Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ümit SÖNMEZ

Çarpışmalar

Ümit SÖNMEZ Yazar Ümit SÖNMEZ
30 Eylül 2009
Ümit SÖNMEZ
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Günlük

Bugün bütün çekiciliğim üzerimdeydi. Normalde bütünün gerisi nerededir bilemiyorum. Çekiyordum bugün herkesi kendime. Köşe başlarından ansızın dönen ben değildim fakat köşe başlarından ansızın çıkanları görmeme rağmen onlar beni görmüyorlardı. Bir ekskavatör olsam, en azından 6-7 leşim vardı bugün; çelik paletlerimin altında veya hidrolik kepçe kollarımla böcek gibi ezebilirdim onları. Ekskavatör dedim de; hem yazınsal olarak hem yaşamsal olarak pek de uzak bir deyim sayılmaz bu bana çünkü kalabalığın içinde genelde boynumdan beynimin olduğu taraflara giden bir takım bağlar -belki beyaz kaslar- ve yine aynı bölgeye giden bir kısım sinir sürekli gerilmiş vaziyette oluyorlar. Evet, bugün etli kemikli bir ekskavatördüm, diyebilirim. Fakat bu durumlar karşısında fevkalade kabaydım ki kabalığımı ya ters ters bakarak ya da homurdanmalarına aldırmadan yüzümü çevirip giderek karşıladım hep.

Çekiciliğime kapılan 6-7 kişi, değişik yerlerde değişik zamanlarda çıktılar karşıma.İlkin, 55 yaşlarında kır saçlı bir adam bir köşeden ansızın çıktı karşıma. İsteyerek olmasa da bir omuz geçiriverdim amcanın göğsünün tam ortasına. “Hık!” dedi, aniden hızlı bir hareketle çekildim. Eskiden, kabahatli olan karşımdaki bile olsa özür dilemesini bilirdim fakat bu ilk çarpışmada adamın yüzüne bile bakmadım. Bu ilk çarpışmadan sonra, bu tür çarpışmaların insana ne kadar tuhaf izlenimler verdiğine takıldı aklım. Ansızın çarpışıyorsunuz ve farklı bir insan kokusu, farklı bir ev kokusu; yüz yüze gelindiğinde değişik bir tür nefes kokusu… Farklı bir dünya ile çarpışmak gibi, beyinde ve kalpte anlık şimşekler tuhaf ve sessiz sinirli şimşekler çaktıran çarpışmalar. Bu tür çarpışmalarda fark edilmese de bir tür dünya değişimi de oluyor; aniden karşınızdaki kişinin dünyasına giriyorsunuz ve yine aniden çıkıyorsunuz. Çarpışmalar bir tür hayat hırsızlığı anlamına da geliyor aslında.

Meydandan yukarı doğru çıktım yavaş yavaş. Bir sokak arıyordum, eskiden hastane yokuşu olan bir sokaktı bu, ben bunu geç hatırlamıştım Bu sokaktaki bir derneğe uğrayıp yakın zamanda bastırdıkları bir şiir kitabını alacaktım. Nede olsa ilk kitabımdı. Tamamen benim olmasa da iki sayfası bana ait olan bir kitaptı ve belki binlerce kişi bu kitabı mutlaka okuyacaktı. Muhtemelen 7’nci veya 8’nci sayfadan başlıyordu şiirim. Bilemiyordum tabii…

Yavaş yavaş gidiyordum çünkü çarpışmayı unutmamıştım. Çünkü zaten dar olan yokuş yolda yeni bir çarpışmada yeni bir insanla çarpışıp “Hık”latmak ve yeni bir insan kokusu üzerine evinin, yaşantısının vs.’nin nasıl olduğuna dair yorumlar yapmak istemiyordum.İnsanlar çok hızlı hareket ediyordu; hatta o kadar hızlı hareket ediyorlardı ki bu insanların içinde tanıdığım iki eski öğrencim bile beni tanımadı. On adım kadar sonra arkama döndüğümde öğrencilerimden birinin de geriye dönüp “sanki tanıdık birini gördüm…” dercesine bakışını gördüm Muhtemelen o da zaman zaman benim de yaptığım gibi veya diğer insanların çoğunun çokça yaptığı gibi yüzlere yarım yamalak bakıyordu. 10 adımlık mesafeyi almışken o da benim gibi geri döndüğüne göre onun bende bıraktığı iz kadar ben de onda aynı derecede iz bırakmıştım. Diğeri ise beni iyice unutmuş olabilirdi.

Yavaş yavaş yokuşu çıktım, sağa sola baktım, derneğin yeri değişmişti, söylemişlerdi fakat indim çıktım sordum baktım kimse bilmiyordu. Aslında sadece bir kişiye sordum fakat yeni taşınan bir derneği hemen hemen kimse bilmezdi zaten. Bir kişiye sormakla birden çok kişiye sormak arasında pek fark yoktu ve her seferinde yeni birine soracak olsam genelde aynı bilememenin verdiği mahcubiyetli yüzler sinirlerimi geriyordu. Bunu hayal ediyordun tabii ki. Soruyordum ve kimse bilmiyordu.Ben de kızıyordum. Kızmadan kızmak da buna denir, diyordum.

Bulamadım derneği. Daha sonra, bilen birinden iyice öğrenip öyle gelmek daha iyi olur diye düşündüm. İndim caddeye. O adamın beni nasıl görmediğine şaşıyordum hala. Aslında tam olarak ansızın çıkmamıştı karşıma. Köşe başından çıkıp bir iki adım attığını ve zaten bunu benim gördüğümü hatırladım, demek ki adam dalgındı. Tehlikeli de bir şeydi aslında bu. Çünkü 55-60 yaşlarında bir adama aniden bir darbe vurmak hele de göğsüne bir yerlere vurmak adamı kalpten götürebilirdi. 7 yıl önce bir halı saha maçı sırasında aynı yaşlarda sayılabilecek bir öğretmene istemeden yine bir omuz atmıştım. Çok kısa bir temastı. Fakat öğretmen arkadaşım, olduğu yerde kalmıştı ve kalbini tutmuştu, kendine gelmesi bir iki dakika almıştı. Yavaş yavaş yürüdüm..

Meydanı geçmiştim, aşağı doğru inmeye devam ediyordum.kaldırım kalabalıktı. Kalabalıkla, ense köküm gerginleşmiş bir durumda giderken, kaldırım kabadayılarına ne kadar sinir olduğumu hatırladım. Kaldırımlar ne kadar boş olursa olsun veya kalabalık olursa olsun sağdan gitme kuralını bir türlü uygulamak istemeyen, karşısından gelenlerin illaki kendilerine yol vermesi gerektiğini yüz ifadesine yansıtan kabadayılar vardır. Çokça karşılaştım yine bunlar gibilerle. Bildiğim o yüz ifadesini ben yerleştirdim yüzüme ve aslında kaba biri olmamakla birlikte birazcık kabadayılık da ben yaptım. Toplu şekilde böyle giderken yaşlı bir teyze üzerime çıkacaktı neredeyse -sanırım o da kabadayı olmak niyetindeydi-. Aslında benim ona kabalık türünden bir davranış sergilemeyi düşünmem pek mümkün değildi çünkü zaten beli ha kaydı ha kayacak türden bir görünüm sergiliyordu, bir omuz atsam boşluğa düşmüşçesine yan yana kaldırıma serilirdik. Yaşlı teyze ile kaldırımda yan yana anlık yatışımız pek hoş karşılanmazdı… Çünkü sigarada içiyordum… Ertesi gün Tokat Paparazzisi neler derdi kim bilir… Aynı yöne doğru gidiyorduk ve yol vermedim, dolayısıyla kendisine yol vereceğimi sanan yaşlı teyze sol koluma hafiften çarptı. “Uuuu! Boyu bosu devrilesice.Uuuu!… ” diye veryansın etti. Halbuki bilmiyordu ki bugünkü tüm kaldırımsal kabalığımı ona gerçekten göstersem insanlar onunla kaldırım taşlarını ayırt edemezlerdi. Yüzüne bile bakmadım, hızlıca çektim yürüdüm. Bankamatiğin önüne geldim,sıra vardı. Bankamatik ile bütünleşmiş bir kişi dakikalarca bir şeyler yapıyordu fakat kimse anlamıyordu ne yaptığını. Borsacı ayak takımından biri olabileceğini düşünüp biraz kızacaktım fakat yanıma gelen şehla gözlü bir genç kız tüm sinirimi kemiğin iliğini “hüpletir” gibi çekti aldı bünyemden. Burnunun biraz eğri gibi olması su gibi yüzünün güzelliğinden bir şey eksiltmiyordu. Kız, saçını başını düzeltme aşamasına gelmişti ki para çekme sırası bana gelmişti.

Diğer, ara çarpışmalar kayda değer değildi. Fakat en sonuncusu ilginçti. Ucuzluk pazarına, ucuz kitap var mı acaba, diye girdim. Birkaç dakika sonra, tencere tabak da bakarken, otuz yaşlarında bir kadın göz göre göre geldi çarptı bana. Evet, görerek ve hızlıca çarptı. Gözlerini kısarak bakarken, 3-4 saniye yapışık gibi durduk, vals eder gibi. Ben öyle hemen gevşemem,sol gözümü ve kaşımı ve burnumu biraz yukarı kaldırıp 3-4 saniye baktım kadına. Kaldırımdaki yaşlı teyze kabahatli olmasına rağmen o kadar laf düzmüştü bana fakat artık o an, vals eder gibi durduğumuz kadına kendimi ezdirmeyecektim. Bakışlarımla onu kontrol altına aldım. Dördüncü saniyenin sonunda, kadın, mahcupça ve safça gülümseyerek özür diledi benden, ve kasalara doğru yöneldi. Evet, kendimi ezdirmedim, bu, gözleri her an cadaloz olabileceği imajını veren kadına.

Evimin yakınlarındaki, her zaman gittiğim süper markete gittim. Kasadaki kız beni tanıyor; yakasındaki isimlikten ben onun ismini biliyorum, o da benim ismimi kredi kartımdan biliyor. Ufak tefek bir şeyler aldıktan sonra kasada sıra beklerken sigara dolabının altında bir etiket dikkatimi çekti. Telefon kontur kartlarının altında bir etiket. Etikette “TURKCELL’DEN HERKESE 250 KONTÜR KAZIK” yazıyordu. Kıza gösterdim bu etiketi, gülmekten yerlere yattı, yarım saat kendine gelemedi. Çok sıra bekledik. En son bir başka personel geldi de “ONUŞ” kelimesini “KAZIK”ın yanına yapıştırdı .Fakat çok sıra bekledik.

Paylaş
Etiketler: günce
Önceki Yazı

Başbakan Kime “Devlet Nişanı” Verecek?

Sonraki Yazı

Çaresizseniz, Çare Sizsiniz!..

Ümit SÖNMEZ

Ümit SÖNMEZ

1976 Tokat doğumluyum. Bilim-Teknik konularına ve edebiyata karşı yoğun ilgim var. Öyle ki, taa çocukken alfabeden "A"yı öğrenir öğrenmez bulduğum her şeyi okurum. Bu dünyadan alabileceğimiz bir şey yoktur. Öyleyse, yazarak bir şeyler bırakalım.

İlişkili Yazılar

Berlin Günlükleri (IV) – “Almanya Bitmiş!”
Gezi Yazısı

Berlin Günlükleri (IV) – “Almanya Bitmiş!”

14 Kasım 2025
5k
Berlin Günlükleri (III) – Berlin Gezi Rehberi
Anı / Günce

Berlin Günlükleri (III) – Berlin Gezi Rehberi

03 Ekim 2025
5.1k
Berlin, Leda
Anı / Günce

Berlin Günlükleri (II) – Leda: Berlin’in En Ünlü Ressamı

15 Eylül 2025
5.1k
Berlin
Gezi Yazısı

Berlin Günlükleri (I) -İncir Ağacı Kafe’de Bir Elf Kızı

27 Ağustos 2025
5.2k
Sonraki Yazı

Çaresizseniz, Çare Sizsiniz!..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap