Muhterem İsmet Yılmaz
Milli Eğitim Bakanı
Muhterem diye hitabetmenin, sizin için fıtrata daha uygun düşeceğini düşünerek bu hitapla başlamak istedim söze.
Muhterem Bakan;
Bu ülkenin ekmeği ve emeğiyle büyümüş bir vatandaşı olarak yaşanmakta olan açmaz ve çıkmazlara kayıtsız kalmayı, erdemime ihanet olarak görürüm.
Hele ki, ülkemizin içinde bulunduğu en büyük açmazı ve çıkmazı, ülkenin 100 yıl sonrasını bile şekillendirecek olan eğitimde düğümlenip kalmışsa, burada kayıtsız kalmayı, erdemimin yanında mesleğime de ihanet olarak görürüm.
Bizler öğretmen olarak yetiştirilirken, gelecek nesillerin bizlerin eseri olacağı ülküsü ile donatıldık. Ve bizler biliriz ki,”şayet eğitim, bir milleti özgür, bağımsız, şanlı ve yüksek bir toplum halinde yaşatacak ilke ve ülkülerle donatılamamışsa, toplumu esaret ve sefalete terk eder.”
İşte bu nedenlerle kayıtsız kalamayız eğitimde kaygı yaratacak karanlık noktalara…
Muhterem Bakan; hiç düşündünüz mü Atatürk’ün eğitim hedefinin neresindeyiz!?.. Ülke nüfusunun %95’i okuma yazma dahi bilmezken, pek çok alanda çağdaş dünya ile yarışabilir hale gelmiş olmanın nasıl başarıldığını bu ülkenin Milli Eğitim Bakanı olarak bilmiyor olamazsınız. Bilmiyorsanız da öğrenmeden o koltukta oturuyor olmamalısınız.
Eğitim, belirlenmiş “Milli” politikasıyla ve ilkeleriyle kalkınmayı ve çağdaşlaşmayı hedefliyor olmalıdır. Şu an Türk Milli Eğitimi’nin en tepesindeki kişi olarak, sordunuz mu kendinize, bu hedeflere bırakın ulaşmayı, ne kadar uzağındayız!?…
Hiçbir sorunu çözüme kavuşturulamamış aksine her yönüyle arapsaçına döndürülmüş eğitimin sistemimizin bunca gerçekleri ortadayken, “eğitimde çağ atladık” sözünüzü duyunca, bir yanım güldü, diğer yanım kahroldu!…
Bir kişi “bakan” olmuşken, ancak bu kadar “görmeyen” olur dedim… Güldüm.
İşin Başsorumlusu’nun milletin gözünün içine baka baka bunca olumsuzlukları başarı gibi yutturmaya nasıl kalkar… Bunca halkı nasıl aptal yerine koyup aldatabileceğini sanır deyip, kahroldum. Ve ülkemin haketmediği böyle bir zihniyetle bırakın çağdaş milletler düzeyine ulaşmayı, yarınların yarı karanlıklarını bile yırtamayacağını düşünüp üzüldüm.
Eğitimde çağ atladık da Muhterem Bakan;
Tarihten dersler çıkarıp, çağa uygun, hizmet, kalite ve bilgi üreten yeni bir program mı geliştirdik?
Cehaleti kırıp, bireysel yetenekleri ortaya çıkaracak bilgi ve beceri kazandıracak, bilimsel çalışmaları özendirecek, sorma ve sorgulama kültürünü biadın ve ezberin yerine hakim kılacak yol ve yöntemler mi geliştirdk?
Emeğe değer katacak, hileyle değil, akıl yoluyla kazancı artracak merak ve araştırmacı ruhu geliştirecek yeni yol ve yöntemler mi geliştirdik!?…
Ülkelerin gelişmişliğinin temeli eğitim ve öğretimdir deyip, iyi eğitilmiş toplumlar oluşturmak amacıyla, bilim, teknoloji ve ekonomide öncü kurumlar mı geliştirdik!?…
Bunların ve daha bu bağlamda sayılacak yüzlercesinin olmadığını ve bunların, İmam Hatip’lerin sayısını artırarak, üniversiteleri medreseleştirerek olamayacağını siz de biliyorsunuz!. (DEVAMI GELECEK…)
08 Kasım 2017
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci – DENİZLİ
mehmethalilarik@gmail.co