Herkesin, her vesile ile bol bol tarih okumasının çok zaruri olduğuna inanıyorum. (Elbette, dürüst tarihçilere ait eserler okunmalıdır. Taraflı kişilerin uydurmalarına itibar edilmemelidir.) Ve görülecektir ki; asırlar geçse de, teknoloji çok ilerlemiş olsa da, sabit fikirler/düşmanlıklar/hırslar/yalanlar/iğrenç senaryolar ve soygun düzeni hiç değişmemektedir.
1-Batı denen, kendini üstün gören, her türlü ahlaki ve insani değerlerden nasipsiz kesim; hâlâ soykırım/soygun/sömürü/kölelik ve istismar düzenini sürdürmektedir. Hâlâ gelişmemiş ülkelerin kanını emmektedirler. Her türlü terörün, sabotajın, darbenin, savaşın kurucusu ve yöneticisidirler.
Haçlı seferleri, İslam düşmanlığı, tapınak şövalyelerinin projeleri en yoğun biçimde gündemdedir. Hedef; hâlâ Kudüs ve Orta Doğu’dur. En büyük düşman ve engel olarak gördükleri ülke yine, Türkiye’dir.
İslam ve Türk Dünyası hâlâ (asırlar öncesinde olduğu gibi) dağınık, paramparça, birbiri ile didişmektedir. Cehalet ve sefalet içindedir. Sömürgecilerin kölesidir.
O dönemde bir tane “Hasan Sabbah” ve fedaileri vardı. Şimdi (çoğu birbiri ile kavgalı/büyük kısmı Siyonist ve Evanjelist’lerin güdümünde) dinimizi hurafelerle dolduran, bilimden nasipsiz, dünya nimetlerini ön planda tutan 150 bin ayrı cemaat vardır. Her taraf sahte Seyyid’lerle, keramet sahipleri ile dolmuştur. Vehhabilik, Şia, Selefilik devamlı olarak; ihtilaf, bölünme, huzursuzluk ve terör kaynağı olmaktadır. İslam dünyasının hiçbir yerinde; huzur, adalet, demokrasi, insan hakları, eğitim ve ilim düzeyi bulunmamaktadır. Haçlı kesiminin emrindeki, (güya İslami isim taşıyan) terör örgütleri her tarafı kana bulamaktadırlar. Siyonistler asırlarca önce olduğu gibi, her türlü melaneti icra etmektedir.
Dünyaya hâkim olmak; milli devletleri, paraları, farklı dilleri, dinleri ve ırkları yok etmek vb. projeler daha da insafsızca ve geniş çapta sürdürülmektedir. Roma Kulübü’nde alınan karar gereğinde, dünyanın her tarafında laboratuvar ürünü virüslerle, salgın hastalıklarla, kıtlık ve susuzlukla, harplerle, soykırım yapılmaktadır.
Gelir ve servet dağılımı her gün daha da adaletsiz duruma gelmektedir. (En zengin 500 kişinin serveti, 2020’de 1,8 trilyon dolar artmış ve 7,6 trilyon dolar olmuştur.) (Dünyadaki dondurma sektörünün cirosu 11 milyar Euro’dur. Hâlbuki yüz milyonlarca susuzluk çeken insanı rahatlatmak için 3,5 milyar Euro yeterlidir. Ama o ölen, ıstırap çeken insanlar, çocuklar, kadınlar; Haçlı güruhunun umurunda değildir.) Ve hâlâ “İslamafobi” ihanetini sürdürmekte, ABD’si, AB’si ve İsrail’i ile yeni yeni baskı ve zulüm programları üretmektedirler. (11 Aralık’taki AB toplantısının en önemli gündem maddesi, “radikallik ile mücadele” idi. Peki radikal olan kimdir? Biz mi, kendileri mi?) Tek hedefleri korku ve baskı düzenini sürdürmektir. Soygunlara devam etmektir. (Soyguncu Fransa da başı çekmektedir.)
Dünyayı, çevreyi, atmosferi kirleten; küresel ısınmaya sebebiyet veren, insanlığı felakete sürükleyenler de bu güruhtur. En büyük israf kaynağı da bunlardır. Hepsi; hak, hukuk tanımayan, eşkıya devletlerdir.
2-Mücadele, her geçen gün daha da kızışmaktadır. Arzu etmesek de bir sıcak savaşa doğru gidilmektedir. (Piyonlar da Yunanistan ve Ermenistan’dır. Her ikisinin de ekonomisi çökmüştür.)
a)Karşımızda ABD, Fransa, Almanya, NATO, İsrail, Yunanistan, Ermenistan (haddini bilmeyen) BAE ve (şaşkın Sisi’nin) Mısır’ı vardır. Bunların amacı; Kıbrıs, Libya, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’da önümüzü kesmektir. Bir taraftan da Azerbaycan ve İran’la aramızı bozmaya çalışmaktadırlar. (Dileriz İran bu tuzağa düşmez.) (Kıbrıs, Bosna, Libya, Doğu Akdeniz bizim ileri hatlarımızdır.)
b)Türkiye; Rusya, İran, Azerbaycan, Kuzey Afrika, Gürcistan, Ukrayna, Afganistan, Pakistan, Arnavutluk, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve diğer Türk Cumhuriyetleri ile bir güçlü blok oluşturabilir. (Büyük Avrasya Birliği) (Bu arada; Kıbrıs ve Libya’da askeri üslerimizi bir an önce kurmalıyız. Münhasır ekonomik bölgelerimizi de kesinleştirmeliyiz.)
c)Bir diğer mücadele sahası da, Afrika’dır. Rusya, AB, Çin arasında çok ciddi bir çekişme vardır. Hepsinin gözü Kıta’nın yer altı ve yer üstü zenginlikleri ile tarıma elverişli topraklarındadır. Ayrıca önemli bir pazardır. Burada bizim de, (tarihi ve dini bağlarımız, sömürgeci olmayan davranışlarımız, yardımseverliğimiz vb. gerekçelerle) çok ciddi avantajlarımız vardır. Halk, Fransa vb. AB ülkelerinden nefret etmektedir. Onların; soygun, soykırım, vahşet dolu uygulamalarını unutmamıştır. (Ki bu uygulamalar hâlâ devam etmektedir.) Çin’in ticaret hacmi 200 milyar dolara ulaşmıştır. Rusya’nın, Mısır ve Cezayir’de radar üsleri mevcuttur. İsrail’in, Mısır ve Etiyopya’da etkisi vardır. (Hatta Nil üzerinde yapılmakta olan, Rönesans Barajı sebebiyle, iki ülke arasında doğan ihtilafta, arabuluculuk yapmaktadır.) Fırıldak Hafter de arkasındaki desteklere güvenerek, bize kafa tutma dangalaklığına tevessül etmektedir. (Ermenistan’ın düştüğü felaketten ders almamıştır.)
d)İsrail, her melanetin içindedir. ABD kendilerini iyice şımartmıştır. Tam bir eşkıyadır. Zalim ve katil, insanlıktan nasipsizdir. Arapların Filistin’e ihanet etmeleri sayesinde her türlü zulmü irtikâp edebilmektedir. Şimdi de Yunanistan ile bize karşı iş birliğine girmiştir. İHA ve SİHA’larımıza karşı T/6 uçaklarını kullanmayı planlamaktadırlar. (Şüphesiz savunma sanayimiz “Demir Kubbe” vb. tedbirleri düşünmektedir.) Elbet gün gelecek, Siyonizm ve Evanjelizm döktüğü kanlarda boğulacaktır.
Devam edecek…