Bir tek söz için çıktığımız yolculuk devam ediyor. Bir tek sözden dolayı başlattığımız sürecin üzerinden tam tamına 8 yıl geçti. 9. yıldan 11 gün aldık… Bir tek söz üzerine yol çıktığımızda, bir tek sözün söylenmesine neden olanlar ise bugün yoklar… Ve biz yolumuza devam ediyoruz.
Boşuna söylenmemiştir; “her şerde hayır, her hayırda bir şer vardır” diye…. Birilerinin hayır zannettiği kendi şerleri, bize şer olarak gördükleri ise bizim hayrımız olmuştur…
****
Geçen zaman diliminde bizi hiç yalnız bırakmamış 9 sevgili dostumuza plaketler sunduk..
Ve plaketler bildiğimiz plaketlerden değildi.
Ne zaman bir plaket töreni görsem yada bir plaket verecek olsam, Adana’da 25 yıl belediye başkanlığı yapan Aytaç Durak ile yapılan bir söyleşi aklıma gelir.
Aytaç Durak 25 yıl boyunca aldığı plaketleri koyacak yer bulamayınca her yılın sonunda çöpe atıyormuş. Çöpleri ayıklayan çöpçülerde çöpten buldukları plaketleri toplayıp; “Başkanım plaketlerinizi çöpe atmışlar” diyerek çöpe atılan plaketleri yeniden başkana geri verirlermiş.
O söyleşiyi dinledikten sonra klasik plaket dışında başka şeyler hazırlamanması gerektiğini düşündüm.
2008 yılında gazetenin 3. Gerçek TV’nin 1. yılında yaptığım yemekte de dostlarıma özel deriden hazırlanmış tavla vermiştim, plaket yerine…
****
Bu yılda farklı birşey düşündüm. Kahve fincanları ve içersinde Türk Kahvesi… Kırk yıl hatırı olsun diye… En azından biriktiğinde yer bulunamadı-ğında çöpe atılmasın, her zaman el altında olsun diye…
****
Hafta sonu dostlarımız bizi yalnız bırakmadılar…
Kalabalık içersinde bir çok dostumuzu göremedik.
Kimi dostlarımızı unuttuk…
Özellikle Beylikdüzü CHP Belediye Başkan Aday Adayı Ekrem İmamoğlu’nun adını söylemeyi unuttum. Sonra Beylikdüzü Belediye Başkan Aday Adayı Mustafa Melek, Avcılar Belediye Başkan Aday Adayı Dr. Handan Toprak’ın da isimlerini söylemeyi unuttum. Kendilerinden özellikle özür diliyorum.
Sunuculuğu başka bir arkadaşıma bırakmak istemedim. Arada başkaları unutulur diye… Ancak kendim unuttum… Arkadaşlarım ise notla bana ulaştırmakta başarısız kaldılar… Ya da yoğunluktan dolayı ben duyamadım…
Olsun dostlarımız kokteylde adları okunsun diye gelmediklerini bildiğimden, bir anlamda rahatlıyorum.
****
Bir tek söz için gemileri yakabilir, bir tek söz için yeniden gemileri inşa edebiliriz, bir tek söz için okyanuslara açılabiliriz…
Bir tek söz için ölümü göze alabilir, bir tek söz hayatımızı karartabiliriz…
Bir tek söz için yıkılmaz denilen dostlukları yıkılabiliriz, bir tek söz için güçlü dostluklar kurabiliriz.
Bir tek söz için yanmayı, bir tek söz için yeniden hayatlar kurmayı göze alabiliriz..
Bir tek söz için güçlü düşmanlar olabilir, bir tek söz için düşmanlıkları bitirebiliriz.
Bir tek söz hayatımızı karartabilir, bir tek söz hayatımızı aydınlatabilir.
****
Ve ben bir tek söz için 8 yıl önce yola çıkmıştım.
O söz olmasaydı, ne bugün Gerçek Gazetesi ne çalışma arkadaşlarım ne de İstanbul’un en iyi, en etkili ve en çok okunan, saygınlığı olan günlük gazetesi olurdu…
Ve şimdi yeniden bir tek söz için yola çıktık.
9. yılda İstanbul’un kent gazetesi olacak gazeteyi yapıyoruz.
Ve hedef ulusal olmak…
9. yılda büyük hedef…
Çıta daha yüksek…
Büyük hayalin peşinde koşacağız.
Insan hayal kurduğu ve gerçekleştirdiği sürece insan…
Hiçbir hayvanın hayali ve hayalini gerçekleştirmek için uğraşı yoktur…
Sadece insan hayal kurar ve hayallerini gerçeğe çevirir.
Ve sadece insan bir tek söz için dünyaları devirebilir, yeniden dünyalar kurabilir…
****
Sözleri ve Müziği Onur Akın’a ait olan ‘Bana bir gül ver’ parçası benim duygularımı anlatır.
****
kendimin ellerinden tutunca,
içimde nehirler gibi akmak geliyor.
yollara çıkmak, yolculuklara bakmak geliyor.
buralardan böyle ceketsiz kaçmak geliyor.
kaçmak geliyor, kaçmak geliyor.
bak, palandöken dağlarında karlar erimiş.
teknelerle kolkola bir bahar sulara inmiş.
dağlar için, sular için, bana bir gül ver.
****
Ve ben her yorulduğumda kaçmak istediğimde, yeni yolculuklara çıktım. İçimden nehirler aktığımda yollara çıktım… Yeni hayaller kurdum… Ve yeni hayaller aynı başkaları gibi beni daha çok insan eyledi..
****
İyi ki varsınız, dostum olmasından dostu olmaktan onur duyduğum büyük insanlar…
İyi ki varsınız sevgili gerçek dostları…
Ve iyi ki varsınız, yol arkadaşlarım, meslektaşlarım…
Ve bugün bölgenin en iyi gazetesinin logosundan, sayfa tasarımına kadar hazırlanmasında, gazetecilikte geldiğim noktada büyük emeği olan sevgili eşim Aynur… İyi ki varsın…
Son söz: Hani diyorlar ya ‘kaynaklarınız kim?’ diye… Plaket verirken kaynaklarımızı da açıkladık… Belki birileri için anlamı olur… O kaynaklarımız bizim manevi kaynaklarımızdır. Biz vefayı İstanbul’da bir semtin adı olarak değil, hayatımıza anlam katan bir değer olarak görürüz. Biline…
