Önemli bir analiz de benimle aynı görüşü paylaşıyor: Bugüne kadar yayınlanan on binlerce beslenme araştırması bilim dışıdır, hatalıdır, güvenilemez!
***
Frontiers in Nutrition’ da yayınlanan “The Failure to Measure Dietary Intake Engendered a Fictional Discourse on Diet-Disease Relations” başlıklı makalenin özeti:
Diyetteki şeker, tuz, yağ ve kolesterolün varsayılan sağlık etkileriyle ilgili tartışmalar geçerli delillerin meşru bilimsel sonuçlarıyla değil, onlarca senedir son derecede hatalı ve açıkça yanıltıcı epidemiyolojik araştırmalara dayanan diyet-hastalık ilişkileri hayali söylemiyle yönlenmiştir.
Son 60 senede, epidemiyologlar yayınladıkları on binlerce raporda, epidemiyolojik yöntemler diyetle alınanları (dietary intake) ölçmemesine rağmen diyetle alınanların bulaşıcı olmayan kronik hastalıkların ana sebebi olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Epidemiyologlar, diyetle alınanları ölçmek yerine algı belleğinin doğrulanmamış milyonlarca sözlü ve yazılı raporlarını toplamışlardır.
Güncel diyet alınanları ve alınanların bildirilen hafızasının aynı ontolojik kategoride olmadığı düşünüldüğünde epidemiyologlar “Yanlış Yerleştirilmiş Somutluğun” (Misplaced Concreteness) mantıksal yanlışlığını bildirmişlerdir.
Bu hata, katılımcıların kendi bildirdikleri verilerin, geçerliliği ve kapsamı tartışmalı olan veri tabanındaki referans değerlerin atanması yoluyla, besin ve kalori tüketiminin yasak bir şekilde vekil tahminine dönüştürülmesiyle büyümüştür.
Bu hatalar, diyet-hastalık münasebeti istatistiki analizlerinin katılımcıların bildirdikleri sözde sayısal verilerin kullanılmasıyla daha da artmıştır.
Bu vahim ölçüm, analitik ve dolaylı (çıkarımsal) hataları, epidemiyologların, yarattıkları vekil tahminlerin çoğu zaman fizyolojik olarak mantıksızlığı ve katılımcıların güncel besin veya kalori tüketimine doğrulanabilir kantitatif münasebeti olmadığını gösteren araştırmaları bildirmemeleri sebebiyle gizlenmiştir.
Bu kritik analizde, diyet-hastalık münasebetiyle ilgili tartışma ve halktaki kafa karışıklığının on binlerce hatalı, yanıltıcı ve bilim dışı epidemiyolojik araştırmalardan kaynaklandığını tatmin edici delilleriyle ortaya koyduk.
Beslenmenin kaybettiği kredisini tekrar kazanabilmesi için, hafızaya dayalı yöntemlerin deneysel ve teorik çürütmelerini kabul etmesi ve kronik hastalıklarda diyetin rolünü araştırmak için çok sıkı objektif yöntemlerin kullanılması gerekiyor.
Gelelim neticeye
BİR: Modern tıbbın beslenme araştırmalarının hiçbirine güvenilemez.
İKİ: Doğru beslenme için tek yol binlerce sene milyarlarca insan üzerinde yapılan en büyük beslenme araştırmasına dayanan ADAM GİBİ BESLENME’ dir.
ÜÇ: Geleneksel beslenme modelinin olmazsa olmaz şartı endüstrinin gıdalardan elini çekmesidir.
DÖRT: Endüstriden beslenen uzmanlara da onların beslenme tavsiyelerine de inanılmamalıdır.
Kaynak: https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fnut.2018.00105/full




















