Belki Günün Birinde…
Mevsimler de teke düşecek.
Haydi gel, bugünü şöyle hayal kurarak, bir düşünelim mi seninle?
Mesela, bahar duygusaldır, gönüllere tatlı eser, ama senin haberin bile olmaz, çabuk yaza kavuşursun.
Heyecanlı, tutkulu ve tez canlıdır yaz. Yaşayamadığın duygularını teslim alır senden. Hem de meltemler eserek…Bir bakmışsın, Akdeniz akşamlarını yaşatmış sana, gümüş renkli yakamozlarını yansıtarak…
Adına aşk, dersin!
Sonbahar, kendine özel renklerinin sıcaklığını sunar sana. Şairler bir tutturmuş “Güzün rengi” diye… Sen adını koyarsın, “Hüzün” diye. Zira aklın hâlâ yazdan kalma hazların eşliğindedir. Tutkulu hayaller sunar sana.
Ve kış sana keyifli anların sıcaklığını vaad ettiği halde anlamazsın onu. Oysa o ak yıldızların aheste bir kuğu gibi gökten süzülüşünü hiç izledin mi?
Mesela, kimsenin ayak basmadığı kar örtüsünde ayak izlerini bıraktın mı? İlk kez kutuplara ayak basmış hissine kapılıp o hışırtılı ayak seslerine kulak verdin mi hiç?
O pamuk gibi yumuşavık beyaz yorgana sırt üstü uzanıp göğü kucakladı mı gözlerin?
Veya kardan adamı yaptıktan sonra morarmış avuçlarını ovuşturdun mu?
Sonrasında bir kadeh roza 🍷 ile şöminenin karşısına geçip; çıtır çıtır yanan odunların sıcaklığını, teninde hissettin mi?
Yaz güneşini hayal ederek…
Etmedin değil mi?
Et lütfen.
Çünkü mevsimler artık bir günde değişip, tez geçiyor ömürler de…
Emine Pişiren/ Akçay






















