Gün/aydın dostlarım…
Yaşamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
BİR RAMAZAN DA BİTTİ, BİR BAYRAM DA…
“Elini alnına dayamış, sessizce pencereden dışarısını izliyordu… ”Hava bulutlumu ola” diye geçirirken içinden, elini yüzüne götürüp usul, usul ovaladı gözlerini, “yok yok hava bulutlu” dedi kendi kendine… Ve ardından ”İşte bir bayramda böylesine geldi de geçti bile” diyerek söylendi başını sağa sola sallarken… Sonra, sokaktaki koşuşturan çocuklara bakmaya başladı, hala daha geçmiş bayramın izleri vardı yüzlerinde. Bayram sevincini nasılda yaşıyorlardı çocuklar, bayramı yaşayan galiba çocuklardı, büyükler bayramdan bir şey anlamıyor! diye düşündü.
Bir an kendini yıllar öncesine bayram anılarının içinde buldu…
– Ahh ahhh ne günlerdi o günler! dedi ihtiyar… Bir yaprak daha düşerken dallarından çınarın…”
( Eski bayramlardan bir düş)
Bir bayramı bir farkındalıkla bitirdik elhamdülillah.
Bayram yaratanın sevgiyi yaşamamız için sunduğu bir bahaneymiş elhamdülillah.
Yaratan bizleri, bu bahaneyi de yaratan ve bizleri hoşnut eden bayramla ve bahaneyi amaca yönelik paylaşanlardan hoşnut olan. Hoşnut olan bizler için ve hoşnut olunca hem burada hem orada hoşnut eden.
Her şey ne kadar hoş değil mi Bayramlarda. Sureti haktan bilince bayram asıl bayram. Ben Bayram denen olguyu da pek çok şey gibi insan sevgisine ve paylaşıma vesile eden rabbime şükranlarımı sunuyorum.
Bunlar hep sayılı günlerdi de, ondan böyle çabuk geçti ve bitti. Cenab-ı Hakk, eskilerin tabiriyle “âhir ve akıbetimizi hayreylesin” inşallah…
Evet, şeair-i islâmiyenin, yâni, islâmî işaretlerin en büyüklerinden olan Ramazan-ı şerife ve onun bayramına da, artık “elveda” dedik. Rabbimiz, başta oruç olmak üzere, bütün ibadet-u taatlerimizi kabul etsin, seneye de; sağ-salim, sıkıntısız, musibetsiz, kâbe, ravza ve camilerimizde namaz kılınır bir şekilde kavuşmamızı, hepimize nâsib etsin inşâallah.
Bu seneki Ramazan-ı şerife, iki-üç aydır dünyanın uğraştığı bir umumî musibet, daha doğrusu, “ilâhî bir ikaz” ile girdik ama öyle böyle, derken bir Ramazan, bir bayram da yaşandı bitti!
Ve yeniden gözleriniz heyecanla dolaşacak takvim yapraklarında, yenisi acaba ne zaman diye…
Ve parmak hesapları kurgusunu yapacak hayal kurma saatlerinizin.
Ve uzaktaki sevdiklerimiz daha da yaklaşacak çok yakınlarınıza.
Ama yarın daha çok mutlu olmanız için binlerce neden doğacak yeni günle birlikte. Gülmeyi unutmayın ve daha içten gülün, daha çok sevinin çünkü bu bayramda bitti acısıyla bıraktığı hüzünle ama yine de bir güzeldir bayramlar. Çok değişik ve unutamayacağımız bir deneyim yaşadık bu bayram. Sağlıkla yenilerine kavuşma dileğiyle…
Ömür yeterse küçük torunlarımız anlatacağımız ve dini tarihimize işlenecek bir bayram deneyimiydi Pandemi eşliğinde. Pandemi dışarda biz içerde…
Genel olarak istatistiklere bakıldığında, grip ve grip türleri gibi diğer virüsler nedeniyle yaşanan kayıplarda, oldukça fazladır. Ancak hiçbiri corona kadar ses getirmemiştir. Çok hızlı yayılması, kolay bulaşması gibi birçok özelliğe sahip olması… Çok kısa sürede 170’ten fazla ülkede kendini hissettirdi. İzole tedbirleri alınmamış olsaydı, sonuç çok daha fazla vahim olabilirdi.
İşte bu bela virüs nedeniyle, ömrümüzde ilk defa buruk bayramlar yaşıyoruz. Hepimiz bayramda çocuklarımızdan ve torunlarımızdan ayrıyız. Farklı duygular yaşadık. Sonuçta insan duygusal bir varlık. Duygusallığın olmayıp, sadece düşüncenin olduğu yerde, insan sıcaklığı yerine, robot soğukluğu oluyor.
Aslında bayramlar özel günlerimiz bizim. Geçtiğimiz bayram günlerinde bu coşku ve sevinç yerini, hüzün ve özleme bıraktı. Esasen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı içinde aynı durumlar geçerliydi.
Tabi tüm bu bedelleri kendimizin ve toplumun sağlığı adına ödüyoruz. Yapmaya devam edeceğiz.
Ama sonuçta robot değiliz. Duygularımıza hâkim olamıyoruz.
Tabii ki eski bayramların tadını arıyoruz. Tabii ki eski günlerin tadını özlüyoruz.
Ve” nerdeeee o eski bayramlar” demenin artık yaşla ilgisi olmadığını düşünüyorum bu bayram sonrası…
Evet, günler gelip geçiyor ve ömrümüzden takvim yaprakları gibi azalıyor.
Her anımızın kıymetini bilelim diye diye bir bayramımızı daha geçirdik. Sokağa çıkma yasağı nedeniyle evde olduğumuz bayramda bol bol telefonlarla konuştuk eş dostla. Tabi ulaşmak zor oldu telefon hatları sıkıntılıydı. Görüntülü konuşup hasret gidermeye bayramlaşmaya çalıştık.
Belki de bayramın değerini bir kez daha anlamış olduk.
2001 yılından önce ben mezarlık ziyaretini çok yapan birisi değildim. Zaten yoğun bir tempoda çalışan birisiyim ki yarım gün fırsat bulsam bir sahil kenarına kafamı dinlemek için giderdim. 2001 de kardeşimi kaybetmiştim 2008 de babamı da kaybedince e yaşta kemale tırmanmaya başlamıştı her Cuma, her bayram da ilk gün mezarlığa bayram ziyaretinde bulunurdum, kardeşime ve babama. Sonra 2017 yılında annemi de kaybedince iyice yalnız kalmıştım ve aklıma düştükçe Cuma ve bayram dışında da onları ziyaret eder oldum. Birikiyordu anlatacaklarım onlara. Ama bu Pandemi nedeniyle 2,5 /3 aydır hele bu yıl bayramda olmadı. İçimde çok büyük bir eksiklik oldu.
Velhasıl bu yıl her şeyin ilkini yaşadık zaten.
Camiye gitmek yasak, sokağa belirli saatlerde çıkabiliyoruz, mezarlık ziyareti yasak, bir de bayramda da çıkamayınca evde geçirdiğimiz yasaklı bayram derken, bayram bitti…
Ya şimdi! Nerede o eski bayramlar, eski zamanlar mı? diyeceğiz yoksa tevekkül mü edeceğiz. Bence tevekkül etmek gerek Rabbimize… Bütün vehimleri, şüpheleri, vesveseleri yok eden, iksirli bir ilâçtır tevekkül…
Neyse önümüzde daha çok bayramlar olacaktır onlarda telafi ederiz artık bugünleri tabi sosyal mesafe kurallarına uyarak. Yavaş yavaş yeni normale de dönmeye başlayacağız Evet çok bunaldık, eş dost arkadaşlarla canlı sohbetlere susadık, özledik de onları belki özlendik de ama gelecek olan güzel günleri daha güzel yaşamak için sabredeceğiz ve bu yıl bazı aktiviteleri eksik yaşamak doğru olacaktır diye düşünüyorum. Böylede yapmalıyız eğer seviyorsak önce kendimizi sonra ailemizi, arkadaşlarımızı, eşimizi dostumuzu, hısım akrabayı. Çünkü sevmek yaşamın en önemli duygusu yaratılmışların olmaza olmazı…
Sevin, sevilin, sevmek dünyadaki en büyük güzelliktir.
Hayat sevince güzel ve diyelim ki her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Gönlünüzden geçen her güzel şeyin hayalden çıkıp, gerçeğe dönüşmesi dileğiyle hepinize hayırlı, sağlıklı ve mutlu bir gün olsun ağız tadıyla sürsün yaşamınız…
Sevgi ve muhabbetle, hoş kalınız, hoşça kalınız, dostça kalınız, sevgi ve aşkla kalınız…
#öskurşun#