Chemtrails Göklerden püskürtülen zehirli kimyasal partiküller
Camtrails İngilizcesi chemical trail kimyasal iz yüksekten uçan uçakların çıkarıp semada uzun süre bıraktığı izler, gizli olarak planlanmış sinsi hedefler için püskürtülen kimyasal ve biyolojik maddelerdir, kısacası camtrails bulutların üstünde uçaklardan püskürtülen zehirdir. Göklerde sürekli kimyasal partikülleri saçan Chemmtrails’in içinde şu zararlı maddeler vardır; bunlar alüminyum, baryum, stormsyum ve arsenik dışında birçok zararlı kimyasal maddelerdir, bu elementler insanlarda uzun vadeli geri dönüşümü olmayan ağır hastalıklara yol açıyor.
Herkes Chemtrails ile ilgili kendi deneyimlerini yapabilir, günde sadece bir kaç kez gökyüzüne bakması yeterli oluyor. Bursa’da çok nadiren Chemtrailsin püskürdüğünü görüyorum, ancak İstanbul’a gittiğimde gökyüzü Chemtrails’le kaplandığını görüyorum, özellikle hava alanına yakın bölgeler ve uçakların güzergâhı alabildiğince Chemtrailsle doludur.
Uçaklarda püskürtülen Chemtrails kerosenle (uçak yakıtı) hiç bir alakası yoktur. Uçaktan çıkan yakıtın dumanı genelde on ya da yirmi saniye arasında kayboluyor. Çok nadir durumlarda bir veya iki dakika sürebilir, buda uçağın yükseklik seviyesine bağlıdır, Chemtrails ise göklerde süt gibi dağıldığını görürsünüz, yukarıda bahsettiğim o elementler 6 ile 8 saat arasında yere iniyor ve bütün çevremizi kirletiyor, ayrıca insanlar bilmeden atmosferde onu teneffüs etmek zorunda kalıyor.
Chemtrails yavaş yavaş yeryüzüne inerek toprağa karışıyor havamız, suyumuz ve toprağımızı kirletiyor, güneş ışınlarının toprağa ulaşması engelleniyor, Chemtrails sebep olduğu hastalıkların başında Alzheimer, beyin ve sinir sistemi hastalıkları geliyor çünkü havadan püskürtülen büyük miktarlarda alüminyum ve diğer toksit nanoparteküller ve benzeri maddeler atmosferde solunum yoluyla vücudumuza giriyor. Yıllarca Alzheimer hastalığındaki büyük artışı çok net bir şekilde görebiliyoruz, Alzheimer hastalığı her geçen gün yeni bir salgın hastalık gibi çoğalıyor.
Alüminyumlu nanoparteküller sadece ağır iltihaplara yol açmıyor, ayrıca kan ve koku sinirleri (Burunun koku sinirleri) dahil olmak üzere bir çok kanaldan beyine kolayca girer, bir çok bilimsel araştırmalar bu parçacıkların sırasıyla hastalığın seyrinde en çok etkilenen ve aynı zamanda beynin bulunduğu bölgeye doğrudan bağlı olan koku alma sinirlerinden geçtiğini görüyoruz, ayrıca Alzheimer vakalarında beyindeki en yüksek alüminyum seviyesine sahiptir, burun geçidi büyük miktarlarda nano-alüminyum partiküllerin gökyüzüne püskürtülmesini özellikle bebekler ve çocuklar dahil olmak üzere her yaştan saatlerce solunması üzerine tehlikeli hale getirir. Yaşlı insanların havadaki bu alüminyumdan daha çok etkilendiğini biliyoruz, nano ölçekli alüminyum parçacıkları filtrasyon sisteninin alüminyumu kaldıramadığı anlamına gelir, sonuç olarak iç mekânda yani evlerin içinde dahi bizi etkiler.
Dr. Ramazan Kurtoğlu yıllardır Chemtrails konusunu televizyonlarda dile getiriyor, hükümetimiz neden bu konuya bir açıklık getirmiyor?
Ayrıca Facebook’ta “Türkiye Chemtrails takipçileri” adı altında bir sayfa var bu sayfanın şu ana kadar 77.000 takipçisi var, bu insanlar bu konuyu bildikleri için takipçi olmuşlar, yani burada birileri çıkıp vay efendim bu insanlar“Komplocu”diyemez.
Bununla ilgili olarak herhangi bir yazı yayınlandığında suçlular çetesi tarafından çelişkili bir şekilde “Komplo teorisi” olarak ret ediyorlar. Sistemin hokkabazları bunun böyle olduğunu inkâr ederler ve doğruyu söyleyene de bunlar “Komplo teorisi” yapıyorlar diye milletimizi kandırırlar.
Bir yanılsama dünyasında yaşıyoruz Kapitalizm ve emperyalizmin yeni ikiyüzlü bir adı var oda küreselleşmedir. Sistem bu kavram adı altında vahşetlerini gizliyorlar.
Chemtrails’in arkasındaki suç örgütü Rockfeller vakfıdır.
Dünya Çevre Örgütü Greenpeace göklerimizde uçaklarla püskürtülen Chemtrails ve jeo mühendisliğin varlığını reddediyor. Greenpeace’in bu konuya önem vermemesi insanlar bu devasa çevresel çılgınlık konusunda yapılacak hiçbir şey olmadığına inanmaktadır, aksi halde Greenpeace bu konuda bir şeyler yapar diye düşünür. Çoğu insan hatta Greenpeace’e bağışta bulunanlar Greenpeace’in sisteminin oyuncağı olduğunu bilmiyorlar, büyük firmalar bunların başında çevre kirliliği konusunda önde gelenler Greenpeace’e yalandan çevrecilik rolünü verdiler. Bunun için Greenpeace büyük miktarlarda bağış toplar. Örneğin Rockfeller Brothers Fund. Vs.
David Rockfeller’in bu sözleri her şeyi açığa vuruyor:
“Washington Post. New York Times Time Magazin ve diğer büyük yayın organlarının ve bunlara bağlı televizyon kanallarının yöneticilerine görüşme çağrılarımıza katıldıkları ve verdikleri ‘Sessizlik sözü’ nü 40 yılı aşkın tuttukları için teşekkürü bir borç biliriz. Eğer bu yıllar boyunca halkın dikkatini yaptıklarımıza çekselerdi, dünya üzerindeki planlarımızı gerçekleştirmemiz imkânsız olurdu”
Şunu çok iyi bilmemiz gerekiyor. Batı’daki çok az istisnalar dışında bütün çevre ve insan hakları örgütleri sistemin kendi örgütleridir, bunların başında da Greenpeace ve Dünya Af Örgütü gelmektedir. Dr. John Colman “300’ler komitesi” adlı kitabında sosyalist internasyonal, Suudi Arabistan, İsrail ve Greenpeace örgütü vs. ve devletlerin 300’ler komitesinin üyesi olduğunu yazıyor. Ayrıca Dünya Af Örgütü (Amnesty İnternational) savaş stratejisini belirleyen kurumlara katılıyor ve bu konuda söz sahibi, görüş belirtiyor. En somut örnek ise 2013 te Almanya’dan.
Bir makalede Almanya’daki Uluslararası Af Örgütü’nün Temsilcisi’nin adı dikkatimi çekti. Nereye bakarsanız bakın sistem muhalefette, insan hakları, çevre örgütlerine kadar kendi kurumlarını yarattı. Bu bağlamda 2013 te Alman hükümetine bağlı “Bilim ve politika vakfına bağlı (SWP) ve Alman Marshall fonu” makalesini okuduğumda akademisyenler, vakıflar politika, FAZ, Die Zeite gazeteleri ve hükümet temsilcileri gibi gazetecilerden birçok isim vardı; ayrıca uluslararası af örgütü temsilcisi Wolfgang Grenz’in da adını okuyunca şaşırdım. Üniversiteler bilim adamları büyük girişimciler, vakıflar basın ve medyanın siyasi ve askeri çıkarlar için kötüye kullanılması yeni değildir, yukarıda belirtilen böylesi bir savaş hazırlığı projesinde uluslararası insan hakları örgütü Amnest international Almanya temsilcisinin ne işi vardır? Bu şunu gösteriyor uluslararası insan hakları örgütü sistemin bir araç kaynağıdır, işlerine geldiği gibi kullanıyorlar. Batı böyle sahte örgütlerle işlerini yürütüyor ve maalesef ülkemizde bir sürü insanı kandırabiliyorlar.
Biz sürekli sistemin pisliği ile uğraşmak zorunda kalıyoruz. İnsan hakları ve medeni cesaret toplumu neredeyse yok edildi. Baskılar sürekli artıyor, onlarca yıldır insanların özgüvenleri yok edildi ve insanların direnç güçleri azaldı, beyin yıkaması için her yıl milyarlarca para harcanıyor. Bu mafya insanlara hizmetkâr gibi davranıyor, ancak insanları sürekli yalan dolan bilgilerle dolduruyor, sistem insanların algısı dünya çapında sadece manipüle edip etkilemekle kalmıyor, yiyeceğimiz, suyumuz, tadımız ve havamız bile bu çete tarafından organize ediliyor. Çevremiz kirlenmiş ve gökyüzümüz kimyasal ile kirletiliyor, şimdi soruyorum bu faşizm değil mi?
Medya giderek gerçeği daha fazla itibarsızlaştırmaya çalışıyor, aptallıklarını bastırıp, doğruyu söyleyenleri aptalmış gibi göstermek için çaba harcıyorlar.
Sorun olan şu; bunların elleri kolları uzun, kitlelere ulaşabiliyorlar. Öte yandan dürüst bir şekilde insanları bilgilendirmek isteyenler geniş bir tartışma başlatmak için aynı araçlara sahip değiller, bu nedenle dengelemek zordur, benim veya başkalarının yazdıkları geniş kitlelere ulaşmıyor. Ayrıca bu konuda tartışma engelleniyor ve hatta sabote ediliyor; medya birçok şeyi saklıyor. Doğruları bastırmak için “Komplo teorisi” terimini ortaya atıyorlar.
“Komplo teorisi” kavramı Dünyanın en devasa terör örgütü CIA’nın öz fikri ve icadıdır, bunun tersini iddia eden varsa çıkıp kanıtlasınlar. 1960’lı yılların başlarında “Cinayet teorisi” terimi CIA tarafından gerçeklerden uzaklaşmak ve rakipleri şüpheli ve itibarsız olarak tanımlamak için icat edildi, ancak ABD Başkanı J. F. Kennedy’nin suikastinden sonra olduğu gibi bu işe yaramadığı için CIA’nın kirli işlemelerini kınayan entelektüelleri susturmak için “Komplo teorisi” terimini gündeme getirdi. CİA bu konuda başarılı oldu, çünkü “Komplo teorisi” terimi artık dünyada herkesin ağzında. Bir şey yöneticiler ve istihbarat teşkilatı kavramının yanı sıra basın ve medya ile uyuşmuyorsa gerçeklerin çarpıtması halkı manipüle etmek için çok hızlı bir şekilde başladı, kontrollü fikir yapıcılar, sözde başarılı gazeteciler, kendilerini fahişe olarak satarlar ve gerçeği saptırırlar ve ona hizmet ederler, bu gün “Komplo teorisi” terimini kullanmaya başlayan ve rakipleri bu şekilde ortadan kaldırmaya çalışanlar ya aptal ya da gizli servislerle çalışmaktan şüpheleniyorlar, gizli servisler sözde başarılı gazetecilerin en büyük sponsor’larıdır. Elbette ülkemizde çok namuslu dürüst ve başarılı gazetecilerde vardır.
İnsanın temel varlığı sevgiye dayanır. Yapacağımız her şey ve her davranış sevgi dolu olmalı. Sosyal çıkarlara değer veriyorsak şefkat sloganımız olmalı, bu adaletsiz sistem kör değildir. Kasten bölünmüş ve kutuplaşmış bir toplum yarattı, yapılan tahribatlar kelimelerle tarif edilmez, toplumsal sefalet ve cahil siyaset karşısında bu adaletsiz sistemin çökmesi çok uzun sürmeyecek; çünkü bu sistem barışı mutsuzluk haline getirdi.
Bu kötü sistemle savaşmak hiçbir şey getirmez, eğer yapabiliyorsak insanlarla sevgi dolu olmak gerek, biz sadece sevgi ile kazanabiliriz.
Bu adaletsiz sistem insanlara hiç bir zaman güvenilirlik hissi vermedi, çünkü sürekli yanıltma politikasıyla hayatını bir şekilde uzatıyor. Çoğu zengin insanlar bile mutlu değil çünkü gerçeklikten muzdariptirler. Kendisini sistemin sahibi görenler birçoğu onarılmaz bir şekilde hastalar, bu kişiler patolojik vakalar olsalar bile daha iyi insanlar olduğuna ve sözde elit olduklarına inanırlar.
Bu adaletsiz sistem engellidir hem de özürlüdür. Çünkü sistem kabala tarafından kontrol ediliyor, bu nedenle insanlar için iyi olan her şeyi engeller, özelikle son 100 yılda çevremizi doğamızı, suyumuzu, denizimizi, havamızı, yiyeceklerimizi kimyasal maddelerle kirlettiler ve kirletiyorlar.
Ülkemizin birçok aydınları da para mal ve mülk için köleleştirilmiş aydınlardır. Chemtrails’ten cep telefonlarından, WiFi’lerden, sözde akıllı telefonlardan vb. her türlü zehir ve radyasyon yayan cihazlardan bahsetmez, bazı istisnalar dışında medyamız bu konuda ağzını açmıyor ve tehlikelere dikkat çekmiyor. Bazıları da sürekli batı değerlerinden dem vuruyorlar, bunlar batılı yamyamlara uşaklık yaparak sadece kendi kirli vicdan ve ruhlarını sakinleştirmek satmak için öyle davranıyorlar.