Biliyorsunuz iki bin civarında, hâkim savcı ve adalet görevlisi 15 Temmuz Darbe Girişiminin ardından tutuklandı. Bir kısmı kaçtı.
Bir devletin, diğer bir devlet içinde örgütlenme sistematiğini anlamaya çalışırken, 15 Temmuz öncesi de bazı yaklaşımlar ve uyarılar vardı.
15 Temmuz yaşandıktan sonra, CIA’nın Türkiye örgütlenmesi belli ölçülerde deşifre oldu. Deşifre olduktan sonra da herkesin söyleyeceği sözü oldu.
Lakin felaketi önceden sezip, ne olduğunu ve ne olacağını ifade etmeye çalışanların çabalarına dönüp bakılmadı. Bakılsaydı belki de durum bu günkünden farklı olurdu.
Darbeden tam üç yıl önce yazdığım bir yazıda, işin vahametinin nasıl geliştiğine işaret etmişim. 2.Haz.2012
Gladyo sözcüğü üzerinde çok yazıldı, çok konuşuldu. Ne kadar konuşulursa konuşulsun, bu sıfatı üzerinde taşıyanlar gizemini korumaya devam edecektir. Çünkü gladyo sözcüğü, istihbarat ve istihbaratçı ile birlikte anılıyor.
İşin içine istihbarat girince, gizem ve belirsizlikler de beraberinde düşünülüyor.
Yurtsever, gladyo sözcüğünden, ne anlar diye sorarsanız? Doğrudan, yabancı bir devlete hizmet eden birisini anlar.
Nedense, gladyo sözcüğü İtalyanca olmasına karşın, Amerika ile özdeşleşmiştir. Bunun nedeni hem istihbarat yapması, hem de yasal ve insani olmayan operasyonlara iştirak etmiş olmasıdır.
Buraya kadar düşündüklerimiz tamam da, eksik.
Gladyo’yu yöneten, eğiten, yönlendiren yöneticiye ne diyeceğiz? Burada işler çatallaşıyor. Bazen dışişleri görevlisi diyorlar. Bazen ticaret ataşesi diyorlar. Bazen de, küreselleşmenin gereği olarak savcı ve hâkim eğiticisi diyorlar.
Bu gladyo dediklerimiz, sadece Amerikalı ya da İngiliz olmuyor. Basbayağı, Türk vatandaşından da olabiliyor.
Osmanlı sanayileşmeyi ıskalayınca, askeri alandaki yenilgiler sebebi ile Batıdan bilim ve teknoloji almaya karar vermiş. Fransa’ya öğrenciler gönderirmiş. Onlar da bilim getireceğine, Batının yaşam tarzını ve kültürünü Osmanlıya taşımaya çalışmışlar.
Bu süreç aynen devam ediyor. On yıldır, Amerika’ya subay eğitimi için eleman göndermiyorduk. Bu yıl(2012) gönderdik. İnşallah onlar gladyo olup gelmezler.
Artık, hâkimlerimizi de, teröre karşı nasıl hâkimlik yapacağını, Amerika’daki gladyodan öğrenmek üzere, Özel Yetkili Mahkemelerin hâkimlerini Amerika’ya gönderip duruyormuşuz.
Konya Mebusu Atilla Kart’ın, cevaplanması isteği ile Meclis Başkanlığına verdiği önergeden anlıyoruz ki, Silivri ve Hastal’daki ‘teröristlerin’ nasıl yargılanacağını öğrenmek üzere, Washington’a hâkimler göndermişiz.
Eşbaşkanlığını Türkiye ve Amerika’nın yaptığı, İstanbul’da gerçekleştirilen Terörizmle Mücadele Küresel, Platformu’nda, Amerikan temsilcisi Daniel Benjamin’in açıklamalarından da, hâkim ve polislerimizin bu platformda eğitildiklerini anlıyoruz. Yani hâkimlerimiz ve polislerimizin, terörle nasıl mücadele edileceğini Amerika’da öğrendiler ve öğrenecekler.
Demek ki, gladyo sadece istihbaratçı ve dışişleri temsilcilerinden oluşmuyormuş. Ve gladyo bir meslek değilmiş. Gladyo her meslekten alınan elemanlardan imal edilebilirmiş.
Osmanlının Batıya bilim getirsin diye gönderdikleri, bilim getirmemişler ama hiç değilse, gladyo eğitimi almamışlardı.
Şimdilerde, birisi için Amerika’ya eğitime gidiyor veya gönderiliyor denince, yüreğim cız ediyor. Acaba gladyo olarak Türkiye’ye geri mi gelecek diye.
Çok kuşkucusunuz diyeceksiniz.
Çok kazık yiyince, çok kuşkucu oluyorsunuz.
15 Temmuz veya daha beterinin geleceği ve bir merikan darbesinin olacağı o kadar açıktı ki Amerikan hukuku ile Türk hukukunun başka başka yerde olmasına karşın, hakimlerimizi “terör nasıl yargılanır” diye ABD’ye eğitime göndermişiz.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com


















