Çilek sahasının eşilip eşilmediğini görmek için sabah erken kalktık. İki saat dolaştık ve beş altı yerin daha eşilmişti.
Bu gecede eşmeye devam etmişler demek ki!
Çilek toplamaya, güle oynaya gider, akşama kadar şenlikli bir gün geçirirdik. Bu arada kaplarımızı da doldururduk. Sahanın çileği aroması ve rengiyle harikaydı. Obada herkes çilek toplar, reçel ve marmelat yapardı.
Dağ başında böyle bir lezzet görülmüş, değildi.
Bu yıl sahanın delik deşik olduğunu, söylediklerinde üzüldük. Çilekten eser yokmuş. Bu yıkımı yapan fare türü bir hayvan, dediler. Söylenene göre, hayvan bitkinin kökünü dahi yiyormuş.
Geri döndük üzülmek neye yarar ki!
Ağabey, hayvanı şöyle anlattı. Korunmak, yuva yapmak ve kaçış yollarını çoğaltmak için sürekli eşiyor. Nereden bir etki gelse, açtığı yollardan bir şekilde, kaçıyormuş.
Akşama büyüklerin deneyiminden yararlanacaktık. Onları dinlemek ve uygulamaya koymak gerekiyordu. Çeşitli öneriler ileri sürdüler. Bunlardan biri; eşilen yerin önünde ateş yakın ve dumanını bir şekilde eştikleri yollara savurun, dediler.
Kazma ve küreğimizi aldık ve çilek sahasının yanındaki çam ağaçlarına çıktık. Üstten hayvanları gözetleme şansını yakalayabilir miydik? Bizim geldiğimizi duymuş olacaklar ki, soluk bile almadılar. Bir tanesini dahi göremedik.
Eştikleri yeri kazma ve kürekle genişlettik ve üzerinde ateş yaktık. Ateşe yaş dalları koyduk, böylece yoğun duman çıkmasını sağladık. Dumanı genelde toprak altı yolları çekiyordu. Bu arada ilginç bir şey oldu. Duman soba bacası gibi, diğer eşilmiş yerlerden de çıkmaya başladı.
Çilek sahasının altını dumanla kaplamıştık. Hayvanlar dayanamayıp kaçarlardı. Buna rağmen hayvanlardan ses yoktu. Bir tanesi yer yüzüne çıkmıyordu. Geldiğimizde yeni eşilmiş yerler vardı.
Akşama yorgun savaşçılar gibi, adımlarımızı zor atarak, evimize vardık.
Pis kokulu, çürümüş mantar ve yaprak koyun, onu da yaparız, dedik. Sabahtan kalabalık gittik. Birlikte mantar çürüğünü koyduk, ayrıca eşilmiş yerlere, kardeşim fidan dikmeyi teklif etti. Böylece sahayı az da olsa, ağaçlandırmış olduk. Hazır eşilmiş, yerlere ağaçları diktik.
Sahayı taradık, dere kaşını onlara bıraktık. Bir daha eşerlerse zehir koymayı düşündük.
İki gün sonra gelen, sağanak çilek sahasını, özellikle eşilen yerleri dağıttı. Toprak altına dolan suların hayvanları kaçırdığını zannediyoruz. Yağmur olayı bize moral oldu.
Ağaçların büyümeye başladığına sevindik.
Hasan TANRIVERDİ























