Berke Elvan çocuğun, 15 yaşında “devlet organları eliyle öldürülmesi” meydanlara dökülen yüz binleri, işinde evinde olan milyonları, öfkeden üzüntüye, saldırganlıktan çaresizliğe derinden etkilemiştir. 16 kiloluk beden, bugün değil belki ama seneler içinde ülkeye ve ülkeyi yönetenlere ağır gelecek gibi görünüyor. Ülkeyi yönetenler ve ülkeyi yönetmeye aday olanlar 15 yaşında “devlet organları eliyle öldürülmesi vakasına eğitim, psikolojik, stratejik ve ahlaki olarak hazırlıklı olmalıdırlar…
………..
En eski hatırladığım seçim 1969 seçimleridir. Eşme ilçesinde istasyonun karşısındaki Pazar meydanında ensesine dökülen saçlarıyla Süleyman Demirel’in kürsüden nutkunu hatırlıyorum. Meydan dolu, geneli erkek ve kasketli adamlar… Bense bir an önce akşam olmasını bekliyorum, asker amcalarla akşama yazlık sinemaya gideceğiz… Sonraki ise 1973 seçimleri, Siirt’e Ecevit gelmişti, Erbakan gelmişti. Pek umurumda değil… 1977 seçimlerinde Ordu’dayım, Ecevit’in seçimleri kazanması önemliydi bizim için… Artık sadece “ben” değildim, “bizimkiler” arasına katılmaya başlamıştım.
Sonraki seçimlerin ise artık benim için fazla bir önemi yoktu. Hayatımızda fazla bir şeyin değişeceğini düşünmüyordum. Ne sosyalist bir devrim (!) olacaktı ne de şeriatı getirecekti seçimler… Küresel sermayenin gözetiminde faiz-döviz-borsa üçgeninde uslu uslu, usul usul, kapital kapital yaşayıp gidecektik… Nitekim 2002 seçimleri de ön görümde fazla bir değişiklik getirmedi.
Ve bu 30 Mart 2014 seçimlerine kadar da, böylesine her şeyin bir biri içine girdiği, sapla samanın, at izi ile it izinin, adalet duyguları ile aidiyet hesaplarının, hukukla kanuniliğin, vicdan ile gözü karalığın bir birine karıştığı bir seçim hatırlamıyorum. Sanki 30 Martta bir yerel seçim yapılmayacak, anlamakta güçlük çekilen bir ölüm-kalım mücadelesi verilecek…???
…………..
Eğer doğruysa, İçişleri Bakanı’nın İstanbul valisi ile ilgili telefon kayıtları (“…Gözaltına alın, gerekirse suçüstü yapın..”, “…Gerekirse kapıyı kırın, girin içeri…”, “…Savcı bir şey diyorsa savcıyı da alın…”) milli irade milli irade diye diye demokrasi adına gelinen noktayı gösteriyor. Ve BTK Başkanı ile Mehmet Baransu’nun sitesinin kapatılması ile ilgili yaptığı telefon görüşmesi (“… Korkma, yaptığın şeyi gerekirse suç olmaktan çıkarırız…”) hukukun kanunlara yem edilmesinin fütursuz bir örneğidir.
Telefon dinlemeleri kanunsuz, bunlarla ilgili verilen devlet refleksi hukuksuz… Sonuç yönetilemeyen bir devlet, adaletin tesis edilemediği bir 76 milyonluk nüfus…
Teknolojinin, telekomünikasyonun, bilişimin geldiği noktada artık “devlet sırlarının” (bu arada devletlû sırlarının da) klasik yöntemlerle “sır” olarak saklanamayacağı anlaşılmaktadır. Bu durumda devletin/devletlerin yapacakları yönetilenleri hukuksuz kanunlarla sindirmek değil, yönetilenlere karşı daha “şeffaf” olabilmektir.
…………
Yerel seçimler sonucu iktidar partisi ne oranda oy alırsa alsın, ülke artık eskisi gibi kolay yönetilecek gibi görünmüyor. Muhalefet toplam oy oranını artırırsa iktidar daha da sertleşebilir, iktidarın oy oranında çok da bir değişiklik olmazsa toplumsal muhalefetin, hem iktidara hem de muhalefet partilerine inat sokaklara inmesi (ki hiç arzu etmem) ihtimali var. Çünkü toplumda devletin adil, hukukun vicdanlı olduğuna dair bir endişe oluşmuş gibi görünüyor. Bu ruh halindeki toplum kolay yönetilebilir bir toplum değildir.
……………
Başbakan’ın öğrencilere, cemaatin yurtlarından, okullarından çıkmalarına yönelik söylemleri, AK Parti-Cemaat çatışmasının siyasal boyuttan ekonomik boyuta taşınacağına yönelik ipuçları verir gibi görünüyor. Bir hukuk devleti kuralları içinde yürütülmesi gereken mücadele, somut bir suç varsa, şimdilik siyasi olarak yürütülüyor. Eğer hukuk çalıştırılamaz da mücadele ekonomik yok etmeye, geriletmeye dönüşürse, bu diğer ekonomik aktörler (özellikle sermaye ve iç ve yabancı yatırımcılar) içinde ürkütücü olacaktır. Hiçbir sermayedar ve yatırımcı yatırımlarını, yöneticilerin iki dudağı arasına emanet etmez. Yabancı yatırımcılar ise sözlü garantilerden çok yasal düzenlemelere itibar ederler.
…………….
Sonuç itibariyle, genel seçimler dahil 1,5-2 yıllık süreçte iktidar değişse de değişmese de gelecek 10 yıl biz “teferruat yaşamlar için hiç de kolay geçmeyecek… 13.03.2014
