Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Anibal GÜLEROĞLU

Bu Saklamba’ın Sonunda Ölüm Var!

Anibal GÜLEROĞLU Yazar Anibal GÜLEROĞLU
16 Ekim 2019
Anibal GÜLEROĞLU
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş
Oyunlar… Büyük küçük herkesin hoşlandığı oyalanma araçları. Yıllar geçtikçe oynanan oyunlar şekil değiştirse bile bir şekilde yer buluyorlar hayatımızda. Hiç kuşkusuz tümünün temelindeki amaç, kazanmak. Lakin insanların kazanmaya odaklanıp hırsla hareket ettiklerinde oyunu kaybetme

ihtimallerinin kuvvetlendiği de bir gerçek. Buna rağmen ünlü Amerikalı kurgucu John Katzenbach ‘ En iyi oynadığınız oyun, oynadığınızı fark etmediğiniz oyundur’ sözünü boşa çıkartmak istercesine kimileri, beceri potansiyellerine aldırmadan, canla başla kazanmak için uğraş veriyorlar oynadıkları oyunların cümlesinde.
Öte yandan hayatın en büyük oyun olduğu gerçeğinde, öyle oyunlar da var ki, kaybetme durumunda oynayanın felaketini getirebiliyor sonuçta. Bu noktada üstünlük taslayan insanların kendilerine sıfatlar yakıştırarak oyun kuruculuğuna soyundukları durumlar çıkıyor öne. Kuşkusuz bu tabloda kişilik ve amaç da önemli. Hani yazar-düşünür Jean Paul Sartre demiş ya, ‘İnsanlar kahramanları oynuyorlar; çünkü korkaklar. Azizleri oynuyorlar; çünkü kötü ruhlular. Suikastçıyı oynuyorlar; çünkü yanı başlarındaki komşularını öldürmek için yanıp tutuşuyorlar. İnsanlar oynuyorlar; çünkü doğuştan yalancılar’ diye… İşte o hesap!

Peki, çocukluğun masum eğlencelerinden olarak gördüğümüz ‘Saklambaç’ oyunu da böylesi kötücül bir mantığa sahip olabilir mi? Şayet korku-gerilim ve ölüm odaklı bir kurguyla karşımıza çıkartılıyorsa neden olmasın! Kaldı ki ‘Saklambaç’ oyunu, çocukluk çağının masumiyetini atlarsanız, başlı başına gizem doludur. Nitekim bundan dolayı olsa gerek, durup durup yerlisinden yabancısına farklı yapımlarla karşımıza çıkartılmakta ‘Saklambaç’ sevdası.

Mesela 2005’te Robert De Niro’nun ve Dakota Fanning’in başrolündeki ‘Hide and Seek’ isimli gerilim filmi ‘Saklambaç’ adıyla yer bulmuştu vizyonumuzda. 2012 yapımı Amerikan korku filmi ‘Ready or Not’ da saklambaca dayalı bir örnekti. Sonra 2017’de Çin’de gösterime sokulan ilk Türk yapımı olma özelliğini taşıyan, İsmail Karakuyu imzalı ‘Saklambaç: Ölüm Oyunu’ isimli korku filmi de hafızamızda. Ayrıca İlhan Şeşen ile Kemal Uçar’ın başrollerini paylaştıkları, TRT TV Filmi 2015 yapımı ‘Saklambaç’ ayrı bir örnek konumunda. Dahası, Doğu Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri Mert Yusuf Özlük ve Engin Aluç’un çocuk gelinler konusuna değindikleri kısa filmin ismi de ‘Saklambaç’tı. Keza Netflix’te de yer bulan Asya yapımı ‘Saklambaç’ gerilimini unutmak mümkün mü? Ayrıca Sibel Can’ın ‘Saklambaç’ dizisi de var. Velhasıl kurgucuların yapımlarına ‘Saklambaç’ adını takmaları moda gibi.

Nasıl ki şimdilerde bir başka ‘Saklambaç’ oynamakta beyazperdede… Hem de ‘Bu saklambacın sonunda ölüm var’ dedirten türden bir oyun süreci yaşatarak! Hadi buyurun…
HER OYUNA EVET DEMEMEK LAZIM
Guy Busick imzalı senaryosuyla vizyonda yerini alan ve ‘Hazır ol, ya da olma’ diyerek ilk ürküntüsünü verip oyununu başlatan ‘Saklambaç/Ready or Not’, gerilim olmak üzere yola çıkıp ilginç öyküsüyle kara komedi yaşatan bir film.
Fırtınalı bir gecede oyunlarla dolu büyük bir evin gizemli atmosferinden açılışını yapan film, aile geleneğini yerine getirmek için oynanan ölümcül saklambaç oyunundaki şeytanlığı, kendisinden yardım isteyen kurbanı ihbar eden küçük çocuğun acımasızlığıyla vermenin ardından 30 yıl sonrasına giderek öyküsünü başlatıyor. 18 ayda evlilik kararı alıp, üç yıllık flört dönemine alışkın ailenin gelenekleriyle ters düşen Grace-Alex çiftinin düğün öncesi heyecanına kısa bir bakış atan yapım, oyun hanedanı Le Domas Ailesi’nin fertleriyle tanıştırıyor seyircisini. Her biri kendince ilginç olan aile fertleri, tavırlarıyla ‘Bu düğün asla olmamalı’ diye bağırırken çocukluğundan beri aile özlemi çeken Grace de ‘İlle aileye gireceğim’ havasında gülücükler dağıtıyor çevresine. Bilmiyor ki, bu inatçılığı sergileyerek adım adım yaklaşıyor kendini bekleyen ölümcül ‘Saklambaç’ gecesine. O, sevdiği adamla büyük aile ortamında mutlu mesut yaşama iyimserliğiyle kendisine dayatılan oyun kuralına evet derken, seyirci de bu garip düğünle dalıyor, ‘Her oyuna evet dememek lazım’ dedirten türden oynanan ‘Saklambaç’ geriliminin kara komedisine…
Mekân ve silahlar açısından seyircisini çağlar ötesine götürürken bu mistik ortamı teknolojik değişimle renklendirmekten geri durmayan ‘Saklambaç’ filmi için yapacağım ilk yorum, sıradanın ötesine geçmeyi başardığı olacaktır. Zira bizi saklanmaktan ziyade yakalanmadan süreyi doldurmaya hedefli bir ölümcül oyunla karşı karşıya bırakan içerik, basit ama ustaca kotarılmış. Atalarının verdiği söz yüzünden bulaştıkları ölümcül oyunu el mahkûm oynamak durumundaki ailenin bireyleri de bu ustalık doğrultusunda katkıda bulunuyorlar içeriğe. Karakterlerini, abartıya kaçmayan ama paylarına düşen kara mizahı başarıyla yansıtacak biçimde yaratan yapımda sahnelerin akışı da gayet başarılı. Dolayısıyla sıkmadan ilerleyen bir kurguya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Samara Weaving’in performansıyla ilgi çıtasını yükselten filmde aklımı kurcalayan tek nokta, keçi çukuru! Pek çok oyun yaratıcılığına sahip aile cesetleri yok etmek için bundan daha iyi bir yol bulamamış mı yıllar boyu? Olayın gerilimini artırmak için yaratıldığı belli olan bu formülün gerilimden ziyade mizah türettiği bir gerçek oysa. Gerçi filmin genelinin hedefi de bu ya… Neyse, takılmayalım en iyisi.
Gelelim adına ‘Saklambaç’ denen bu kara mizahtan ne mesajlar çıkartabileceğimize… Bu noktada ‘Bazıları seyrederken hayatı en önden, kendime bir sahne buldum oynadım. Öyle bir rol vermişler ki, okudum okudum anlamadım’ diyen Friedrich Nietzsche gibi yaptığı evlilikle başına nasıl bir iş açtığını anlamayan Grace’in hali bizim için başlı başına bir mesaj! Şöyle ki, düğün öncesi kendisine verilen çıkış hakkını tepen Grace’in bu hatası, ‘Bir konuda ısrar ediliyorsa ve ortada kuşku uyandırıcı durumlar varsa hiç düşünmeden çıkış hakkını kullanmak lazım’ demekte bize.
Bunun bir adım ötesinde, kadınların gördükleri kadarıyla tanıyıp sevdikleri erkeklere ‘evlilik’ konusunda ısrar etmelerinin ölümcül yanlışlığına dair mesajı da alabiliriz. Nitekim düğünden sonra aileye girmenin şartının, mazisi şeytani güçlere dayalı ölümcül bir oyunu oynamak olduğunu Grace’ten saklayan Alex de, başı sıkışınca ‘Evlenmeyi sen istedin’ diyerek yaşananların sorumluluğundan sıyrılıveriyor. İlaveten erkeklerin masum yüzüne kanmamak gerektiğini de Alex’in bencil korkaklığıyla yansıtan öyküden erkek sevgisine güvenmemek gerektiği mesajı çıkmakta. Yani zengin erkeklerin duygulu kadınlara iyi gelmediği ortada.

Filmden çıkartılacak bir diğer mesaj, zenginlerin dünyasında bencilliğin hüküm sürdüğü gerçeği! Büyük para imparatorluklarının başkalarının hayatı üstünden yükseldiğini de hatırlatan yapım, zenginlerin kendi canlarını ve mallarını korumak için önlerine çıkan herkesi ezebileceklerini Le Domas Ailesi aracılığıyla yansıtıyor bize. Öyle ki, zengin çocukları bile tehlikeli. Varın siz düşünün gerisini.
Ölümcül oyunların özellikle zenginler tarafından oynandığını farklı bir öyküyle anlatan yapımda, şeytani güçlere tapınma gibi olaylar da bu kitleye mal edilmekte. Yanlış da değil hani! Söz şeytani güçlerden açılmışken, şeytanın iyileri kendisine kurban seçtiğini de bu filmde görebiliyoruz. Bu çıkarımı da, aileye giren yabancılar arasından sadece sevgi dolu iyilerin ölümcül ‘Saklambaç’ kartını çekmelerine; para peşinde olan çıkarcıların payınaysa zararsız oyunların düşmesine bakarak kolayca yapıyoruz zaten.
Ayrıca zenginlerin dünyasında vahşiliğin sınırsızlığını yansıtan ‘Saklambaç’ oyununda, uzaktan kumandayla çalışması engellenebilen bilgisayarlı araçların ve yol yardımlarının fayda yerine zarar getirebileceği gerçeği de mevcut… Ki, bana göre dikkate alınması gereken bir mesaj! Anlayacağınız ‘Saklambaç’ın içeriği zengin dünyasındaki kötücüllüğü hedefleyen nitelikte.


SON SÖZ;
 Oyun deyip geçmemek lazım. Hele de gece yarısı oynanması gereken bir oyunsa… Saklı kalıp sessiz olmayı gerektiriyorsa… Ve bu oyun, zengin-güçlü kişiler tarafından dayatılıyorsa… Durup düşüneceksin, başıma ne çorap örülecek diye. Korkacaksın, çıkış hakkını kullanacaksın ve her oyuna evet demeyeceksin.

İşte farklı bir aile ve oyun deneyimi sergilerken gerçek hayattaki güçlülerin oyunbazlığına da işaret çakan, bol ölümlü 96 dakikalık ‘Saklambaç’ın özü bu! Finaliyse muhteşem özgünlükte. Seyircisine hoş dakikalar geçirtme potansiyeli de ekstrası.

Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
Paylaş
Önceki Yazı

Goncagül -1-

Sonraki Yazı

Şeref, Haysiyet, Namus ve Ahlak

Anibal GÜLEROĞLU

Anibal GÜLEROĞLU

İlişkili Yazılar

Kıvanç ve Serenay’ın Aile’si Asla The Sopranos Ayarında Bir Dizi Değil
Anibal GÜLEROĞLU

Kıvanç ve Serenay’ın Aile’si Asla The Sopranos Ayarında Bir Dizi Değil

29 Mart 2023
5k
Anibal GÜLEROĞLU

En Derin Deri Dönüş

26 Ekim 2022
5k
Anibal GÜLEROĞLU

‘Hayat Bugün’ Yüz Güldürür mü?

14 Ekim 2022
5k
Anibal GÜLEROĞLU

‘Gecenin Ucunda’ Işık Var!

19 Eylül 2022
5k
Sonraki Yazı

Şeref, Haysiyet, Namus ve Ahlak

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap