Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Mustafa ÇELEBİ

Bizans Kaynaklarinda Hz. Muhammed

Mustafa ÇELEBİ Yazar Mustafa ÇELEBİ
29 Eylül 2011
Mustafa ÇELEBİ
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Ne hikmetse, Hz. Muhammed’in tarihi kişiliğinden şüphe duyan bu insanlar, ne Hz. İsa (Hrıstiyanlar) ne de Hz. Musa (Museviler) hakkında şüphe duymamaktadırlar.
Oysa Hz. İsa ile çağdaş oldukları halde ondan tek kelime ile bahsetmeyen Romalı tarihçilerin isimlerini yazmak, herhalde aydınlatıcı olacaktır okuyucu için.
Apion (M.Ö. 20-M.S.48), Seneca (M.S.3-65), Petronius (M:S.66), Büyük Pliny (M.S. 23-97), Juvenal (M.S.60-138?), Martial(M.S.40-104), Quintilian (M.S. 40-118) ve Epictetus (M.S. 40-120).
Meshur Yahudi tarihi yazarı olan İskenderiyeli Philo (M.Ö.20-M.S.60) ile Josephus’da (M.S. 37-100), eserlerinde Hrıstiyanlıktan hiç bahsetmemişlerdir.
Ben Oryentalistlerin yaptığı gibi tek taraflı konuşmayı sevmediğimden, “doğruya doğru konuşmak gerek” diyerek şunları da dile getirilmesinin gerektiğini düşünüyorum.
Genç Pliny (M.S.61-105) ve Tacitus (M.S. 55-120) , Hrıstiyan toplumun varlığından bahseder, ancak Hz. İsa’nın varlığından bahs etmezler.
Diğer taraftan bakıldığında, en eski İncil kabul edilen Markos İncil’ini tarihi kaynak kabul etsek, İsa’dan 70 yıl sonra yazılmasından dolayı şüphe uyandırması gerektirmez mi. Ama ne hikmetse onlar Muhammed ile uğraşmayı seviyor, ancak kendi tarihlerinden şüphe duymayı pek sevmiyorlar.
Neyse…, konumuz Hrıstiyanlık olmadığı için, bu konuyu burada kapatalım.

Provokasyondur
Hz. Muhammed’in yaşadığı dönemde kaynak sunabilecek ülkelerin sayısı, düşünüldüğün aksine, pekte fazla değildir ve bu İmparatorlukların İslamiyet ile tanışması çok geç zamanlara denk gelmektedir. Misal, Cermen boyutundan olan Franklar, Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasında büyük rol oynamıştır. 6. Yüzyılda Güney Galya’dan (bu tarihten sonra Fransıya yani Fransa olarak anılır) Vizigotlar’ı kovarak hakimiyetlerini pekiştirmişler ama Müslümanlar ile bu dönemde pek bir ilişkileri olmamıştır. Diğer taraftan, İtalya’da Lombard krallığı karşımıza çıkıyor. İslamın yayılışı sırasında Lombardlar sınırlarını Roma’ya kadar büyütmüş ancak Abbasilerin döneminde Müslümanlar ile tanışa bilmişlerdir. Dolayısı ile Lombard’ların kaynakları geç döneme ait olduğu için, dikkate alınmamıştır bu yazıda. Aynısı Çin Imparatorluğun Tang Hanedanı içinde geçerli olsa gerek. Li Schimin (18 Haziran 618 – 4 Haziran 907, İmparator Taizong olarak bilinir), Sui hanedanı’nı devirerek, Tang hanedanı’nı kurmuş ancak Müslümanlar ile ileri ki zamanlarda ilgilenmiştir.
Hz. Muhammed’in adı geçebileceği kaynaklar, ancak Bizans: (Latince: İmperium Romanum), Sasani İmparatorluğu, Mısır’da yaşayan Kıptiler, Ermenistan ve Aşağı Tuna üzerinde ki Hazar İmparatorluğu’ndan elimize gecebilir. Unutulmaması gereken bir ayrı husus ise, Hz. Muhammed’in Peygamberlikle şereflenmesi 610 yılına denk geldiği, 622’de Hicret ettigi, 630 yılında Mekke’yi feth ettiği ve iki yıl sonra (632) gözlerini ebedi kapadiığıdır. Hz. Muhammed’in yaşadığı dönemdeki çatışmaları, komşu ülkeleri, kabile arası çatışmalar olarak algıladığı için pekte ilgilenmemişlerdir. Zaten İslam’dan önce, kabileler arası çatışmalar yaygın idi. Hz. Muhammed’in Medine’ye çağrılmasındaki nedenlerden en önemlisi, kabileler arasında barışı sağlamasını arzulamarı idi. Ayrıca, İnternet, Televizyon, Gazete, Telefon, Faks, E-Mail v.b şeylerin bulunmadığını da düşünürseniz, Bizans gibi ülkelerin geç haber alması gayet doğal gelecektir sizlere de. İslamiyetin yayılışı, ancak Muhammed’in ölümünden sonraki zamana denk geldiği için, Bizans ve diğer komşu ülkeler o tarihten sonra ki metinlerde Muhammed adından söz etmişlerdir. Buna rağmen kaynakların çok erken tarihe denk gelmesi ve o dönemin kaynaklarında Hz. Muhammed’in adı geçmesi, onun tarihsel bir kişi olduğuna en büyük ispat olsa gerek. İslam uzmanı olan ve aynı zaman, “Corpus Coranicum” projesinde çalışan sayın Angelika Neuwirth bu durumu şöyle ifade ediyor:
– Ne yazık ki Sayın Kalisch, Muhammed’in tarihsel kişiliği hakkındaki şüphelerini ortalığa yaydı. Oysa bu tür şüphelerini ,iyi bir Tarih çalışarak, yok edebilirdi…. Şüphelerini, ikna edici herhangi bir kaynağı sunmadan ve bu tezine herhangi bir karşı görüş kabul etmeden yayması sadece Provokasyondur.

İslam uzmanı ve “Corpus Coranicum”da yer alan Michael Marx, “Der Spiegel” dergisinde verdiği röportajda, bu tür tezleri öne sürenlerin, kaynak çalışmaları güçlü olmadığını şu sözlerle ifade etti:
– …Ancak anlaşıldığı kadarıyla Kalisch’in de içinde bulunduğu bir grup akademisyen, Profesör Karl-Heinz Ohlig’in tezlerini desteklemeye karar vermiş. Ohlig bu tezlerinin üç sene önce Karanlık Başlangıçlar (Die dunklen Anfänge) adlı kitabında yayınlamıştı. Burada, Kur’an’ın Hıristiyanlara ait bir metnin olduğunu ve Hz. Muhammed’in yaşamamış olabileceğini savunuyor. … Ohlig’in Peygamberin yaşamadığı tezini savunulamaz hale getirecek ortada çok miktarda kanıt var. 14. Yüzyılda Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında yapılan polemiklerde bu konunun gündeme geldiğini görmüyoruz. Hatta ilk dönem Süryani ve Arami kaynaklarında Peygamberin yaşadığı hakkında birçok kanıt var.

‘Der Spiegel’ dergisinin,”Siz, Ohlig’in ve takipçilerinin hem demagog hem de sahte akademisyenler olduklarını mı söylemek istiyorsunuz?” sorusuna verdiği cevap, oldukça manidar olsa gerek.
Marx:
– Bu tür bir yargıda bulunamam. Fakat olay bana bu şekilde görünüyor. Tabii ki her şeyi tartışılabilir ve bu meşrudur. Kur’an birçok ucu açık sorular barındırmaktadır. Biz Corpus Coranicum Projesinde her şeyi kuşatan devasa teoriler yerine bir takım temel araştırmaları yapmaya çalışıyoruz.

Hiç şüphesiz, İslam tarihinden Hz. Muhammed’i kaldırarak, gerek araştırmacı ‘Kalisch’ olsun, gerekse Katolik ‘Karl-Heinz Ohlig’ olsun, sonucu Hrıstiyanlığa bağlayacaklardı. Neticede Ohlig, İslam’ın aslında 8. yüzyıla kadar bir Hıristiyan mezhebi olduğunu iddia etmesi çok bekletmedi bizleri. Neticeyi buraya bağlayan bir insan “Hz. Muhammed” yaşamamıştır demesine şüphe ile yaklaşmayacaksak, neye yaklaşacağız? Christoph Luxenberg’de bu akademisyenler arasında bir ayrı yere ait. Yazdığı kitap da, arapça yazısının önce aramice olduğunu iddia etmesi ve netice de oda Hrıstiyanlığa ve Yahudiliğe bağlaması, sanırım herşeyi anlatmaktadır.

O dönem kaynaklarında Hz. Muhammed

Hz. Muhammed’den bahs eden en eski kaynaklar yedinci yüzyılın başları ile ortalarına denk gelmektedir. Zaten Müslümanların yayılış tarihi de bu dönemlere denk geldiğini göz önünde bulunduranlar, bunda bir tuhaflık görmeyecektir. Oryentalistler arasında genelde kabul gören ‘Süryani Ortodoks Edessa Papazı Yakub (640-708)’ tarafından kaleme alınmış olan eserde, Arap istilaların Tanrı’nın Hıristiyanlara olan ilahi cezası oldugu anlatılıyor.

Kutsal Kitab’ın 1inci Krallar, 14üncü Babın tefsirinde şu ifadelere yer veriyor.
– Mesih bizim hatalarımız ve günahlarımız yüzünden, Arapların elinden bize bela yağdırıyor…

Ve yedinci yüzyılın sonlarına doğru yazdığı kabul edilen kronikinde, şu ifadeler de dikkat çekiyor:
– Muhammed tüccarlık yaparken Şam’a, Filistin’e ve diğer komşu ülkelere seyahat ediyordu…. Yedi yıl Araplara krallık yaptıktan sonra yerine Ebubekr geçerek, iki yıl da o krallık yaptı…1

Her ne kadar Edessa Papazı Yakub bunları kulaktan duyma olarak eserine almış olsa da, bu kaynakları Oreyantalist ve İslam karşı görüşlü olanların görmezden gelmesi inanılır gibi değil.

Başka bir kaynağa bakıyoruz ve 8inci yüzyıla ait Thomas Presbyter’e (640) atf edilen Süryani bir el yazması ile karşılaşıyoruz:
– 945 yılında (634)… Muhammed’in Arapları ile Romalıların arasında, Gazze’nin 12 mil doğusunda bir savaş oldu…. Araplar tüm bölgeyi yağmaladılar.

Aynı eser de:
– 4 Şubat 634 sabahın erken saatlerinde Bizanslılar ve Muhammed’in Arapları arasında bir mücadele başladı.

Yine aynı eserin bir başka bölümünde
– 947 yılında ( 635 – 636)… Araplar Suriye’yi ele geçirdiler ve İran’ı feth ettiler, denildiğini görüyoruz.

Ermeni Rahip Sebeos tarafından 660’lı (656-661) yıllarda yazıldığı ileri sürülen ve Ermenice yazılmış olan döküman da, beşinci yüzyılın sonundan başlayıp, 661’e kadar Araplar ve Yahudiler arasındaki ilişkiler anlatılmaktadır. Hz. Muhammed’in adı bu kaynakta “Mamet” olarak geçmekte ve Emevi Halifesi Muaviye’nin zaferi üzerine, Muhammed’in ağzından şöyle seslenmekte Sebeos:
– Siz İbrahim’in çocuklarısınız ve Tanrı, İbrahim ve onun soyuna verdiği sözü sizinle yerine getirmek istiyor. İbrahim’in Tanrısını sevin ve babanız İbrahim’e verilen bu toprakları, gerekirse, mücadele ederek alın. Size kimse karşı koyamayacaktır, çünkü Tanrı sizlerle.2

Doğu Suriye’li bir Rahip tarafından kaleme alınan (670 – 680) metin de, Arapların Bizanslılara karşı zaferi de şu sözlerle anlatılmaktadır:
Gerçekten, İsmail’in evlatlarının, iki krallık (Bizans ve Sasanlar) üzerine başardıkları zafer, aslında o güne kadar bunlara izin vermeyen Tanrı’nın zaferidir.Onun için bu zafer, Araplara değil, Tanrı’ya ait olan bir zafer. Bizim arayıp bulamadığımız İbrahim’in tapınağıdır burası. Şunu biliyoruz ki, İbrahim, zengin idi ve Kenanlıların arzularına uymak istemediği için, yalnız kalmayı yeğledi. Bunun için çöllere göç etti. Çadırlarda yaşayanların adeti olduğu gibi oraya bir tapınak inşaa etti, bu tapınağın üzerinde ibadet etti ve kurbanlar sundu. O yer, bu yerdir. Bu yerde Araplar ibadet ederken yeni birşey yapmıyorlar, tam tersine onlar, ataları olan İbrahim’den öğrendikleri gibi ibadet ediyorlar. Kutsal krallığının başı dediğimiz Hasor (Kuzey Kenan) Araplara aittir. İbrahim’in dördüncü oğlunun isminden esinlenerek (Madian) bu yere Medine ismini verdiler. Bu yer “Yatrib” olarakta anılmakta.3

“Corpus Scriptorum Christianorum Orientalium” eseri de, Hz. Muhammed’i bir askeri lider olarak anlatır.
– İskenderin yılı 940’da Heraklius ve Bizanslılar Konstantinopel’e girdi. Muhammed ve Arapları’da güneyden yola çıkıp ülkeyi teslim almak istediler. 4

629 tarihinde, Kudüs yakınları, Mute Meydanında olan savaşa Hz. Muhammed katılmamıştı. Ancak, Bizans Kayseri Heraklios’a haber gönderen elçi,”Muhammed ve Arapları geliyor…” demesi ve kayıtlara böyle geçmesi düşünülebilinir.

Mezopotamya’da yaşamış olan Keşiş Yohannes bar Penkaye, kendi sözleri ile “Arapların hakimiyetinin 67’inci yılında”, yani 686-687 yılında kaleme aldığı eserinde ( Ktābā d-rēš mellē) bize şu gerçek dışı bilgileri veriyor:
– Onlar (Araplar) Muhammed’in geleneğine öylesine sarılmışlarki, Onun (Muhammed’in) yasalarını kabul etmeyen ve emirlerini yerine getirmeyen herkesi ölüm cezasına çarptırıyorlar.5

Yine “Corpus Scriptorum Christianorum Orientalium” eserinde bulunan “Zuknin Kroniki de” :
O (Muhammed) onlara (Araplar’a) tek Tanrı’yı anlattı ve onlar ( Araplar) onun liderliği altında Bizans’a galip geldiler. Onlara , onların arzularına göre yasalar verdiği için, onu “Peygamber (orijinal metin de: nbîyâ)” ve “Tanrı’nın Elçisi (orijinal metin de:rasùlâ)” diye andılar.

Aynı Kronikin başka bir yerinde:
“Kan dökmeden, savaşmadan kazandılar…Onlara bu zaferi veren Tanrı’dır…”6

A. Palmer, sekizinci yüzyıldan kalan bir metnin parçasını tercüme ettiği bölümde:
– O (Muhammed) 932 (620-621) yılında dünyaya geldi … yedi yıl hükmetti… deniyor.

Her ne kadar tarihçiler arasında güvenilir bir kaynak sayılmasa da, sekizinci yüzyıla ait olması bizim için yeterlidir.

Emevi Halifesi Muaviye’nin zamanında kaleme alınan ve Kilise konularını ele alan “Maronit Kroniklerin”de, Halife Ali ile alakalı şu kaynakların da yer alması oldukça ilginçtir:
– Ali, Muaviye’ye karşı savaşmak için tekrar hazırlıklara başladı, ama onlar onu Al-Hira’da ibadet ederken öldürdüler… 7

İspanyol kronikleri diye anılan ama aslında İspanya’ya ait olmayan, 8inci yüzyıla ait olan küçük bir metin de, Abdullah oğlu Muhammed’in, “büyük bir kabilenin soyundan” geldiğini ve “çok büyük bir alim” olduğu anlatılmaktadır. Ayrıca, Arapların onu “Havari” ve “Tanrı Elçisi” olarak kabul ettikleri için büyük bir saygı ve derin bir sevgi besledikleri dile getiriliyor.8

Yine yedinci yüzyılın ortalarında yazılmış olan başka bir metinde şöyle deniyor:
– O sapıtmışlar sizi aldatıyor: ne oluyorsa o sapkınların emirleri yüzünden oluyor. Bu gerçek değildir. Aslında Muhammed’in arapları, Tanrı’nın acı çektiğini ve öldüğünü söyleyenlere yardım etmiyorlar…9
Metnin orijinalinde gecen terim “Arabes Mohammetani”

Bütün bu kaynaklara rağmen birileri kalkıp, “Muhammed diye biri yaşamamıştır, yaşasa idi kaynak bulunurdu” demesi, sayın Neuwirth’in dediği gibi, ancak “PROVOKASYON” amaçlı boş bir sözdür!

Mustafa Çelebi

Kaynaklar:
1) The Quest of Historical Muhammad, s. 32; Robinson, a.g.e., s. 49.
2) Bu vakayinâme F. Macler tarafından Historie d’ Heraclius başlığıyla Fransızca’ya tercüme edilerek 1904’te yayınlanmıştır. 1999 yılında da Armenian History Attributed to Sebeos adı altında Robert W Thomson, J.D.Howard-Johnston ve Tim Greenwood tarafından İngilizce’ye tercüme edilerek yayınlanmıştır.
3) Chronike Minora (SSCO, Scriptoris Syri III 4)
4) Corpus Scriptorum Christianorum Orientalium („Chronica minora” III) / İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 17
5) Kitap X-XV: A. Mingana: Sources syriaques, Bab 14-15. Mosul 1908. Oriens Christianus 87 (2003)
6) Corpus Scriptorum Christianorum Orientalium
7) Maronit Kronikleri A. Palmer
8) Claude Cahen, Note sur l’accueil des chretiens d’Orient a l’islam 53. 1954
9) Iso’yahw Patriarche III., Liber Epistularum, Ingilizceye tercüme R. Duval (CSCO, Vol:11. Scriptorus Syri Tomus II), 97
“Hagarism, the making of the Islamic World” 1977, Patricia Crone ve Micheal Cook
Timeturk Michael Marx ile söylesi (Türkce)
Angelika Neuwirth icin bkz (Almanca)

Paylaş
Etiketler: dinSiyasettarih
Önceki Yazı

Hiçbiri Olmam…

Sonraki Yazı

Bir Ülke Düşünün: Hedef Olabilirsiniz!

Mustafa ÇELEBİ

Mustafa ÇELEBİ

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Mustafa ÇELEBİ

O Güvendiğin Polisler de…

03 Haziran 2013
5k
Mustafa ÇELEBİ

AKP’linin Başına Çuval

11 Şubat 2013
5k
Mustafa ÇELEBİ

Armani, Gucci Dincileri…

21 Ocak 2013
5k
Mustafa ÇELEBİ

Dinimizde Kürtaj Haram mıdır?

23 Haziran 2012
5k
Sonraki Yazı

Bir Ülke Düşünün: Hedef Olabilirsiniz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap