AKP sonunda başarılı oldu. Günümüzde yüzlerce sorun var iken gelecek yüzlerce soruna gebe iken siyaseti ve siyasi tartışmayı 80 yıl öncesine götürdü, 80 yıl öncesi olan birçok olayı günümüze taşıyarak, günümüz siyasetini bu olayların içine hapis etmeyi başardı. Bunlarda birisi de Seyit Rıza olayıdır. Bu olayda maalesef bilimsel akıl tatile çıktı.
Toplum ikiye ayrıldı, birinci kesim bu olayın haksız ve katliam olduğu, diğer kesim ise bu olayın haklı ve bir ayaklanmayı bastırma olayı olduğu yönünde duruş sergiliyor.
Her iki kesim bilimsel akılla hareket etmiyor. Birinci kesim Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti ile hesaplaşma güdüsü diğer kesim ise Atatürk ve Türkiye Cumhuriyetini savunma güdüsü ile hareket ediyor.
Ben birinci kesimle pek ilgili değilim, ben birinci kesimde yer alanların sürekli tuzağına düşen Atatürk ve Türkiye Cumhuriyetini savunduğunu sanarak, tarihte meydana gelmiş özellikle başkaldırı biçiminde vukuu bulan iç ayaklanmaların bastırılmasında hiç hata yapılmamış hiç haksız yere baskı ve zulüm yapılmamış gibi tavır sergilemelerine,
Yine, tüm bu olaylar bastırılırken titiz bir cerah edasıyla hareket edilmişçesine sorunlu uzuv kesilip alınmış ve kişi sağlığına kavuşturulmuşçasına bir tavır sergileyerek bu döneme yapılan en küçük bir eleştiriye dahi tahammül etmeden,
Bu konuda en ufak bir tereddüdünü açıklayan kişileri dahi hemen yargısız infaz yaparak Atatürk düşmanı ilan etmek Cumhuriyet düşmanı ilan etmek moda olduğunu görmekteyiz.
Son günlerde bunlara bir hukuksal kurumun başında olan İstanbul Barosu Başkanı Ümit beyinde katılmasını, Sayın Kılıçdaroğlu’na Atatürk’ün kürsüsünde hemen kalkmasını ve terk etmesini istemesini, ben bilimsel aklın tatile çıktığı biçiminde değerlendiriyorum.
Sayın Baro Başkanına şunu hatırlatmak istiyorum. Eğer Atatürk geçmişi sizler gibi değerlendirse, ne pahasına olursa olsun savunmaya geçse idi ne Padişaha karşı bir tavır geliştirebilirdi, ne hilafeti kaldırabilirdi, ne cumhuriyeti ilan edebilirdi en önemlisi de kurtuluş savaşını örgütleyip başarıya ulaştıramazdı.
Tarihimiz duygusal akılla değerlendirmeyi bırakalım bilimsel akılla değerlendirelim, eğer geçmişte bir yanlış yapılmışsa hiç bununla gocunmadan hesaplaşmayı da bilelim. Yoksa bu ülkede asla Sosyal Demokrasi ve Katılımcı Demokrasiyi tüm koşulları ile yaşama geçiremeyeceğiz. Halkımız yine bu iki kesim arasında sıkışıp kalacak yıllar yine heba edilecektir.
