Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Dr. Ahmet FİDAN

Çevresel Göstergeler 2011 Raporu ve 2012 Raporu Altlığı (I)

Dr. Ahmet FİDAN Yazar Dr. Ahmet FİDAN
18 Ocak 2013
Dr. Ahmet FİDAN
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın "Çevresel Göstergeler 2011 Raporu" nun Değerlendirilmesi ve 2012 Raporu İçin Altlık Önerisi:

1. Demografik Durum:

Saniyede 2–3 kişi dünya nüfusuna eklemlenmektedir. Her yıl yaklaşık 73 milyon (Türkiye nüfusu kadar) insan dünya nüfusuna katılmaktadır.

İnsan nüfusunun artışı günlük ölüm ve doğumların incelenmesiyle belirlenebilir. Her gün 328.000 doğum olurken 134.000 ölüm olduğu hesaplanmaktadır.

Her gün insan nüfusu İkiyüz Bin artmaktadır. Dünya nüfusunun Bin yılında, Üç Yüz Bin olduğuna göre, insanlık bin yıl içinde toplam nüfusunu bir yılda doğuracak duruma gelmiştir.  

1990 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde düşme eğiliminde olan Türkiye’nin nüfus artış oranı, 1990’larda 1.8 lerde seyrederken, 2011 yılı itibarıyla % 1.3 ler seviyesine kadar düşmesi, 1990 yılından bu yana hükümetlerin demografik çalışmalarının gecikmeli olarak sonuç vermesinin bir göstergesidir.

Kanımca, 2003 yılından itibaren Başbakan Erdoğan’ın çeşitli ortam ve programlarda “en az üç çocuk” yönlendirmesi, 2007 yılında % 1.1 e kadar gerilemiş olan nüfus artış trendini 2010 yılında % 1.3’e kadar çıkarmıştır. Ama yine de Türk halkı bu oranda tutunamamış ve diğer küresel ve sosyo-ekonomik gerçekler çerçevesinde nüfus artışındaki istikrarlı azalma süreci devam etmiştir.[1] 2012 yılı itibarıyla (bu gün) nüfus artış oranımız dünya nüfus artış oranı ortalamasının virgülden sonra iki puan üstündedir. Bu veriye göre ülkemiz 2012-2020 yılları arasında ideal nüfus artış oranını bulacaktır.

Ne var ki, bu azalış ivmesi ile 2020 yıllarını okumaya çalıştığımızda nüfus artışındaki istikrarlı azalış, “nüfus artışı” olgusunu  Türkiye için “nüfus azalışı” haline getirmektedir. Bu göstergelere göre, belki de son yirmi yıldır Almanya’nın yürüttüğü nüfus artışını teşvik politikasına ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarındaki nüfus artışını teşvik politikasına ihtiyacımız olacak gibi görülmektedir.

cevresel-gostergeleriBunlara ilave olarak, kadınların istihdama katılım oranlarına baktığımızda, bu oranın istikrarlı bir şekilde yükselme sürecinde olması, doğurganlık oranının giderek azalmasına neden olmakta. Yani kadınlar istihdama katıldıkça psikolojik olarak ve sosyolojik olarak daha az çocuk yapma hatta hiç çocuk yapmama eğilimine girmektedir.

2050 yılında Türkiye nüfusunun Yüz Milyon olacağını ekstrapole ettiğimizde bu nüfus artışı çerçevesinde nüfusun niteliğinin beslenmesi bu bağlamda nüfusun nüfüz gücünün artırılması daha fazla önem taşıyan bir gereklilik halini alacaktır.[2]

2050 yılında Dünya nüfusunun ise 9 Milyar olacağını ekstrapole ettiğimizde, bu nüfusun beslenme ve barındırılması için günümüz fosil yakıtlı enerji kaynağının yeterli ol(a)mayacağı muhakkaktır. Bu konuda da küresel bağlamda çevresel eksi dışsallıkların bertarafı için mutlak surette alternatif yinelenen enerji kaynakları konusunda insanlığın çalışması gerekmektedir.

2. Kır-Kent Oranları:

Cumhuriyetin ilk yıllarında (1920 li yıllar) görülen % 20 kent, % 80 köy nüfusu, 2010 lu yıllar itibarıyla yani aradan yüz yıl bile geçmeden TERSİNE DÖNMÜŞ durumda.[3] Bu oranın önümüzdeki on yıl içinde daha radikal oranlara çıkacağını, 2020 yılları itibarıyla nüfusun yüzde 90’ının kentlerde yaşamakta olacağını iddia edebiliriz. Ancak, 2020 yılından sonra, iletişim ve ulaşım teknolojileri ve altyapılarındaki artan oranlı gelişme nedeniyle bir on yıl daha kır-kent oranı sabit kalacak yaklaşık olarak 2030 yılından sonra kent nüfusu belirgin bir şekilde yeniden kırsal alanlara doğru süzülecektir. 1960’lı yıllardaki kent merkezi ve banliyölerdeki  “süzülme” 2030 yıllarında kentten köye olacak şekilde yinelenecektir.

3. Çölleşme ve Ağaçlandırmaya İlişkin Değerlendirmeler:

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre, çölleşme ve ağaçlandırmaya ilişkin faaliyetler ve/veya çalışmalar üzerinde ciddiyetle durulması gereken konulardır. Zira istatistiklere baktığımızda,[4] çölleşmeye karşılık Bakanlık ve diğer kurumlar tarafından yapılmakta olan ağaçlandırma çalışmaları istikrarlı bir seyir izlemiştir.

Vahim olan durum, küresel ve ulusal boyutta çölleşme giderek artarken ve yeşil doku gittikçe azalırken yapılan ağaçlandırma çalışmalarında oranın yerinde saymasıdır. Bu konuda Bakanlığın raporuna bakabilirsiniz.[5]

Yazımız devam edecektir.

Not:

Bu yazı, http://www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, http://www.bilgievreni.com, http://www.siyasalforum.org, http://www.gercekgazete.web.tr, www.bolgeselhaber.com, www.sinematur.com, www.ahmetfidan.com ile, Kuzey, Gazete Gerçek, vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.


[1] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Göstergeler 2011 Raporu: http://www.csb.gov.tr/turkce/dosya/ced/gostergeler_tr.pdf (Erişim Tarihi: 18.01.2013) Sayfa: 11

[2] TÜİK in bu konudaki tam ekstrapolasyonu (kestirimi) 94.6 Milyondur. Ayrıntılı tabloya, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13140 linkinden ulaşılabilir. (Erişim Tarihi: 18.01.2012)

[3] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Göstergeler 2009 Raporu: http://www.csb.gov.tr/turkce/dosya/ced/gostergeler_tr.pdf (Erişim Tarihi: 18.01.2013) Sayfa: 2

[4] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Göstergeler 2009 Raporu: http://www.csb.gov.tr/turkce/dosya/ced/gostergeler_tr.pdf (Erişim Tarihi: 18.01.2013) Sayfa: 10

[5] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Göstergeler 2010 Raporu: http://www.csb.gov.tr/gm/dosyalar/belgeler/belge385/Cevresel%20Gostergeler%202009.pdf (Erişim Tarihi: 18.01.2013) Sayfa: 15

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın "Çevresel Göstergeler 2011 Raporu" nun Değerlendirilmesi ve 2012 Raporu İçin Altlık Önerisi:

1. Demografik Durum:

Saniyede 2–3 kişi dünya nüfusuna eklemlenmektedir. Her yıl yaklaşık 73 milyon (Türkiye nüfusu kadar) insan dünya nüfusuna katılmaktadır.

İnsan nüfusunun artışı günlük ölüm ve doğumların incelenmesiyle belirlenebilir. Her gün 328.000 doğum olurken 134.000 ölüm olduğu hesaplanmaktadır.

Her gün insan nüfusu İkiyüz Bin artmaktadır. Dünya nüfusunun Bin yılında, Üç Yüz Bin olduğuna göre, insanlık bin yıl içinde toplam nüfusunu bir yılda doğuracak duruma gelmiştir.  

1990 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde düşme eğiliminde olan Türkiye’nin nüfus artış oranı, 1990’larda 1.8 lerde seyrederken, 2011 yılı itibarıyla % 1.3 ler seviyesine kadar düşmesi, 1990 yılından bu yana hükümetlerin demografik çalışmalarının gecikmeli olarak sonuç vermesinin bir göstergesidir.

Kanımca, 2003 yılından itibaren Başbakan Erdoğan’ın çeşitli ortam ve programlarda “en az üç çocuk” yönlendirmesi, 2007 yılında % 1.1 e kadar gerilemiş olan nüfus artış trendini 2010 yılında % 1.3’e kadar çıkarmıştır. Ama yine de Türk halkı bu oranda tutunamamış ve diğer küresel ve sosyo-ekonomik gerçekler çerçevesinde nüfus artışındaki istikrarlı azalma süreci devam etmiştir.[1] 2012 yılı itibarıyla (bu gün) nüfus artış oranımız dünya nüfus artış oranı ortalamasının virgülden sonra iki puan üstündedir. Bu veriye göre ülkemiz 2012-2020 yılları arasında ideal nüfus artış oranını bulacaktır.

Ne var ki, bu azalış ivmesi ile 2020 yıllarını okumaya çalıştığımızda nüfus artışındaki istikrarlı azalış, “nüfus artışı” olgusunu  Türkiye için “nüfus azalışı” haline getirmektedir. Bu göstergelere göre, belki de son yirmi yıldır Almanya’nın yürüttüğü nüfus artışını teşvik politikasına ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarındaki nüfus artışını teşvik politikasına ihtiyacımız olacak gibi görülmektedir.

cevresel-gostergeleriBunlara ilave olarak, kadınların istihdama katılım oranlarına baktığımızda, bu oranın istikrarlı bir şekilde yükselme sürecinde olması, doğurganlık oranının giderek azalmasına neden olmakta. Yani kadınlar istihdama katıldıkça psikolojik olarak ve sosyolojik olarak daha az çocuk yapma hatta hiç çocuk yapmama eğilimine girmektedir.

2050 yılında Türkiye nüfusunun Yüz Milyon olacağını ekstrapole ettiğimizde bu nüfus artışı çerçevesinde nüfusun niteliğinin beslenmesi bu bağlamda nüfusun nüfüz gücünün artırılması daha fazla önem taşıyan bir gereklilik halini alacaktır.[2]

2050 yılında Dünya nüfusunun ise 9 Milyar olacağını ekstrapole ettiğimizde, bu nüfusun beslenme ve barındırılması için günümüz fosil yakıtlı enerji kaynağının yeterli ol(a)mayacağı muhakkaktır. Bu konuda da küresel bağlamda çevresel eksi dışsallıkların bertarafı için mutlak surette alternatif yinelenen enerji kaynakları konusunda insanlığın çalışması gerekmektedir.

2. Kır-Kent Oranları:

Cumhuriyetin ilk yıllarında (1920 li yıllar) görülen % 20 kent, % 80 köy nüfusu, 2010 lu yıllar itibarıyla yani aradan yüz yıl bile geçmeden TERSİNE DÖNMÜŞ durumda.[3] Bu oranın önümüzdeki on yıl içinde daha radikal oranlara çıkacağını, 2020 yılları itibarıyla nüfusun yüzde 90’ının kentlerde yaşamakta olacağını iddia edebiliriz. Ancak, 2020 yılından sonra, iletişim ve ulaşım teknolojileri ve altyapılarındaki artan oranlı gelişme nedeniyle bir on yıl daha kır-kent oranı sabit kalacak yaklaşık olarak 2030 yılından sonra kent nüfusu belirgin bir şekilde yeniden kırsal alanlara doğru süzülecektir. 1960’lı yıllardaki kent merkezi ve banliyölerdeki  “süzülme” 2030 yıllarında kentten köye olacak şekilde yinelenecektir.

3. Çölleşme ve Ağaçlandırmaya İlişkin Değerlendirmeler:

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre, çölleşme ve ağaçlandırmaya ilişkin faaliyetler ve/veya çalışmalar üzerinde ciddiyetle durulması gereken konulardır. Zira istatistiklere baktığımızda,[4] çölleşmeye karşılık Bakanlık ve diğer kurumlar tarafından yapılmakta olan ağaçlandırma çalışmaları istikrarlı bir seyir izlemiştir.

Vahim olan durum, küresel ve ulusal boyutta çölleşme giderek artarken ve yeşil doku gittikçe azalırken yapılan ağaçlandırma çalışmalarında oranın yerinde saymasıdır. Bu konuda Bakanlığın raporuna bakabilirsiniz.[5]

Yazımız devam edecektir.

Not:

Bu yazı, http://www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, http://www.bilgievreni.com, http://www.siyasalforum.org, http://www.gercekgazete.web.tr, www.bolgeselhaber.com, www.sinematur.com, www.ahmetfidan.com ile, Kuzey, Gazete Gerçek, vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.


[1] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Göstergeler 2011 Raporu: http://www.csb.gov.tr/turkce/dosya/ced/gostergeler_tr.pdf (Erişim Tarihi: 18.01.2013) Sayfa: 11

[2] TÜİK in bu konudaki tam ekstrapolasyonu (kestirimi) 94.6 Milyondur. Ayrıntılı tabloya, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13140 linkinden ulaşılabilir. (Erişim Tarihi: 18.01.2012)

[3] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Göstergeler 2009 Raporu: http://www.csb.gov.tr/turkce/dosya/ced/gostergeler_tr.pdf (Erişim Tarihi: 18.01.2013) Sayfa: 2

[4] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Göstergeler 2009 Raporu: http://www.csb.gov.tr/turkce/dosya/ced/gostergeler_tr.pdf (Erişim Tarihi: 18.01.2013) Sayfa: 10

[5] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Göstergeler 2010 Raporu: http://www.csb.gov.tr/gm/dosyalar/belgeler/belge385/Cevresel%20Gostergeler%202009.pdf (Erişim Tarihi: 18.01.2013) Sayfa: 15

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın "Çevresel Göstergeler 2011 Raporu" nun Değerlendirilmesi ve 2012 Raporu İçin Altlık Önerisi:

1. Demografik Durum:

Saniyede 2–3 kişi dünya nüfusuna eklemlenmektedir. Her yıl yaklaşık 73 milyon (Türkiye nüfusu kadar) insan dünya nüfusuna katılmaktadır.

İnsan nüfusunun artışı günlük ölüm ve doğumların incelenmesiyle belirlenebilir. Her gün 328.000 doğum olurken 134.000 ölüm olduğu hesaplanmaktadır.

Her gün insan nüfusu İkiyüz Bin artmaktadır. Dünya nüfusunun Bin yılında, Üç Yüz Bin olduğuna göre, insanlık bin yıl içinde toplam nüfusunu bir yılda doğuracak duruma gelmiştir.  

1990 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde düşme eğiliminde olan Türkiye’nin nüfus artış oranı, 1990’larda 1.8 lerde seyrederken, 2011 yılı itibarıyla % 1.3 ler seviyesine kadar düşmesi, 1990 yılından bu yana hükümetlerin demografik çalışmalarının gecikmeli olarak sonuç vermesinin bir göstergesidir.

Kanımca, 2003 yılından itibaren Başbakan Erdoğan’ın çeşitli ortam ve programlarda “en az üç çocuk” yönlendirmesi, 2007 yılında % 1.1 e kadar gerilemiş olan nüfus artış trendini 2010 yılında % 1.3’e kadar çıkarmıştır. Ama yine de Türk halkı bu oranda tutunamamış ve diğer küresel ve sosyo-ekonomik gerçekler çerçevesinde nüfus artışındaki istikrarlı azalma süreci devam etmiştir.[1] 2012 yılı itibarıyla (bu gün) nüfus artış oranımız dünya nüfus artış oranı ortalamasının virgülden sonra iki puan üstündedir. Bu veriye göre ülkemiz 2012-2020 yılları arasında ideal nüfus artış oranını bulacaktır.

Ne var ki, bu azalış ivmesi ile 2020 yıllarını okumaya çalıştığımızda nüfus artışındaki istikrarlı azalış, “nüfus artışı” olgusunu  Türkiye için “nüfus azalışı” haline getirmektedir. Bu göstergelere göre, belki de son yirmi yıldır Almanya’nın yürüttüğü nüfus artışını teşvik politikasına ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarındaki nüfus artışını teşvik politikasına ihtiyacımız olacak gibi görülmektedir.

cevresel-gostergeleriBunlara ilave olarak, kadınların istihdama katılım oranlarına baktığımızda, bu oranın istikrarlı bir şekilde yükselme sürecinde olması, doğurganlık oranının giderek azalmasına neden olmakta. Yani kadınlar istihdama katıldıkça psikolojik olarak ve sosyolojik olarak daha az çocuk yapma hatta hiç çocuk yapmama eğilimine girmektedir.

2050 yılında Türkiye nüfusunun Yüz Milyon olacağını ekstrapole ettiğimizde bu nüfus artışı çerçevesinde nüfusun niteliğinin beslenmesi bu bağlamda nüfusun nüfüz gücünün artırılması daha fazla önem taşıyan bir gereklilik halini alacaktır.[2]

2050 yılında Dünya nüfusunun ise 9 Milyar olacağını ekstrapole ettiğimizde, bu nüfusun beslenme ve barındırılması için günümüz fosil yakıtlı enerji kaynağının yeterli ol(a)mayacağı muhakkaktır. Bu konuda da küresel bağlamda çevresel eksi dışsallıkların bertarafı için mutlak surette alternatif yinelenen enerji kaynakları konusunda insanlığın çalışması gerekmektedir.

2. Kır-Kent Oranları:

Cumhuriyetin ilk yıllarında (1920 li yıllar) görülen % 20 kent, % 80 köy nüfusu, 2010 lu yıllar itibarıyla yani aradan yüz yıl bile geçmeden TERSİNE DÖNMÜŞ durumda.[3] Bu oranın önümüzdeki on yıl içinde daha radikal oranlara çıkacağını, 2020 yılları itibarıyla nüfusun yüzde 90’ının kentlerde yaşamakta olacağını iddia edebiliriz. Ancak, 2020 yılından sonra, iletişim ve ulaşım teknolojileri ve altyapılarındaki artan oranlı gelişme nedeniyle bir on yıl daha kır-kent oranı sabit kalacak yaklaşık olarak 2030 yılından sonra kent nüfusu belirgin bir şekilde yeniden kırsal alanlara doğru süzülecektir. 1960’lı yıllardaki kent merkezi ve banliyölerdeki  “süzülme” 2030 yıllarında kentten köye olacak şekilde yinelenecektir.

3. Çölleşme ve Ağaçlandırmaya İlişkin Değerlendirmeler:

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre, çölleşme ve ağaçlandırmaya ilişkin faaliyetler ve/veya çalışmalar üzerinde ciddiyetle durulması gereken konulardır. Zira istatistiklere baktığımızda,[4] çölleşmeye karşılık Bakanlık ve diğer kurumlar tarafından yapılmakta olan ağaçlandırma çalışmaları istikrarlı bir seyir izlemiştir.

Vahim olan durum, küresel ve ulusal boyutta çölleşme giderek artarken ve yeşil doku gittikçe azalırken yapılan ağaçlandırma çalışmalarında oranın yerinde saymasıdır. Bu konuda Bakanlığın raporuna bakabilirsiniz.[5]

Yazımız devam edecektir.

Not:

Bu yazı, http://www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, http://www.bilgievreni.com, http://www.siyasalforum.org, http://www.gercekgazete.web.tr, www.bolgeselhaber.com, www.sinematur.com, www.ahmetfidan.com ile, Kuzey, Gazete Gerçek, vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.


[1] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Göstergeler 2011 Raporu: http://www.csb.gov.tr/turkce/dosya/ced/gostergeler_tr.pdf (Erişim Tarihi: 18.01.2013) Sayfa: 11

[2] TÜİK in bu konudaki tam ekstrapolasyonu (kestirimi) 94.6 Milyondur. Ayrıntılı tabloya, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13140 linkinden ulaşılabilir. (Erişim Tarihi: 18.01.2012)

[3] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Göstergeler 2009 Raporu: http://www.csb.gov.tr/turkce/dosya/ced/gostergeler_tr.pdf (Erişim Tarihi: 18.01.2013) Sayfa: 2

[4] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Göstergeler 2009 Raporu: http://www.csb.gov.tr/turkce/dosya/ced/gostergeler_tr.pdf (Erişim Tarihi: 18.01.2013) Sayfa: 10

[5] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Göstergeler 2010 Raporu: http://www.csb.gov.tr/gm/dosyalar/belgeler/belge385/Cevresel%20Gostergeler%202009.pdf (Erişim Tarihi: 18.01.2013) Sayfa: 15

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın "Çevresel Göstergeler 2011 Raporu" nun Değerlendirilmesi ve 2012 Raporu İçin Altlık Önerisi:

1. Demografik Durum:

Saniyede 2–3 kişi dünya nüfusuna eklemlenmektedir. Her yıl yaklaşık 73 milyon (Türkiye nüfusu kadar) insan dünya nüfusuna katılmaktadır.

İnsan nüfusunun artışı günlük ölüm ve doğumların incelenmesiyle belirlenebilir. Her gün 328.000 doğum olurken 134.000 ölüm olduğu hesaplanmaktadır.

Her gün insan nüfusu İkiyüz Bin artmaktadır. Dünya nüfusunun Bin yılında, Üç Yüz Bin olduğuna göre, insanlık bin yıl içinde toplam nüfusunu bir yılda doğuracak duruma gelmiştir.  

1990 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde düşme eğiliminde olan Türkiye’nin nüfus artış oranı, 1990’larda 1.8 lerde seyrederken, 2011 yılı itibarıyla % 1.3 ler seviyesine kadar düşmesi, 1990 yılından bu yana hükümetlerin demografik çalışmalarının gecikmeli olarak sonuç vermesinin bir göstergesidir.

Kanımca, 2003 yılından itibaren Başbakan Erdoğan’ın çeşitli ortam ve programlarda “en az üç çocuk” yönlendirmesi, 2007 yılında % 1.1 e kadar gerilemiş olan nüfus artış trendini 2010 yılında % 1.3’e kadar çıkarmıştır. Ama yine de Türk halkı bu oranda tutunamamış ve diğer küresel ve sosyo-ekonomik gerçekler çerçevesinde nüfus artışındaki istikrarlı azalma süreci devam etmiştir.[1] 2012 yılı itibarıyla (bu gün) nüfus artış oranımız dünya nüfus artış oranı ortalamasının virgülden sonra iki puan üstündedir. Bu veriye göre ülkemiz 2012-2020 yılları arasında ideal nüfus artış oranını bulacaktır.

Ne var ki, bu azalış ivmesi ile 2020 yıllarını okumaya çalıştığımızda nüfus artışındaki istikrarlı azalış, “nüfus artışı” olgusunu  Türkiye için “nüfus azalışı” haline getirmektedir. Bu göstergelere göre, belki de son yirmi yıldır Almanya’nın yürüttüğü nüfus artışını teşvik politikasına ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarındaki nüfus artışını teşvik politikasına ihtiyacımız olacak gibi görülmektedir.

cevresel-gostergeleriBunlara ilave olarak, kadınların istihdama katılım oranlarına baktığımızda, bu oranın istikrarlı bir şekilde yükselme sürecinde olması, doğurganlık oranının giderek azalmasına neden olmakta. Yani kadınlar istihdama katıldıkça psikolojik olarak ve sosyolojik olarak daha az çocuk yapma hatta hiç çocuk yapmama eğilimine girmektedir.

2050 yılında Türkiye nüfusunun Yüz Milyon olacağını ekstrapole ettiğimizde bu nüfus artışı çerçevesinde nüfusun niteliğinin beslenmesi bu bağlamda nüfusun nüfüz gücünün artırılması daha fazla önem taşıyan bir gereklilik halini alacaktır.[2]

2050 yılında Dünya nüfusunun ise 9 Milyar olacağını ekstrapole ettiğimizde, bu nüfusun beslenme ve barındırılması için günümüz fosil yakıtlı enerji kaynağının yeterli ol(a)mayacağı muhakkaktır. Bu konuda da küresel bağlamda çevresel eksi dışsallıkların bertarafı için mutlak surette alternatif yinelenen enerji kaynakları konusunda insanlığın çalışması gerekmektedir.

2. Kır-Kent Oranları:

Cumhuriyetin ilk yıllarında (1920 li yıllar) görülen % 20 kent, % 80 köy nüfusu, 2010 lu yıllar itibarıyla yani aradan yüz yıl bile geçmeden TERSİNE DÖNMÜŞ durumda.[3] Bu oranın önümüzdeki on yıl içinde daha radikal oranlara çıkacağını, 2020 yılları itibarıyla nüfusun yüzde 90’ının kentlerde yaşamakta olacağını iddia edebiliriz. Ancak, 2020 yılından sonra, iletişim ve ulaşım teknolojileri ve altyapılarındaki artan oranlı gelişme nedeniyle bir on yıl daha kır-kent oranı sabit kalacak yaklaşık olarak 2030 yılından sonra kent nüfusu belirgin bir şekilde yeniden kırsal alanlara doğru süzülecektir. 1960’lı yıllardaki kent merkezi ve banliyölerdeki  “süzülme” 2030 yıllarında kentten köye olacak şekilde yinelenecektir.

3. Çölleşme ve Ağaçlandırmaya İlişkin Değerlendirmeler:

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre, çölleşme ve ağaçlandırmaya ilişkin faaliyetler ve/veya çalışmalar üzerinde ciddiyetle durulması gereken konulardır. Zira istatistiklere baktığımızda,[4] çölleşmeye karşılık Bakanlık ve diğer kurumlar tarafından yapılmakta olan ağaçlandırma çalışmaları istikrarlı bir seyir izlemiştir.

Vahim olan durum, küresel ve ulusal boyutta çölleşme giderek artarken ve yeşil doku gittikçe azalırken yapılan ağaçlandırma çalışmalarında oranın yerinde saymasıdır. Bu konuda Bakanlığın raporuna bakabilirsiniz.[5]

Yazımız devam edecektir.

Not:

Bu yazı, http://www.bilgiagi.net, www.timeturk.com, http://www.bilgievreni.com, http://www.siyasalforum.org, http://www.gercekgazete.web.tr, www.bolgeselhaber.com, www.sinematur.com, www.ahmetfidan.com ile, Kuzey, Gazete Gerçek, vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.


[1] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Göstergeler 2011 Raporu: http://www.csb.gov.tr/turkce/dosya/ced/gostergeler_tr.pdf (Erişim Tarihi: 18.01.2013) Sayfa: 11

[2] TÜİK in bu konudaki tam ekstrapolasyonu (kestirimi) 94.6 Milyondur. Ayrıntılı tabloya, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13140 linkinden ulaşılabilir. (Erişim Tarihi: 18.01.2012)

[3] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Göstergeler 2009 Raporu: http://www.csb.gov.tr/turkce/dosya/ced/gostergeler_tr.pdf (Erişim Tarihi: 18.01.2013) Sayfa: 2

[4] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Göstergeler 2009 Raporu: http://www.csb.gov.tr/turkce/dosya/ced/gostergeler_tr.pdf (Erişim Tarihi: 18.01.2013) Sayfa: 10

[5] Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Göstergeler 2010 Raporu: http://www.csb.gov.tr/gm/dosyalar/belgeler/belge385/Cevresel%20Gostergeler%202009.pdf (Erişim Tarihi: 18.01.2013) Sayfa: 15

Paylaş
Etiketler: 2012 çevresel değerlendirmelerahmet fidanbilgi agıÇEDçevreÇevre ve Şehircilik Bakanlığıçevresel göstergeler 2011 raporuçevresel göstergeler 2012 raporudemografiinsantoplum
Önceki Yazı

Tad Bakalım Ölümü Birand….

Sonraki Yazı

Mustafa Özçelik’in Dört Ayrı Kitabı

Dr. Ahmet FİDAN

Dr. Ahmet FİDAN

İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünde lisansını (1993) tamamladı. İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Fakültesi’nde Personel Yönetimi / İnsan Kaynakları Yönetimi Anabilim Dalı’nda yüksek lisansını tamamladı. (1996) Doktorasını M.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mahalli İdareler ve Yerinden Yönetim bilim dalında, Büyükşehirlerde Kentiçi Ulaşım Hizmetlerinin Entegrasyonu ve Yönetimi, İstanbul Metropoliten Alanı İçin Bir Model Önerisi adlı teziyle tamamladı. (2004). Halen Ordu Üniversitesi’nde (Deniz Bilimleri Fakültesi, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi. ICAM Network ve ICAM Publishing Genel Yayın Koordinatörlüğünü, OJOP Çevrimiçi Bilimsel Dergi Yayıncıları ve Editörleri Platformu Dönem Başkanlığını, KADOÇED Genel Başkanlığını, TİGAD (Türkiye İnternet Gazeteciliği Derneği) Ordu Temsilciliğini, KAŞYAD Başkanlığını, KARAV Müt. Heyeti Başkanlığnı yürütmektedir. Eserleri: Kent, Ulaşım, Yerel Yönetim, Bilişim Teknolojileri, Estetik, Kent Kültürü, Çevre, Kurumsal Etik, Bireysel İletişim ve Kurumsal İletişim Sistemleri, Siyaset, Yönetim Bilimleri, Mizah, Şiir ve Edebiyat, Kişisel Gelişim, Hukuk-Siyaset-Eğitim Felsefeleri alanlarında 10’dan fazla kitap, yüzlerce makale, bildiri, 1000’den fazla köşe yazısının müellifidir.

İlişkili Yazılar

Bilim & Teknoloji

Kültür Araştırma Doğa ve Çevre Dernekleri Federasyonu Kuruluyor

15 Kasım 2024
5k
Dr. Ahmet FİDAN

Kişisel Gelişim ve Öz Motivasyon Teknikleri Açısından Toksik Kişilerden Uzaklaşma Yöntemleri

12 Kasım 2024
5k
Yalansız Yaşama Sanatı | The Art of Living Without Lies
Çocuk Gelişimi

Yalansız Yaşama Sanatı | The Art of Living Without Lies

11 Kasım 2024
5k
Kaçırılan Fırsatlar İçin Bomba Teselliler
Dr. Ahmet FİDAN

Kaçırılan Fırsatlar İçin Bomba Teselliler

06 Ekim 2024
5k
Sonraki Yazı

Mustafa Özçelik’in Dört Ayrı Kitabı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap