Çadıra yaklaştıkça cılız bir ışık fark etti. İçeride küfürlü sesler işitti. Hararetli ve küfürlü konuşmaların nedenini merak etti. İçeride yoğun bir çalışma vardı. Eşyalar denk yapılıyordu. Çünkü tan yeri ağarırken, kamyon hareket edecekti.
Obalı hayvanını dağa sürmüştü. İki günlük gecikme aileler arasında hoşnutsuzluk yaratmıştı. Rüştü ağa; obaya, bugün taşıma işini bitireceğiz, diye haber salmıştı.
Karenin Ahmet, sesini yükseltti. Geç kaldık, hala sabahı bekliyoruz, dedi. Ahmet, obanın büyük sürüsüne sahipti. Aceleci ve yerinde durmayan bir tipti. İki gündür boşuna bekliyoruz, diyordu. Rüştü ağa motor bozuldu. Dağdan o kadar yük vurursanız, makası da kırar teker de patlar, dedi.
Ahmet itirazında haklı değildi. Kamyona fazla yükü vurmuşlar ve arabayı harap etmişlerdi. Rüştü ağa kızmadı ama Karenin Ahmet’in cahilliğine saydı.
Rüştü ağa; kamyon makas kırmamış olsa, çoktan dağa taşınırdık. Bu sıcakta obada yanmaya gerek yoktu, dedi.
Hayvanlarını çıkaranlar yola koyulmuşlardı. Sürünün peşinden, çadırlar toplanmış, kamyonun geri gelmesi bekleniyordu. Bu arada obada büyük bir bağırma koptu. Çadırlar tutuşmuştu.
Yangın diyen geri geliyordu. Eşyaları çadırdan uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Koşuşturma sonuç verdi ve eşyalar çadırlardan uzaklaştırıldı. Çadırların kaldırılması kamyonun gelmesine bağlıydı. O zaman kaldırılacaktı.
Rüzgâr sıcak esiyordu. Yangın yeniden canlanmıştı. Bir kısım eşyalar ve sökülmemiş çadırlar kurtarılamadı. Bir felaket yaşandı. Allahtan ki, eşyalar yanmadı. Obanın çevresindeki çalılıklar yandı. Kamyon üç saat sonra geldiğinde oba tanınmayacak hale gelmişti.
Kamyon yüklendi ve hemen yola çıktı. Obalılar üzgündü. Ahmet’in ağzını bıçak açmıyordu. Çünkü kamyonu yıkan, aceleciliğiydi. Ahmet dağcı giysileriyle, tam bir keçi çobanı gibiydi.
Rüştü ağa kamyonla dağa çıkmıştı. Kare Ahmet’i görmek istemiyorum, dedi. Ahmet haksızdı, fakat kamyon obanın ortak yük taşıma vasıtasıydı. Arada kamyonu da kullanırdı. Dağa çıkmaya neşesizdiler. Hayvanlar tepeleri taramışlardı. Bu sene ot durumu iyi idi.
Obanın temizliği için Ahmet üç arkadaşıyla çalışma yapmıştı. Yanan çadırların parçaları toplandı ve çukura dolduruldu. Üzerine su döküldü ve toprakla kapatıldı. Ahmet uzun boylu ve esmerdi. Güçlü kaslarıyla çadır yerlerinin küllerini bir araya topladı.
Toprakla kapattı. Rüzgâr kesilmişti. Küller savrulmuyordu. Havanın muhalefeti durmuştu.
Hasan TANRIVERDİ























