Türk siyasi hayatında operasyonel müdahaleler hep olmuştur. Bu opersyonlar içinde Almanların yaptıklarıda hep ibretamizdir.Bu operasyonlar içinde en meşhuru yakın tarihimizde Mesut YILMAZ’ı Anap’ın başına getirme ve Türk Milletine genç siyasetci cılalaması ile yapılan opersyonun Anap’ı nereye götürdüğü dikkate şayandır. Gerçi bir başka dış mihrak süslemesiyle sarışın güzel sunumlu Çiller’de Demokrat parti geleneğinin mirascısı Doğruyol’u bütün çabalara rağmen bitirmiştir. Ne hikmetse bu ülkede özellikle Almanlarne zaman bir siyasi dizayn çabasına girseler bu millette karşılığı olmayan bu çabalar hep uzun soluklu süreçte akametle neticelenmiştir. Tabii ki Atatürk’ün partisi iafadesinin sık sık kullanıldığı (son zamanlarda TV’lerdeki reklamlarda reklam malzemesi olarak Atatürk’ün kullanılmasının esin kaynağı bu mudur? bilmiyoruz) CHP umarız Anap ve DYP nin akibetine uğramaz.
Osmanlının son döneminde bu milleti cihan harbine sokan zihniyette sonuçta Almanların dümen suyuna giren zihniyetti.Ne Almanlar burnunu Türk siyasetine sokmaktan vazgeçiyor, ne de bu Alman ekolünden medet bekleyenler bu dizayndan umut kesiyor.
Doğrusu son yıllarda Almanya’da özel bir uluslararası mutfakta pişirilen Alevi dini projesiyle (bu projeye Almanların koyduğu isimdir yoksa biz Aleviliği elbette İslam’ın alternatifi bir din olarak değil belki İslam’ın bir yaşam biçimi olarak görür, Alevi kardeşlerimize de ehl-i Beyt’e saygı ve sevgileri nedeniyle Ehl-i Beyt kardeşlerimiz deriz.) uzun süredir bir operasyon hazırlığından haberdardık ama yansımasını GANDİ KEMAL olarak beklemiyorduk. Doğrusu Alevilerin, Kürtlerin, Romanların vs. hakları adına açılımların yapıldığı böyle bir zamanda bu operasyonu yapanların çok da iyi niyetli olmayabileceği de düşünülebilir. Aceba bu açılımlardan rahatsız çevreler bu anlamda bir yeni kırılma peşinde midir?
Şimdilerde Doğan Grubu’nun cilalamasıyla sunduğu ve tüm Ak parti karşıtlarının belki tutar umuduyla sarıldıkları
Gandi Kemal projesi ne kadar gerçekçi bunu zaman gösterecek. Bu noktada Taraf Yazarı Emre Uslu’nun şu tesbiti dikkate değer: Burada Gandi Kemal’inavantajı gibi görünen Doğan projesi de tersine dönebilir.
Bu projeye göre şaibesiz bir lider olan Gandi Kemal, Doğan’ın elinde birikmiş olan ve vergi cezaları nedeniyle doğrudan açıklayamadıkları yolsuzlukdosyalarını Doğan’dan alıp birer birer açıklayacak. Benzer bir talep Baykal’a gitmiş ancak Baykal bu işe doğrudan müdahil olmamıştı. Yerine KemalKılıçdaroğlu bu dosyaları açıklıyordu. Ancak kendisi parti başkanı olmadığı için o dosyaların etkisi az oluyordu. Şimdi CHP’nin başkanıve müfettiş Kemal Kılıçdaroğlu gelecek aylarda bu projenin aktif unsuru olacak. Burada Kılıçdaroğlu için “Doğan Grubu’nun savaşçısı” imajı doğar ki bu imaj Mesut Yılmaz’ı ve partisini yok etmişti. Kendisi yolsuzlukla suçlanan bir grubun desteğinde yolsuzluk siyaseti yapmak Gandi Kemal’e nekadar yarar onu da göreceğiz. Bu noktada Kılıçdaroğlu’nun başarısını AKP’nin yapacağı karşı hamleler belirleyecek. Ayrıca Doğan Grubu elindeki medya organlarının bir kısmını satışa çıkardı. Onlar satılırsa bu proje ne kadar tutar onu bilemem?
Doğan grubu kendi içine düştüğü handikaptan son bir hamleyle süsleyip sunduğu Gandi Kemal’le çıkamaya çalışıyor ve bu noktada Alman operasyonelekibiyle de ortak bir noktada buluşuyor. Baykal’ın harcanma komplosunun arkasında da böylesi bir proje çıkarsa doğrusu çok da süpriz olmaz.
Bu noktada bizler figüranlara takılıp başrolü, parçalara takılıp geneli ve asıl büyük fotoğrafı kaybetmemeliyiz. Geçen hafta İstesob toplantısı içinİstanbuldaydım. Wow Otel’de kalmıştık. Burada hasbelkader kısa bir sohbet etme fırsatıda bulduğumuz sayın Kılıçdaroğlu ve CHP il Başkanı Gürsel Tekin, Baykal’lı şakalaşmalar karşısında operasyonun kongre ayağı yani Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ortada yokken bile çok keyifliydiler.
Halbuki aynı dakikalarda Ankara’da sayın Baykal’ın evinin önünde timsah gözyaşlı gençler (ya da bürütüsler) ağıtlar yakıyorlardı. Doğrusu tam da Başbakanın tabiriyle Brütüs asırlar ötesi iz düşümünde rolünü oynuyor…
Bu noktada Sayın Uslu’nun önemli bir analizi var: Kemal Kılıçdaroğlu’nun işinin Doğan Medya’da yansıtılmak istendiği gibi pürüzsüz olacağını düşünemeyiz.
Gandi Kemal’in aşması gereken temel birtakım handikaplar var. Öncelikle hakkında şimdiden dolaşıma sokulan ve ulusalcı kesimler tarafındanbenimsenme olasılığı yüksek “dış bağlantı” iddialarının üstesinden gelmesi gerekiyor. Gandi Kemal ile ilgili dış bağlantı iddiası Almanyaüzerinden kuruluyor. Teori şu şekilde örgütleniyor: “Hatırlayınız kendileri Almanya’ya gittiğinde içinde bulunduğu araç polis tarafındandurdurulmuş ve arama yapılmıştı. İşte teori burada devreye sokuluyor. O araçta Gandi Kemal’i zora sokacak birtakım bilgiler ve deliller vardı.
Gerektiğinde aleyhine kullanılmak üzere o belgeler Almanya’nın elinde tutuluyor iddiasında bu teoriyi ileri sürenler. Buna ek olarak Gandi Kemal’inAlmanya’ya Deniz Feneri davası ile ilgili yolsuzlukbelgeleri almak için gittiğini hatırlatıyor ve Deniz Feneri Davası AKP’ye karşı bir operasyonuydu.
Gandi bu operasyonun bir ayağı olarak düşünülmüş bir liderdi. O nedenle onunla irtibat kurdular. Almanya Türkiye’deki Aleviler üzerineuzun süreden beri operasyonlar planlıyordu. Gandi Kemal ile bu operasyonları taçlandırdı.
Doğan Grubu gazetelerinin Gandi Kemal’e destek vermesinin nedeni de bu. Doğan’ın Almanya ile olan yakın bağlantısını bilmeyen yok.”
Sonuç olarak bu opersayonun dışa bağlantısında Almanlar, yurt içi ayağında Doğan grubu dikkat çekiyor. Elbette bir süredir kendi derdine düşenve bir yerlerden bir imdat bekleyen Ergenekoncuları da unutmamak lazım. Baykal tüm gönüllü avukatlık çabasına rağmen onları tatmin etmemişti.
Umarız bu çok boyutlu operasyonda Gandi Kemal yönetmenlerin biçtiği roller yerine tüm bu hamleleri boşa çıkararak ülkemizde varlığına her daim ihtiyaçduyduğumuz dış ve iç mihrakların ötesinde milletten yana gerçek bir muhalefet lideri olarak iktidara alternatif olur.
Zira demokrasilerde muhalefet, muvazene-i adalettir.
