Bir böceğin yaprağa tırmanırken verdiği ölüm kalım mücadelesi. Bu mücadelenin bilançosu, ön ve arka ayaklarından birer tanesinin kullanılmaz hâle gelmesi. Buna rağmen, böceğin tırmanma azmi. Yaprağın ayasına ulaşmak için, tekrar tekrar deneme gayreti.
Derdi yaprağın üzerine mi? Çıkmaktı. Başka yaprak aldım ve önüne bıraktım. Kenarına geldi, kokladı, duyargalarıyla bir iki deneme yaptı ve mücadele verdiği yaprağa yöneldi. Niçin ulaşmak istiyor, amacı ne olabilirdi.
Böceği erişmek istediği yaprağın üzerine bıraksam, davranışını gözetlesem, acaba ne yapar. Aklımdan geçeni uygulamaya kalktığımda yanıma eşyaları yükleyecek kamyoncu geldi. Böceğin davranışını açıkladım ve onun da ilgisini çekti. Böceğin mücadelesini ilgiyle izledik. “Can taşıyor, herhâlde açlık korkusu fena” Dedi.
“Ayağını kırdı, ön ve arkadan, birer tanesi gitti. Yine de direniyor.” Dedim.
Kamyoncunun, yüzü soldu, başım ağrıyor dedi. Dizleri ve ayakta duramadı. Otur dedim, oturdu. Rahatsızlandın mı? Dedim. Bana baktı ve başından geçen büyük kazayı anlattı. Böceğin yaprağa çıkma uğruna ön ve arkadan iki ayağını kırması bana kazamı hatırlattı. Kamyon ile barajın toprağını taşıyorduk. Sekiz saat ara ile çalışıyorduk. Sabah vardiyasında görev alan çok sayıda kamyonduk. Sıcak bir gündü. Kamyonlar dolu ve boş koşturuyorduk.
Anlatırken, ayağa kalktı, duramadı ve oturdu. Kızardı, gözlerini ovdu ve saçlarını düzeltti. Montunu çıkarttı, ter bastı dedi. Ellerine baktı, yara izleri daha net olarak kapanmamıştı. Ayak tarakları, kaval kemiği ve diz eklemi dağılmıştı. Sessizce su istedi.
Kamyonu inşaat alanına geri geri sokmuştum. Çıkmakta olan kamyon da beni gördü ama dinlemedi. Çok geçmiş olsun dedim. Büyük kaza atlatmışsın.
Bu arada böcek, canını dişine takıp yaprağın üzerine çıkma mutluluğuna erişmesine az kalmıştı. Ayağını çekiştiriyordu. Fakat ön ayağını Yaprağın kenarına takıp kendini yukarı çekemiyordu.
Kamyon da çok hasar vardı. Allah korudu işte. Yükü olan kamyon yanımdan geçerken, hafif bir dokundu. Toprağını çektiğimiz derin sahaya kayarak uçtum. Bir iki de takla attık herhâlde. Kamyon vurduğunda kontağı elimde olmadan kapatmışım. Çıkmak istiyorum, ayaklarımın üzerine kalkamıyorum. Tutunuyorum fakat kendimi yukarı çekemiyorum. O sırada bayılmışım, gözümü iki gün sonra hastanede açtım. Korkum dibe vurduğumuzda kamyonun patlayacağı idi.
Kazanın yakın zamanda olduğunu zannettim. Bir yıl yattım, yeni rahat ayakta durabiliyorum. Kemiklerimi kestiler biçtiler ve eklediler, belki biraz boyum kısaldı.
Hastanede belki üç ay hiç ırganamadım. Ayağa kalkarım diye kimse ümit etmezdi. Çok zordu, ağrı sızı ilaçlar artık bir noktadan sonra dayanamıyorsun. Yalnız beni kamyonla birlikte çekmişler. Ne akıl, ya kamyon bir daha geri kaçsaydı. Kamyon hurda olmuştu. Buradan sağ nasıl çıktı diye konuşulmuş. Ömür tükenmemiş ve çekeceğim varmış, dedi.
Bir anlık gaflet, sabırsızlık ve insan oğlunun hırsı. Sonra pişman oluyorsun ama iş işten geçiyor. Hayat mücadelesinde canının peşine düşüyorsun, böcekte olsan yaprağın yüzeyine çıkmaya çalışıyorsun.
Psikolojik destek aldım. Yoksa kamyona yaklaşamazdım. Böceğin yaprağın ayasına çıkması gibi, sonuçta iyi oldum.





















