Evimizin temeli, bir tuğla taşı demekti. Yalnız nereden başlanacağımız, belli değildi. Çünkü deprem yıkıp geçmişti. Şehirde yardım için, bir umut bekleniyorsa da köyde o da yoktu. Tek kelimeyle manzara kötüydü. Yalnız bir tuğla taşı aklımızdan çıkmıyordu.
Hayvanları da kendimiz gibi bir naylon altına alabilsek veya çadır kurabilseydik.
Yıkım o kadar büyük ki hiçbir şeyimiz kalmamıştı. Evde duvarlar kerpiç, çatı ise saçtı. Çatı bir yerde görünmüyor ve her halde uçup gitmişti.
Isınmamız ve boğazımızdan bir şeylerin geçmesi arzusundayız. Allahtan can kaybımız yok. İki hayvanımız yaralandı o kadar. Hayvanların sıcaklığından yararlanıyoruz. Doğal olarak sıcak bir ortamdayız.
Bir tuğlanın peşine, yeni tuğla taşları, yardımlaşmaya bağlıydı, öylesine konuşuyoruz. Olumlu düşüneceğim, insanların köyden haberleri olsa yardımın geleceğini tahmin ediyorum. Fakat köy ne haldedir bilinmiyordu.
Hükümet yardımı zamanında yetiştirebilse, bu kadar zorluk çekmezdik. İnekler olmazsa soğuğa karşı yapacağımız bir şey yok. Hükümet yardımları ulaştırmada acele etmiyor. Muhtarın gayreti ne sonuç verecek göreceğiz.
Tuğla taşı ile başlayan istek, bir ekmeğe kadar düştü. Bu acıda acıkmayacağımızı mı düşündük bilemiyorum ama yarın ne yapacağız. İneklerin damı çayır dolu. Onların yiyeceği var. Biz de mutfak kaplarını çıkarabilirsek inekleri sağabilirdik.
Enkaz altından kapları çıkarttık. Yıkadık böylece süt içme imkanına sahip olacaktık. Mutfak kısmının yıkılan duvar ve tavanını temizlemeye çalıştık. Bu şekilde mutfakta kalan, yiyecekten yararlanabilecektik.
Biri seslendi, muhtar geliyor diye. Muhtar eşya ve yiyecekle gelse kendimize gelirdik. Tavandaki fazlalık eşyalar da parçalandı. Hiçbir eşya düzgün değildi.
Kırılan tahta ve ağaçları yakıp ısındık. İneklerin de üşümesini önledik. Beklediğimiz çadır ve giyecekti. İnsan ne yapacağını bilemiyor. Böyle bir yıkım yaşamadık ki bilelim. Söylenenlere göre, kendimize bir şeyler saklıyorduk. Onları da bulamadık. Her şey öyle karışmış ki anlatmak mümkün, değil.
Muhtarın arabasının arkasında bir kamyon, sevindik. İnşallah acil her şey vardır. Kamyondan sıra ile ihtiyaçlarımız dağıtılmaya başlandı. En azından yıkıldığımızı hükümet öğrendi. Çadır getirdiler iki kişi onu kurmaya başladı. Yiyecek ve tüp bıraktılar. Giyecek verdiler.
Olayın büyüklüğünü hayal bile edemiyoruz. Düşünün ki her şey ihtiyaç. Hayatımız böyle mi sürecek. Kış geçmedi, soğukların şiddeti daha da artacağa benziyor.
Bir tuğla taşını unuttuk, o kadar ihtiyaç ortaya çıktı ki inanılmazdı.
Hasan TANRIVERDİ























