya harp ilan eden Türkiye, savaş sonunda kendisine altın tepsi içinde sunulan 12 Adalar’ı dahi kabul etmekten korkmuştur.

Olumsuzluğun kurumlaştırılması

Ah efendim, bu millet nesiller boyu bu ‘yıkıcılar’dan neler çekti, bilemezsiniz. Bunun üzerine köşe yazıları değil kitaplar yazmak gerekir. İmtiyazları ve bürokratik hakimiyeti zedelenen CHP, 14 Mayıs’tan itibaren olumsuzluğu kurumlaştırmış ve ‘yıkıcı muhalefet’ politikasını geliştirmiştir.

Ancak, milletin büyük çoğunluğu, bir şeyler yapmak için âdeta çırpınan DP, AP, ANAP ve AK PARTİ icraatlarını anlamış ve tutuculuktan yana değil, yapıcılıktan yana olmuştur. Darbe tehditleri savuran muhalefetin, darbeciler sayesinde ve olağanüstü durumlarda iktidara geldiği istisnai dönemlerde, taş üstüne taş konulmamış ve yürüyen projeler durdurulmuştur.

Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve kültürel dönüşümüne imzasını atan rahmetli Menderes, tam bir çılgın projeler adamıdır. İktidar olduğu on yıl zarfında binlerce proje geliştirmiş; sefalet içindeki Türkiye’yi ‘mamur ve müreffeh’ bir ülke yapabilmek için çırpınıp durmuştur. Çılgın projelerinden olan ‘Vatan’ ve ‘Millet’ caddelerinin açılması sırasında CHP’li muhaliflerin ‘Bu kadar geniş yol yapıp da ne yapacaksınız? Oraya uçak mı indireceksiniz?’ demeleri, yıkıcılığın tipik bir tezahürüdür.

Türkiye’nin alt yapısına önem veren ve çeşitli barajlar yaptıran AP ve Demirel döneminde ise İnönü’nün ‘Bu kadar baraj niye yapılıyor? Fazla elektriği toprağa mı vereceksiniz?’ demesi meşhurdur. Bu arada, Demirel’in çılgın projesinin de şimdi yıkıcıların yanında olmasına rağmen, ‘Boğaziçi Köprüsü’ olduğunu söyleyebiliriz. CHP muhalefeti, Köprü’nün yapılmaması için Demirel’e kan kusturmuştur.

Darbe dönemlerinin yıkıcılığından söz etmeye tenezzül dahi etmiyoruz ama Türkiye’yi daima geriye çektikleri de bilinen bir gerçektir.

Rahmetli Özal’ın 1983 seçimleri sırasında rakibi merhum Necdet Calp ile TV tartışmasını hatırlarsınız.

Calp’in ‘Sattırmam!’ diye bağıran sesi, kurumlaşmış olumsuzluğun bir simgesi olmuştur. Bugün Boğaziçi Köprüsü, Türkiye’nin malı olarak yerinde duruyor ve Özal sayesinde kendini çoktan amorti etti. Bu arada merhum Özal, kısa zamanda Boğaziçi Köprüsü’nden daha büyük ve güzel ‘Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü de milletimize armağan etti.
Lakin Özal’ın çılgın projesi bence ‘GAP’tır. Tabiatıyla birçok kimsenin emeğinin bulunduğu bu projenin asıl sahibi merhum Özal’dır. Özal, Türkiye’nin çehresini değiştirmiş, büyük bir dönüşümü gerçekleştirmiş ve ülkeye çağ atlatmıştır.

‘Hey gidi küheylan koşmana bak sen’

Son dokuz yılda Türkiye’yi katlayarak geliştirmiş ve son yüzyılın en önemli değişimini gerçekleştirmiş Başbakan Erdoğan, Türkiye coğrafyasını değiştirecek çılgın projesini açıklayınca, malum çevreler her zamanki yıkıcı muhalefetlerini yapıyorlar ve olmadık bahanelerle bu muazzam projeyi engellemeye çalışıyorlar.
Biz çılgın projeci Başbakanımıza rahmetli üstat gibi seslenmek istiyoruz:

‘Tohum saç, bitmezse toprak utansın
Hedefe varmayan mızrak utansın
Hey gidi küheylan koşmana bak sen
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın.’

Paylaş
Etiketler: Çılgın Projeler ve Tutucularhasan celal güzel
Önceki Yazı

Ladin Öldürüldü, Dolar Fırladı!

Sonraki Yazı

Dünya Astım Günü İçin Alternatif Açıklama

Hasan Celal GÜZEL

Hasan Celal GÜZEL

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Hasan Celal GÜZEL

Geleceğin Süper Gücü: ‘Yeni Türkiye’ (II)

04 Eylül 2016
5k
Hasan Celal GÜZEL

Geleceğin Süper Gücü: ‘Yeni Türkiye’ (I)

01 Eylül 2016
5k
Hasan Celal GÜZEL

Türkiye’nin Lideri: Recep Tayyip Erdoğan

30 Temmuz 2016
5k
Hasan Celal GÜZEL

Akit Gazetesi ve Demokrasi

27 Temmuz 2016
5k
Sonraki Yazı

Dünya Astım Günü İçin Alternatif Açıklama

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap