Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Hazal SEYİTOĞLU

Bir Ramazan Ayı Daha Düştü Ömrümüzden…

Hazal SEYİTOĞLU Yazar Hazal SEYİTOĞLU
29 Eylül 2008
Hazal SEYİTOĞLU
2
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Kadir gecesinden bir gün önceydi. Aşağıdan zile bastılar. “Kim o” dememe kalmadan başka birisi kapıyı açmış, kaşla göz arasında Ramazan davulcusu, boynunda asılı davulu ve elinde tokmağı ile kapıya gelmişti bile. “Ama biz hiç davul sesi duymadık ki” dedim, sitemkâr bir ifade ile. “Abla, rahatsız olan varmış” eli ile işaret edip “şu köşeye kadar valla her gece çaldık.” dedi. Tüm çocukluğumun ve ilk gençlik yıllarımın Ramazan ayı davulcuları birilerini rahatsız edecek, bu benim ve benim gibi yetişen insanların anlamakta zorluk çekeceği bir hadise. Anlamakta zorluk çektiğim bir başka hadise de ezan. Ezanı anlamakta zorluk çekmemin nedeni Arapça oluşu değil elbet. Bu bahsi anlatmadan evvel, fıkra gibi, gerçek yaşanmış bir anıyı anlatacağım. Köylünün biri hacca gidip, gelir. Konu komşu ,yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat deyince, “bu Araplar garip insanlar. Ezanları Türkçe, namazları Türkçe, selamları Türkçe. Gel gelelim, konuşmaları Arapça!” der. Ezan bizim ezan ama bizim ezandan da rahatsız olan bizim insanlarımız var. İlk defa bu sene böyle kişilerle yakından temaslarım oldu. İnanılacak gibi değil doğrusu. Hani hep duyuyordum, ezandan rahatsız olanların şikayetleri üzerine hoparlörün kısıldığını, her yerde okunacağına bir yerden okunsun, dileklerini. Ama bu dilekleri sadece duyardım. Hiç bu kadar yakınımda yaşamamıştı dilek sahipleri. O güzelim sabah ezanından rahatsız olanların varlığı ile bu denli iç içe yaşayacağım aklımın ucundan geçmezdi.

İlk gençlik yıllarımda, okulun tatil olduğu zamanlarda, akrabadan, arkadaşlardan gençler bir araya gelip sabah ezanlarına kadar oturup, muhabbet ederdik. Sonra o güzelim, ‘dünyaya hoş geldin’, anonsu ile güne kuş sesleri eşlik ederdi. Güneşin yavaş yavaş sabah serinliğinin üzerine doğuşunu izlerdik.

Benim yetiştiğim ortamda, oruç tutmamak için değil, tutmak için bahaneler uydurulurdu. “Büyüdüm artık anne! Hasta değilim, oruç tutabilirim baba! Derslerime engel olmuyor ki! Bir kere seslersen, hemen uyanırım, valla söz veriyorum!”

Oruç tutmaya “tekne orucu” ile başlamıştık. Bizimle aynı gelenekten gelenler bilir. Öğlene kadar. Annem “tekne orucu tutuyorsun, şimdi orucu açma vakti, hadi yemeğe” derdi. Devam etmek isterdik ama “tekne orucu” bu öğle yemeği orucu açmak vaktiydi, bizim için. Ne zaman bu oruca başladık ve ne zaman yetişkin orucuna geçiş yaptık hiç hatırlamıyorum. Öyle güzel bir geçişti ki bu bizi hiçbir zaman yormadı, zorlamadı. Sanki doğdum doğalı bu güzelliği yaşıyorum.

Ezan sesinin olmayışı en çok yurtdışında insana acı veriyor. Her türlü sesi duyabiliyorsunuz ama ezan yok. Kendi aramızda konuşurduk arkadaşlarla. Türkiye’deyken bu kadar dikkat etmedikleri ezan sesinin aslında ne kadar da içlerine işlemiş olduğundan bahsederlerdi. Ezan sesinin olduğu topraklar, kendimizi evimizde hissetmemize neden olurken, şimdi yabancı ülkelerde gördüğümüz McDonald’slar, Burger Kingler, Nextler, TopShoplar, cocacolalar kendimizi evimizde gibi hissettiriyor.

Çocukluğumuzda Ramazan ayı demek büyük iftar sofraları demekti. Öncelikle, tüm ailenin bir arada olduğu, sonra komşuların, sonra akrabaların, sonra arkadaşların sonra hiç tanımadığımız kişilerin bir araya geldiği, komşulardan tedarik edilen, eksik tabak, kaşık ve çatal, bütün bir sene yüzünü nadir gördüğümüz muazzam yemeklerin bir arada olduğu, hiç bitmeyecekmiş gibi, bir memur maaşıyla kurulan, bir orduya yeteceği muhakkak olan bereketli iftar sofraları kurulurdu. Anneciğimin elceğiziyle açtığı su börekleri, baklavalar… Bir heyecan, tatlı bir koşuşturma. Hocanın ilk “Allahu ekber”iyle birlikte yenen o ilk şey, illa ki hurma olurdu. Hurmasız bir iftar sofrası hala düşünemiyorum. Demek çocukluğumdan kalan bir şey. Akşam namazına geçmeden illaki içilen bir bardak çay, olmazsa olmazıydı iftar sofralarının. Hatırladığım ilk teravihler Adıyaman’daydı. Çocuktuk ve sürekli bir şey bulup, gülüyorduk. Büyükler kızıyordu. Biz kendimizi gülmekten alıkoyamıyorduk. En iyi hatırladığım teravih namazaları ise İstanbul’dakiler. Komşularla toplanıp gittiğimiz İlahiyat Fakültesi cami… Dönüşte çekirdek ve kola alışlarımız… Annemle son kıldığımız teravih namazı ise onun komşuları toplayıp, cami yerine her gün birimizin evinde kılmaya başladıklarımızdır. Gündelik hayatta namaz kılmayan, hatta orucu bile zar zor tutan komşularımız bu “aktivite”ye güle oynaya katılmaya başlamışlardı.

Ramazan ayının başka bir ritüeli ki galiba en önemlisi Kur’an hatimleri… Kur’anı kerimin nüzulü Ramazan ayı içerisindeki Kadir gecesi olması hasebiyle bu ayda okunan Kur’anın daha efdal olduğu bilinci ile okunan hatimler.. Babam ayrı annem ayrı okurdu mukabelelerini ve Kadir gecesinde bitirmeye çalışırlardı. Zaten bütün bir yıl, her Cuma gecesi evimizde Kur’an okunmasına alışıktık. Ezan gibi, oruç gibi Kur’an okunmasına da yabancı değildik. Bütün bu eylemlerin bizzat içindeydik. Bu ruh bize öğretilmiyordu. Biz bu ruhla yaşıyor ve besleniyorduk.

Şimdilerde ise, iftarı birlikte açacak geniş kitlelere sahip değiliz. Belki birileri hala sahip ama biz değiliz. Eşim ve ben, bir de bebeğimiz… Ara sıra ablam ve bu ruhtan çok uzak çocukları ile açtığımız gürültü ve patırtı içindeki iftarları saymazsak… Ama bu bile benim için çok güzeldi. İlk günkü teravihe eşim, son teravihe ise ben gittim. Aradakiler ise gümbürtüye gitti. Kur’an deseniz, dün sadece namaz surelerini okudum, Allah kabul etsin.

İş yerinde bir arkadaşıma, “biliyorsun Oruç tutmak sadece aç kalmak değildir” diyecek olduğumda gayet kibar bir ses tonuyla “Hazal’cım, bilmiyorum, aslına bakarsan bilmek de istemiyorum” karşılığını aldım. Oysaki amacım kesinlikle ona, bunu anlatmak değildi. İnsanların bildiklerini yapmaktansa, hiç öğrenmemeyi yeğlediklerini; yapmak sorumluluğunun altına girmektensen, bilmemeyi tercih ettiklerini bir kere daha görmüş oldum. Oysaki bunlar insan olmanın güzellikleri, ruhun ihtiyaçları… Keşke bilselerdi, keşke öğrenmek isteselerdi. 

Bir Ramazan ayı daha düştü ömrümüzden.

Bayramımız kutlu ve mübarek olsun.

Paylaş
Etiketler: EzaniftarKur'anoruçRamazanteravih
Önceki Yazı

Arife Tarif Gerekir!

Sonraki Yazı

Ergenekon Bilerek mi Sulandırılıyor?

Hazal SEYİTOĞLU

Hazal SEYİTOĞLU

İlişkili Yazılar

Hazal SEYİTOĞLU

Göç Vakti; Turna Yarin Selam Saldı ‘Gel’ Dİye…

07 Mart 2016
5k
Hazal SEYİTOĞLU

2+2=5Diye Bilecek Kadar İzansız İnsanlar

07 Şubat 2016
5k
Hazal SEYİTOĞLU

Göç Vakti; Turna Yarin Selam Saldı ‘Gel’ Diye…

25 Ocak 2016
5k
Hazal SEYİTOĞLU

Germeyelim Gerilmeyelim

24 Ocak 2016
5k
Sonraki Yazı

Ergenekon Bilerek mi Sulandırılıyor?

Yorumlar 2

  1. mustafa altuntaş says:
    17 yıl önce

    Hazal hanımefendi, “Bir Ramazan Ayı Daha Düştü Ömrümüzden” adlı makalenizi okudum, geçte olsa…
    Okudukça içimi bir burukluk sardı tarifi anlatılır gibi değil, çocukluğumu yaşadım dünden bugüne…Tekne orucum geldi aklıma…Rahmetli dedeme devredişim yarım gününü…
    Hicri ve Miladi yeni yılınızı kutluyor esenlikler diliyorum…
    Yüreğinize, kaleminize sağlık…
    Saygılarımla,

  2. Hazal Seyitoğlu says:
    17 yıl önce

    Mustafa Bey,

    Çok özür diliyorum, yorumunuzu şimdi gördüm. Ne yalan söyleyeyim, yazımı baştan sona yeniden okudum. Boğazımda oluşan düğümün kademe kademe aşağıya indiğini hissettim ve çiğerime takılıp kaldı.

    İnşallah aynı hassasiyette insalar çoğalır. Bu tip ritüeller (affa sığınarak yazıyorum) toplumu birbirine bağlayan, sevgiyi ve saygıyı arttıran “sosyal aktivite”lerdir.
    Saygılarımla,
    Hazal

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap