Unutan, umursamayan… hatta hiç olmazsa, ‘hayırlı olsun’ dahi demeyi akıl edemeyen türlü türlü beyhude insanlarımız yanında, bir de hediye zarfının iç kapağına bir bukle ‘sevgi mesajı’ yazacak kadar ince ruhlu güzel insanlarımız da var bizim, şükür…
Şehirle insanın iç içe dönüşümünü anlatan Metamorfoz tarihi romanımızın son satırlarını şöyle yazmıştım;
‘Allah’ın insan üzerinde ki hakkı, hayvanın insan üzerinde ki hakkı, eşyanın insan üzerinde ki hakkı ve bir de insanın insan üzerinde hakkı vardır…’
Şimdi soruyorum kim, kaçımız bu hakların farkındayız!..
Düğün, doğum, sevinçli günlerinde tebrik edilmek ister insan…
Başarı, gayret ve sevinçli günlerinde takdir edilmek ister insan…
Hastalık, ölüm ve hüzünlü günlerinde teselli mesajı almak ister insan…
Bayram ve özel günlerde de anılmak ister insan…
Hatta imza günlerinde bile…
Kim tarafından?
Tatbiki etrafındaki tanıdık, arkadaş, eş dost ve dahi akrabaları tarafından…
Peki, buna ne kadar riayet ediyoruz?
İğne size, çuvaldız kendime…
Karşılaştığınız bazı tanıdıkların yüzünüze ‘Hi, hi… ‘ yapıp, özel davetinize ‘Hayırlı olsun’ dahi diyemeyecek kadar basiretsizlik göstermeleri çok ilginç ve tezatlık gösteriyor maalesef…
Tatbiki kim olsa bu durumu hoş göremez!
Bu hassasiyetleri görmezlikten gelenler şunu bilmelidir ki;
İnsanın insan üzerinde ki haklarından biri de budur.
Allah herkese farklı yetenekler vermiştir. Yeteneksiz insan yoktur, yeteneğinin farkına varamayan insan vardır. Onun için bir arkadaşınızın başarısını kendinizle karşılaştırıp hasetlik yapmak hakkaniyetli bir davranış değildir…
“Ey eşek arısı bal yapmazsın bir de bizi sokmasan olmaz mı?”
Bu sadece bireysel bir serzeniş değil genel bir durumdur; ister sanat ehli olsun, ister ilim-irfan sahibi olsun, etrafı tarafından hep bir itibar görmezlik ve fark edilememezlik olagelmiştir, Kültür,Sanat ve Edebiyat adına da…
üzücü…
Tabi ki;
bizler profesyoneliz, topluma mal olmuşuz, amatörce davranmamalıyız…
lakin bazıları gibi kasıntı yapıp kendi sırça köşkümüzde de oturup insanlara tepeden bakmıyoruz. Bizleri yakinen tanıyanlar bilir, insani olarak içinizden biriyiz…
Biz de eşin-dostun davetine gidemesek de en azından telefon açıp mazeretimizin özür beyanıyla ‘Hayırlı Olsun’ dileklerimizi sunuyoruz, samimice… Ya siz!
Yahu,
günün yaşam şartlarından, her hangi bir sebepten dolayı davete icabet edememiş olabilirsiniz. Bu anlaşılabilir hem de insani bir durumdur. Ancak en azından bir ‘hayırlı olsun’ diyememek anlaşılabilir değildir, insani bakımdan da…
İşte bu insanın insan üzerindeki haklarından biridir.
Bazı şeylerin telafisi yoktur!
Silkinin…