Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ekrem Hayri PEKER (Müh.)

Bir Sevda Masalı

Ekrem Hayri PEKER Yazar Ekrem Hayri PEKER
04 Ağustos 2019
Ekrem Hayri PEKER (Müh.)
0
402
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

“Sevda kayığı gündelik hayatın kayalıklarına çarptı

Ve battı”

Bu dizelerle başlayan bir şiiri anımsıyorum. Bazen bayram kutlamalarında da kullanırdım bu şiiri. Bir başka şiirde ise şair;

“Ölen sevgi yerine sevgili olsaydı

Hiç olmazsa hatırası kalırdı içimizde”

diye yazmış. Biten bir sevdanın ardından “sevda”da tükeniyor. Zamanla yola çıkan engeller ne yapsan aşılamıyor.

Onu tanıdığımda delidolu yönüne hayran kalmıştım. Biraz da kendi deli yönlerimi hatırlatmıştı bana. İş, evlilik, çocuklar… Derken giydiğin/giydirilen deli gömleği zamanla şık bir takım elbiseye dönüyor, koşmuyorsun, arabaya biniyorsun, uslandırılıyorsun zaman içerisinde.

İsmine Gürkan diyelim, Gürkan’a giydirilen deli gömleklerinin dikişleri ya pek sağlam değil, ya da bedenine tam oturmuyordu ki, ikide-bir patlıyor. İyi bir kimya mühendisiydi Gürkan. Onunla tanıştığımızdan sonraki dönemde ikinci evliliğini yaptı. Bursa-Trakya-İzmir üçgenindeki tekstil fabrikalarında çalıştı. Ben Özbekistan’dan gelip Türkiye’de bulunduğum süre içinde bir kaç kez görüştük. Sonra kendisine yapılan iş teklifini kabul etti ve Özbekistan’a gitti. Çalıştığı fabrika Taşkent’te idi.  Kendimizi bir rüzgâra kaptırmıştık. Esen yel bizi sürüklüyordu, bu defa yollarımız Taşkent’te kesişti. Yine deli-doluydu. Bu defa yanında biri vardı, tanıştırdı. Arkadaşı, insanın deniz mavisi gözlerinde kaybolduğu güzel bir kadındı. İsmi de denizi çağrıştırıyordu, Marina.

Haftada bir iki kez buluşuyor, eğleniyorduk. Çılgın gönlü  başka bir dala konuvermişti. Gürkan’ın. Bir kalbe iki sevda nasıl sığacaktı? Gelecek ne olacaktı, ya yasal eş? “Zamana bıraktım herşeyi abi, bakalım zaman nasıl çözer” dedi. Doğruydu söylediği. Zaman her şeyi çözmüyor muydu? Sadece çözümleri biz beğenmiyoruz. Bir süre sonra işteki problemlere dayanılmaz hale geldi. Çalıştığı işyerinde altını oymak isteyenlerin çalışmaları sonuç vermiş, istifa etme zorunda kalmıştı. Beraber iş arama çabalarımız, gerginlikler, âşıkların tedirgin bekleyişleri.

Sonra ona bulduğum bir boyahane müdürlüğü. Nihayet ikimizin de işleri yoluna giriyordu. Bir gece buluşup, bu güzel gelişmeyi beraberce sabaha kadar eğlenerek kutladık.

Sonra film birden koptu. Daha ilk hafta dolmadan cuma günü ondan bir telefon geldi.” Abi beni sınırdışı ediyorlar.” Fazla konuşamadık. Acaba komşuları mı rahatsız olup militsiyaya/polise şikâyet etmişti? Bir süre ortadan kayboldu, derken bir telefon geldi, İstanbul’daymış. “Ayrıntılı yazacağım” dedi. Her gün maillere bakıyordum. Gönderdiği mailde davetiye hazırlatıp çağırtmamı istiyordu. Bu işleri yapan birisine gerekli bilgileri ve biraz para verdim. Bir hafta sonra adamdan çok tepkili bir cevap geldi. Bu adamın 5 yıl süreyle girişi yasaklanmış, bunu niye başıma sardın diye. Yasağı kaldırma çabaları, ricalar bir işe yaramamıştı. Marina ara sıra bana uğruyordu. Teselliye çalışıyordum.

Sisler dağılmaya başlamıştı. Sınırdışı isteyen belli olmuştu. Eşi, eski patronlarına onu Özbekistan’dan göndermelerini rica etmişti. Eşini Bursa’dan tanıyordum. Güzel, sempatik bir hanımdı. Bursa’da iken reklamcılık yapıyordu. Taşkent’e geldiğinde de görüşmüş, bir kaç kez Efendi’de, Demir’de yemek yemiştik. Sıkılmaması için bir kaç film CD’si ve kitap vermiştim. Sonrasında “ben Bursa’ya dönüyorum” dedi. ”Gitme istersen” demiştim. Biliyordum bu gidişin dönüşü olmayacaktı. Sessizce gitti. Sonrası yukarıda anlattığım istifa olayı yaşandı. Gürkan “Mutlaka Özbekistan’a döneceğim, tek çözüm yolu kaldı” demişti bana telefonda O da ismimi değiştirmek, sadece zamana ihtiyaç var” diyordu. Zamanı hızlandırmak gerekiyordu.

Bir sabah telefonda onun sesini duydum. “Geldim” diyordu. Hemen buluştuk. İsmini değiştirmiş, yeni bir pasaport almış. Bir turizm şirketinin yardımıyla vize alarak Taşkent’e inmişti. Sonrası bir ay içinde bitti. Marina’yla buluşma, iş arama çalışmaları… “Tanıdıklarından uzak dur” demiştim ona. Tanıdıklardan uzak durulmuyor ne yazık ki. Yabancıların her hareketinin kontrol edildiği, ispiyoncuların kol gezdiği küçük bir ortamda insan ne kadar gizleyebilirdi ki? En son kendisiyle Vadiden geldiğinde görüştüm. Küçük bir kasabadaki boyahane de, yaşam şartları da onu sarmamıştı. “Türkiye’den gelecek iş adamlarıyla görüşeceğim” diyordu. Sonrası, sonrası yok oldu birden. Kendisinden bir hafta haber alamadım. Başına bir şey geldiği belliydi. Belki Özbek hapishanesinde olabilirdi. On beş gün sonra bir mail geldi. Türkiye’deyim diyordu. Polislerin kaldığı apartmanda yaptığı aramada arkadaşının sevgilisinin gerçek ismiyle hitap etmesiyle yakalanmış. Bundan daha kötü bir tesadüf olabilir miydi? Hiç hayatınızda beş dakika önce, ya da beş dakika sonra olsaydı dediğiniz oldu mu? Düşünün 15-20 dakika sonra gelse polis araması çoktan bitmiş olacaktı. Gerçi Taşkent’te kaldığı sürece polis onu her an yakalayıp sınır dışı edebilirdi. Polise ihbar çok önceden gitmişti. Yakınlarına, yardım edecek iş adamına ulaşamadı. Kader ağlarını örmüştü. Nezarette 3-4 gün tutulmuştu. Dosyasında aşk yazılı olduğu için fazla üzerine gelmemişler. Hatta “Çıkışı yeni pasaportuna verdik, bir yıl sonra eski pasaportunla, eski isminle vize için başvurabilirsin” demişler.

“Hırsızı, sapığı, uyuşturucu kullanan bir yığın insanla kaldım. Ne yedim, ne içtim. Hava alanına getirdiklerinde şükrettim ve bir daha dönmemeye o anda karar verdim” dedi. Havaalanında medeniyete kavuştuğumu hissettim” dedi, Türkiye’de karşılaştığımızda

“Bitti her şey, eşimden hemen boşandım. Özbekistan çok geride kaldı. Aylarca işsiz dolaştım. Ekonomik açıdan dibe değil, daha da aşağılara indim. O kadar yılmıştım ki, Srilanka’dan gelen iş teklifini hiç düşünmeden reddettim. İntihar etmeyi çok düşündüm, yapamadım. İçimde beni yaşama bağlayan az da olsa bir şeyler kalmış. Sonra O’nu içime gömdüm. Resimlerimizi yakıp Marmara Denizi’ne savurdum. Hafızamı resetlemeye çalıştım. Ama ne kadar uğraşsan yine de günün herhangi bir saatinde beynine bir şey saplanıyor. Beynini oyuyor, anılar canlanıyor. Sonrası gelmiyor. Bilmiyorum, bir gün gelir belki. İnanır mısın bir kadına bir yıl sonra dönüp baktım. “Hayatta yaşanacak şeylerin önüne geçilmiyor” dedi.

Eşkıya filmini hatırlıyor musun? Dedim. Seyrettiğim en güzel aşk filmlerinden biriydi Eşkıya. Arkadaşının sözlüsüyle Maho’nun sözleri döküldü ağzımdan. “Söyle hangimiz daha çok sevmiştik, söyle sen sevda için arkadaşını jandarmaya ihbar edebilir misin? Söyle, onun parasını çalıp sevgilisiyle evlenebilir misin? Söyle, hangimizin sevdası daha büyük?”Keje düşüyor aklıma. Yirmi yıl hiç kimseyle konuşmayan Keje. Sonra Eşkıya’nın sözü döküldü ağzımızdan “Sevda karşısında yaşamın ne önemi var”

Sevda neler yaptırıyor insana. Denizleri, dağları aşıyorsunuz, sonrasında görünmeyen duvarlar çıkıyor karşınıza ya ad görünmez zincirler sizi bağlıyor adı ne olursa olsun.  Selam sana şimdi kayıplarda olan dostum. Şimdi nerelerdesin bilmiyorum. Belki yakınlarda, belki çok uzaklardasın. Aylar oldu görüşmeyeli. “Sen son şövalyelerdensin” demiştim, hatırlıyor musun?  Ferhat’tan, Mecnun’dan farklısın, şövalyelik daha yakışıyor sana.

Yine şaire dönelim:

“Ölen sevgi yerine sevgili olsaydı

Hiç olmazsa hatırası kalır içimizde”

Sevda dolu günler.

Ekrem Hayri Peker

Paylaş
Etiketler: eşkiyanın sözühafızamı resetlemeye çalıştımKejeMaho’nun sözlerimilitsiyaya/poliseson şövalyelerdensinSrilanka’dan gelen iş teklifini
Önceki Yazı

Ülke Toprakları Madencilere Tahsis Ediliyor

Sonraki Yazı

Üretken Olmayan Tüketim

Ekrem Hayri PEKER

Ekrem Hayri PEKER

02/10/1954 tarihinde Mustafakemalpaşa’da doğdu. Anadolu Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünü bitirdi. Evli iki çocukludur. 30 yıldır tekstil sektöründe çalıştı. TUBİTAK veri tabanına kayıtlı, “Teknoloji tabanlı Başlangıç Firmalarına Özel İş Geliştirme” mentörü ve C Grubu iş Güvenliği uzmanıdır. Dört yıl Özbekistan’da bulundu. Gözlemlerini ve Anadolu’yla bağlarını kitaplaştırdı. Ayrıca Tekstile Giriş, Zeus’un İzinde, Özbek Mektupları, Kendi İşletme Dilini Yaratmak, Yeşim Taşı Tarih Türklerle Başlar ve Bursa Sinemaları adında altı kitabı dijital kitabı yayınlanmıştır.

İlişkili Yazılar

Ekrem Hayri PEKER (Müh.)

Teşkilatı Mahsusa

22 Ağustos 2020
5k
Ekrem Hayri PEKER (Müh.)

Vakıf Üniversiteleri-Yeni Üniversiteler ve Acı Bir Deneyim

04 Temmuz 2020
5k
Ekrem Hayri PEKER (Müh.)

Milli Eğitim Bakanına Açık Mektup

03 Temmuz 2020
5k
Ekrem Hayri PEKER (Müh.)

Mezarında Bile Rahat Bırakılmayan Şehzade Cem Sultan (IV)

02 Temmuz 2020
5.2k
Sonraki Yazı

Üretken Olmayan Tüketim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap