Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ahmet AY

Bu Çocuklar Kimin Nesi, Tecavüzcüleri Kimin ..?

Ahmet AY Yazar Ahmet AY
08 Mart 2012
Ahmet AY
3
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Kaç kez yazmak için klavyeye dokunmak istedim. Defalarca niyetlenip yazayım dedim ama ya doğru değilse? Ya “alçaklar böyle bir iğrençliği yapmadıysa ve ‘birileri bunu haber yapıp alçakça’ kullanmak istiyorsa” diyerek yazmayı geciktirdim. Ama her hal-u kârda haberortada yalanlanmamış bir adilik olarak durmaktadır.

Günlerdir Pozantı cezaevinde “taş atan çocuklara” yapılan iğrenç ve insanlık dışı tecavüzü tartışıyoruz. Bu tartışmada ne yazık ki çocuklara reva görülen insanlık dışılığı değil de gerekçelerini ön plana çekiyoruz.

Bir kere şunu baştan belirtmem gerekir ki, bizim çocukluğumuzdan beri askere gidenlerin % 100’ü orada gördükleri dayağın, küfürlerin, hakaretlerin envai çeşidini anlatırlardı. Kıt’asına birkaç gün önce gidenlerin bile “kıdemli” oluşlarının vermiş olduğu “hak” ile daha önce kendilerine reva görülen dayak ve küfürleri yeni gelen erlere fazlasıyla uyguladıklarını duyardık.

Hatta karşılaştıkları hakaretleri anlatırken bazılarının ağladıklarına da tanık oluyorduk. Kaldı ki bu askerler onurlarının zedelenmemesi için kimi haksızlıkları anlatmadıkları da oluyordu.

Hapishaneler için de aynı şeyi söylememiz mümkün. Kimi filmlere hala da konu olan “kıdemli mahkûmların” yenilerini haraca bağladıkları, onları özel işçileri gibi çalıştırdıkları, buna uymayanların emdikleri sütün burunlarından getirdikleri Çin ve Maçin’de bile duyuldu. Bunların bir daha olmaması için ciddi bir önlemin alındığını ben duymadım.

Hal böyle iken, sübyan koğuşlarının duvarları konuşamayacağına göre orada olup biten iğrençlikleri kimden duymayı bekliyoruz? Niçin bekliyoruz?

Öykülerde, filmlerde, tiyatrolarda anlatılan “sübyan koğuşları” bu ülkenin adalet bakanlığını, hükümetini konunun üzerinde düşünmesine ve yetkililerin gerekli önlemleri almasına vesile olmamışsa daha ne olsun? Hem askerlik ve hem de cezaevleriyle ilgili bütün bu yaşananlara rağmen hala ciddi bir islah çalışmasının olmayışı ayrı bir dert.

En son Pozantı cezaevinde ihmal ve aymazlıktan dolayı taş atan çocukların başına -üstelik insan eliyle- gelen felaketin izahını kim yapabilir?

Felaket diyorum, gerçekten de o çocuklar için bir felakettir. Çocuk yaşta bu istismar, istismar yetmez bu sapık ilişkiye mecbur edilmeyi hangi çocuk unutabilir? Hiçbir çocuk unutamayacağına göre bunların geleceklerini nasıl etkilediğini tahmin edebiliyor muyuz?

Bunu çok iyi bilmeliyiz ki, insanın beynine ve kalbine işlemiş her acının bir karşılığı olur. Bu çocukların çektikleri iğrençliklerin karşılığının ne olacağını yazıyı bitirmeden önce -yüreğim yeter ise- yazmaya çalışacağım.

Hukuk devleti, adil devlet, sosyal devlet, demokratik ve laik devlet derken mangalda kül bırakmıyoruz. Kimi zaman (hatta daha önce istendiği zaman) halkın iradesine tecavüz edildi, laiklik kabul edildiği günden beri laikliğe tecavüz edildi. Defalarca “laiklik tehlikede” diye demokrasiye tecavüz edildi. Adaleti sağla(ya)mayınca hukukun, hak aramalarına tecavüz edildi. Bütün bu bozukluklar sonucunda tabi ki sosyal devlet ilkesine tecavüz edildi. Tecavüz edilmediği dönemlerde de hep taciz edildi…

Ama böylesi hiç görülmedi.

Devletin üç kere güvencesi altında olan bu çocuklara (eğer haber doğruysa- ki inşaallah doğru değildir) tecavüz ediliyor ve devletin nece zaman sonra haberi oluyor. Böyle bir şey olabilir mi? Çocuk çocuktur, vatandaştır, tutukludur ve dolayısıyla da devleti üç kere onun her türlü güvenliğinden sorumludur.

Devlet çocuk olan bu vatandaşlarının pek çok hakkını görmezden gelmiştir. Bu durum çocuğun “çocukça suçlar” işlemesine cevaz vermese de devlet çocuğunu affetmemiş, devletinin yasalarınca suç olan bir eylem ortaya koyduğundan dolayı yargıçları onu cezalandırmıştır. Devlet çocuğunu kendi cezaevlerine almakla bir kez daha güvenliklerini üstlenmiştir. İşte, gelin görün ki devlet üç kere emniyetlerinden sorumlu olduğu çocuklarına sapıkların tecavüz etmesini engelleyememiştir. Engelleyememiştir diyorum çünkü “engellememiştir” demenin sorumluluğunu taşıyamıyorum, ağır gelir.

En denetlenebilir yerlerin böyle “tecavüze açık olması”na kim, ne diyebilir? Çocuklarını bu kadar iğrençliklerle karşı karşıya bırakacak bir devletin çocukların yanında ne itibarı ve güvenirliği kalır? Bu konuda cezaevi müdürü ve personelinin açığa alınması, yerlerinin değiştirilmesi yetmez. Bu görevlilerin işlerine derhal son verilmeli ve bunlar acilen yargı karşısına çıkarılmalıdır. Tabi ki zaman kaybetmeden de bütün cezaevleri baştan sona benzer pislikleri yaşamadan mercek altına alınmalıdır.

İnanın anlatacak o kadar çok şey var ki anlatmaktan hayâ ediyorum. Ama başta söylemeyi sona ertelediğim cümlemi tamamlamak istiyorum.

Bu çocuklar uğradıkları kalleşçe ve acı felaketin etkisiyle büyüdüklerinde kendilerine tecavüz edenleri… yok, hayır cümlemi tamamlamayacağım.

Bu ayıbı bir nebze de olsa temizlemek istiyorsak yapılacak en uygun şey, yargı ve idare acilen bu iğrençliğe sebep olanları hak ettikleri cezaya çarptırmalı ve çocukları derhal ailelerine kavuşturmalıdır.

Nasıl olsa bu baharda gerçekten güzel şeylerin olacağını bekliyoruz. Sur Belediye Başkanı Sayın Abdullah DEMİRBAŞ’ın tedavisi için sürmekte olan “yurt dışı yasağı” kaldırılmış bulunuyor. Üstüne çocukların ailelerine dönüş jesti çok iyi bir muştu yerine geçer.

Haydi çocuklar evlere…

Paylaş
Etiketler: cinmaçinpozantı
Önceki Yazı

Bir Baba Ne Zaman Babalığı Hisseder?

Sonraki Yazı

2 x2 Mi? 4 + 4 + 4 Mü?

Ahmet AY

Ahmet AY

Ahmet Ay'ın Tüm Yazılarını Göster

İlişkili Yazılar

Ahmet AY

CHP Artık Milli Güvenlik Sorunu

06 Aralık 2020
5k
Ahmet AY

AB’nin ‘İRİNİ’ Akdeniz’e Aktı

29 Kasım 2020
5k
Ahmet AY

Başkan Erdoğan’dan Kıbrıs Çıkarması

22 Kasım 2020
5k
Ahmet AY

Biden’a Neden Sevindiler?

15 Kasım 2020
5k
Sonraki Yazı

2 x2 Mi? 4 + 4 + 4 Mü?

Yorumlar 3

  1. Uğur ÖZALTIN says:
    14 yıl önce

    Çocuk nedir ve kaç yaşında çocukluk biter durumu ülkemizde biraz karışık durumda. 28 yaşını reşit deyip 17 yaşındaki gence çocuk demek biraz tuhaf oluyor bence. 14 YAŞINDA ÇOCUKLUK BİTER BENCE. 14-18 YAŞ ARASI GENÇLERE CEZA VERİLMESİNDE PARASAL CEZALAR AĞIRLIKLI OLMALI VE ANNE BABASI DA YÜZDE ELLİ SORUMLU TUTULMALI PARA CEZASI ONLARDAN ALINMALIDIR. cİNAYET GİBİ VAKALARDA CEZANIN YÜZDE DOKSANINI AZMETTİREN YEMELİDİR.
     
    17 YAŞINDAKİLERİN ARASINA 12-13 YAŞINDA ÇOCUKLARI KOYARSAN BAŞINA NE GELECEĞİ AZ ÇOK BELLİDİR.
     
    üLKEMİZDE TACİZ TECAVÜZ MESELELERİ GÖRÜLENLERDEN ÇOK ÇOK FAZLADIR. Hatta ensest ilişkiler bile çok çok fazladır saklanır örtülür. Ahlaki çürüme böyle sürdükçe demokrasi hep masal olur kalır. Selamlar

  2. Ahmet AY says:
    14 yıl önce

    Uğur bey aslında bir yönüyle haklısınız ama hepimiz 13-14-15-16 yaşlarımızı düşündüğümüzde inanın çocukluk yaşını en az 16-17 olarak belirlememiz gerekir. Ben 17 yaşında nişanlanan biriyim :)) ama inanın çocuktuk üstad. Bunun için suç-ceza konusu farklı değerlendirilebilir ama "çocukluk yaşı" en az 16 olmalıdır diye düşünüyorum.

    Selam ile.

  3. Uğur ÖZALTIN says:
    14 yıl önce

    Taş atan çocuklara para cezası uygun bence.
    40-50 yaşında olupta çok çocukça işler yapan gördüğümden ben akıl profilinde çocukluğun dışardan ölçülemeyeceğini düşünüyorum. Bedensel olarak çocukluk en fazla 15 de biter bence
    selamlar saygılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap