Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Asım SES

Benim Makul Şüphe ye Maruz Kalma Vaziyetlerim

Asım SES Yazar Asım SES
23 Ekim 2014
Asım SES
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Biz toplum olarak hiçbir zaman durağan değildik, dingin olamamıştık aslında… Onun için de vatandaşlıktan ziyade herkesin dilinden hep bir “birlik-beraberlik, kardeşlik” nidaları yükselir. Hanedanın Türk olmasından dolayı Osmanlıyı salt Türk ve Müslüman,

Türk ve İslam tarihi gözüyle okumaya çalışır; bizde daha 100 senelik bir ömrü olan “milliyetçilik” üzerinden “Osmanlıcılık” yapmaya kalkışırız. Hâlbuki Osmanlı çok dilli çok dinli bir imparatorluğun hanedanı idi ve bu hanedan etrafında toplanmış imparatorluğun çeşitli dil ve dinlerinden devşirilmiş bir yönetici sınıftan ibaretti. Kalan çok dilli ve çok dinli reaya güruhu ise hanedanlığın kulları idi… Ve çağı içinde, hanedanlığın kulu olmak da pek yadırganmıyordu reaya tarafından…

Bir zamanlar dönemin İstanbul Cezayir Başkonsolosu ile bir vesileyle sohbet ederken Barbaros’tan söz ettiğimde, kinayeli bir bakışla, onun “korsan” olduğunu söyleyip küçümsediğinde çok şaşırmıştım, yukarıdaki satırların etkisiyle Osmanlı tarihini yanlış algıladığımdan.

Sonuçta Osmanlı hanedanlığı topraklarını kaybedip, kendisi de ortadan kalkınca, imparatorluğun Türk kulları olan bizlere de, Osmanlıdan çok önce yurt edindiğimiz Anadolu topraklarına tekrar dönmek veya sahiplenmek kalmıştı. Ama Anadolu ikliminden midir, suyundan mıdır, coğrafyasından, etrafımızı çeviren denizlerden midir hep delişmen olmuştur. Onun için heyecanlıyızdır insanları olarak, tez canlıyızdır, hırçınızdır, geçimsizizdir…

Haliyle tarihide böyledir, Anadolu’nun ve Anadolu insanının; öyle içi ve dış mihraklara bağlamaya gerek yok, çevremize, ailemize, kurumlarımıza bakmak yeterlidir. Bir birimize takılmadan, kinayeli konuşmadan, sudan şeyler için takışmadan edemeyiz… Her zamanda eşraf saatine denk gelmez bu takılmalarımız, kinayeli dokundurmalarımız, takışmalarımız; bir gürültü patırtı kopar, sonra duruluveririz birden bire bir şey olmamışçasına… Yeri gelir bir eşkıya için yakılan türküyle hüzünlenir, yeri gelir bir gelin için yakılan ağıtta kol açıp, cıppan çalar oynarız… Yeri gelir hayatla sinsice oynaşır, ölümle aşık atarız güpe gündüz…

Ciddiyetimiz ciddiyetsizliğimizden kolayına ayıklanmaz bilmeyenlerce… Tanımayanlarca kanunsuz, kuralsız zannedilir fıtratlarımız. Oysa yüreklerimizdeki fırtınalı denizlerin hırçınlığı, ulu dağların kibri, yüksek ovaların ayazı, kavruk güneşin sıcaklığı hep bu Anadolu coğrafyasının fıtratındandır… İnançlarımıza bu coğrafya yön verir, törelerimizi bu coğrafya belirler, geleneklerimiz bu coğrafya ile olgunlaşır. Bizde kader, doğum ve ölümden ibarettir; gayri kuralları aştığız dağlar, indiğimiz ovalar, çıktığız yaylalar, takalarımızı saldığımız dalgalar, ekip biçtiğimiz toprak koyar… Bu kurallarladır gün olup bir birimizle çelişmelerimiz, gün olup çekişmelerimiz… Yine de bu topraklarda olduğumuz sürece bir birimize yaslanır, bir birimizden güç alırız.

Ve bunların hepsi “makul şüphe” için acı çektirilmemiz için yeterlidir!…

……….

Yıl 1979 aylardan Kasım… Konya’da Nalçacı Caddesinin sonundaki otogarda İstanbul’a gidecek Özkaymak turizmin otobüsünü bekliyorum. Artık yaşantımın bundan sonrasının İstanbul’da geçeceğini, öğrenim için geçici geldiğim İstanbul’da kalıcı olacağımı hiç ummuyordum. Küçük bir valize sığan eşyalarımla heyecan içindeyim. İstanbul’u sadece İstanbul Siyasal’a kayıt için gittiğimde görmüştüm. Asker çocuğu olduğum için 3-4 senede bir çevre değiştirmiştim, yeni arkadaşlıklar kurmuş, olgunlaşan dostlukları bırakmak zorunda kalmıştım. Yine de yeni bir şehir, yeni arkadaşlıklar, yeni alışkanlıklar… Üstelik üniversiteler karışık, sokaklar belirsiz; kimlere güvenebileceğini bilemezsin…

Benim asıl heyecanım ise yeni şehir ve istediğim bir fakültede okumaktan ileri geliyor, yerimde duramıyorum… Bekleme salonu kalabalık, valizimi koyduğum yeri gözümden uzak tutmadan voltalıyorum. Samsun paketinden çıkardığım sigarı ha bire yakıyorum. Ülkede bir çok yerde sıkıyönetim veya olağanüstü hal durumu var… Etrafta jandarma gözcü, iç güvenlik polislerden soruluyor henüz… Polisler gergin asık suratlarıyla dolanıp duruyorlar… Ankara’nın ayazına karşılık aldığım, gençler arasında moda olan kapüşonlu haki parka var üzerimde… Polislerle göz göze gelmemeye çalışıyorum, bazen de yön değiştiriyorum. Üniversiteye başladım ama ufak tefek 55 kilo çeken, ayva tüylerine henüz jilet vurmaya başlamış, 18 yaşında ama tıfıl görünümlü biriyim… Beni zaten adam yerine koyacak polis pek olmamıştı… Ben evhamlanıyorum aslında, aslında beni de adam yerine koyun havalarındayım… Yine de temkinli olmak lazım, “makul şüphe” üzerine aldılar mı merkeze sile tokat “buralara bir daha düşme” babından dövmeden bırakmıyorlar duyduklarımıza göre… Ondan bundan değil, Konya İl Jandarma Alay Komutanlığında çalışan babamdan duyuyorum…

Ne yaparsam yapayım, gergin asık yüzlü polisten kurtulamadım. Bana yanaştı ve bakışlarıyla döverek, kimliğimi sordu. Otobüsün de kalkmasına az bir zaman kalmıştı. Elimdeki sigarayı dudaklarıma tutuşturarak parkamın cebinden kimliğimi bulmaya çalışıyorum. Nereye gittiğimi de sordu daha bir yanaşarak… İstanbul’a gittiğimi söyledim sigaram dudaklarımda… Daha bir sertelerek, çıkar sigarayı ağzından, dedi. Sigarayı tekrar elime aldım, tek elimle ceplerimi karıştıramıyorum, sigarayı yere attım, daha uygun olur diye… Soruları arka arkaya gelmeye başladı, ağzımdan kaçırdım, “…öğrenciyim, İstanbul’a okumaya gidiyorum” dedim. Kimlik çıkarmaya çalışırken de bir yandan da düşünüyorum, “bu polis bana taktı, öğrenci olduğumu da öğrendi, şimdi beni karakola alırsa…”. Aklıma askeriyenin verdiği resimli, mühürlü, babamın jandarma olduğunu belirten sağlık karnesi geldi. Belki asker çocuğu olduğumu öğrenirse işi uzatmaz diye… Onu bulup verdim. “Bu nedir lan, bu kimlik değil!” dedi. “Başka kimliğim yok yanımda, baban alay komutanlığında çalışıyor.” dediysem de daha bir hiddetlendi. Polisin o zamanlar askerlerle arası iyi değil. Askerler, o zamanlar, Polder-Polbir olarak bölünmüş polis teşkilatını pek sevmiyor, beceriksiz olarak görüyor.

Ben tam işte şimdi boku yedik, derken polisin arkasında uzman jandarma çavuş rütbesiyle gelen babamı gördüm. Alay Komutanlığının asayişle ilgili 2. şubesinde çalışan babam durumu hemen kavradı. O gözlerini iyi bilirdim, kanlanan çakır gözleriyle hemen bize yanaşarak polise sert bir sesle “Ne var, çocuk benim!” deyince polis sessizce bir şey söylemeden uzaklaştı. Babamla vedalaşmıştık halbuki yine de beni uğurlamaya gelmişti. İyi gelmişti…

…………

1970 ve 1980’lerde sağ-sol çatışmasını sonlandırmak yönetimler kurunun yanında yaşın yanmasını olağan kabul ederlerdi. Ve bir çok kişi bu yüzden karakollara düşüp dayak yemiş, işkence görmüştü. Onun için “makul şüphenin” iktidarlar arzulamasa bile uygulayıcılar elinde “makbul şüpheye” dönüşmesi ihtimali her zaman vardır. 22.10.2014

Paylaş
Etiketler: Biz toplumdilli ve dinliiktidarlarTürk ve İslam tarihi
Önceki Yazı

Büyükşehrin Vebali Gurbetteki Ordulular ile Muhtarlarındır..!

Sonraki Yazı

Sokak Sütü Alerji ve Enfeksiyonları Önlüyor

Asım SES

Asım SES

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Asım SES

Etnik Ve Cihatçı Terör Demokrasinin Yüreğini Hedefliyoır

24 Mart 2016
5k
Asım SES

Siyaset Konuşmaları Birinci Toplantısı Gerçekleşti

18 Mart 2016
5k
Asım SES

Oporotnist Demokrasi Lanetlesi Terör Üzerine

15 Mart 2016
5k
Asım SES

Dava Adamı-Devletin Adamı-Devlet Adamı-Davanın Adamı

04 Haziran 2015
5k
Sonraki Yazı

Sokak Sütü Alerji ve Enfeksiyonları Önlüyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap