Hudutları gösterip, haddini bilmesi istenir insandan. Şunlar yasak, bunlar olmaz diye. Hudutlar sınırlayıcıdır hep. Azami yük şu kadar, azami hız bu kadar…
Şurdan ileri gitme denir ya bazen. Şu zamana kadar işini gör, bir daha böyle olmasın…
Hudutları gösterip, haddini bilmesi istenir insandan. Şunlar yasak, bunlar olmaz diye. Hudutlar sınırlayıcıdır hep. Azami yük şu kadar, azami hız bu kadar…
Buraya girmek tehlikeli ve yasaktır! Çimenlere basmayınız!
Bütün kurallar bir insan huzuru ve güvenliği için konulmuştur. Ancak bazen bu kuralların geçmediği yerler yok değildir.
Kimilerine göre uyulmasa da, kimileri bu ikazları dikkate almasa da, yapılması mümkün olan kurallardır bunlar. Sınırlayıcılıkları zarar vermez. Tecrübeyle veya bilgiyle sabittir. Ancak bazı şeylere zor alışılır, zor uyulur.
Ne diyor şair:
Ellerin yurdunda çiçek açarken
Yukarıdaki mısralar bir itiraz bir kabullenmeme mısralarıdır. Madem ellerin yurdunda ‘çiçek’ açıyor, niçin bizim ile ‘kar’ geliyor sorusunu mısralara dökmüş. Üstelik sadece okunduğu gibi anlaşılmıyor. Burada bir haksızlık, bir adaletsizlik söz konusu. Bu meseleyi bir isyan olarak algılamak lazım. Öyle ya dünya denilen mekânda kutup da var, çöl de var.
Herkesin iyi şeylere layık olmasını istemesi gayet normal. Hakkı. Madem ki böyle güzellikler var dünyada, bunlara ‘kendi de’ kavuşması lazım. Ancak herkesin kısmeti aynı olmayabiliyor. Bu farklılığı dile getirmek mısralarla daha tesirli oluyor. Şiir burada bir imkan.
Ve devam ediyor şair:
Bu hududu kimler çizmiş gönlüme?
Dar geliyor, dar geliyor gardaşım.
İşte sözün tükendiği yer. Cevabı verilemeyen soru…
Bu hududu kimler çizmiş gönlüme?
Kimler çizmiştir? Gönle hudut çizilir mi? “Ey gönül sen sadece şunu, şunları, ancak şu kadar sevecek ve isteyeceksin. Buradan ileri gitmen yasak, müsaade etmiyoruz” denir mi gönle?
Sen sevmeyeceksin denir mi?
Senin ‘hududun’ şuraya kadar denir mi?
Söyleyin denir mi?
Bu hududu kimler çizmiş gönlüme?
Kimler?..
Ne haddine…
Sığar mı?
Cevabı şair vermiş zaten:
Dar geliyor, dar geliyor gardaşım.
Gelir tabii…
Sen gönle hudut çizmeye kakarsan, dar gelmez mi?
Ar gelmez mi?
Bu hududu aşıp, sana ‘yar’ gelmez mi?
Şayet gelemezse her yer sana ‘diyar’ gelmez mi?
“…dar geliyor gardaşım”
Kısaca…
Zor geliyor gardaşım…
