Dün Avcılar ve Beylikdüzü Belediye Meclislerini izledim. Beylikdüzü Belediye Meclisi’nde CHP ve MHP gurup ları meclisi önerge yağmuruna tutarken, Avcılar Belediye Meclisi’nde verilen tek önergenin sahibinin CHP’li Belediye Meclis üyesi olması çok ilginçti. Düşünün Beylikdüzü’nde AK Parti iktidar, muhalefet muhalefet olmanın doğru ya da yanlış gereklerini yerine getiriyor. Avcılar’da ise iktidar CHP, muhalefet olan AK Parti grubundan tık yok. Şayet AK Parti yönetimi, Avcılar belediye yönetimini sokakta eleştiriyor ve yanlış yaptığını ya da hiçbirşey yapmadığını iddia ediyorsa, bunun gereğini mecliste bulunan gurubuyla yerine getirmesi gerekmez mi? Beylikdüzü meclisini izlerken, ‘Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci’nin AK Parti grubundan ne kadar memnun olsa, yeridir’ diye düşündüm. Beylikdüzü’nde muhalefet önergeleriyle meclis yaklaşık 3 saat sürerken, Avcılar’da ise meclisin 15 dakikada bitmesi ilginçti.
****
Beylikdüzü muhalefet meclis üyeleri derslerini çalışıp meclise gelirken, zaman sorunları yokken, Avcılar belediye meclis üyelerinin yoğun işlerinden dolayı, ‘meclis biran önce bitsede gitsek’ anlamında önerge bile hazırlamamaları inanın oldukça ilginç geliyor. Avcılar Belediye Meclisi’nde Mustafa Değirmenci’ye, en çok muhalefet eden AK Parti grubu değil, CHP grubunun olduğunu düşünüyorum. Bu muhalefetin de gurup toplantılarında yaşandığını tahmin ediyorum. Burak Çetincan ve 20 yıl öncesi Avcılar Belediye Meclisi’nde Özel Kalem Müdürü Burak Çetincan’a başkan yardımcılığı kadrosunun verildiğine yönelik, meclis bilgilendirilirken aklıma 1992 yılı geldi. Ara seçimlerde Avcılar ilçesinin kurucu Belediye Başkanı seçilen ve 6.5 yıl görev yapan Tahsin Salihoğlu’nun ilk yıllarında da Özel Kalem Müdürü Burak Çetincan’dı. Aradan 20 yıl geçtikten sonra Burak Çetincan yeniden özel kalem müdürü oluyordu. Bir anlamda tenzili rütbe gibi…
****
Dünkü meclis toplantısında, Başkan Değirmenci başkan yardımcılığı kadrosunun Burak Çetincan’a verildiğini söyleyince 20 yıl önceye gittim. Tahsin Salihoğlu, seçimlerde Ambarlı’da seçimleri alabilmek için mahallede çok sevilen Burak Çetincan’a yazılı olarak seçilirse başkan yardımcılığı sözünü veriyordu. Ve 6.5 yıl boyunca Tahsin Salihoğlu yazılı belgesinin gereğini yerine getirmemişti. Ve 20 yıl sonra Başkan Mustafa Değirmenci, Tahsin abisinin yazılı olarak verdiği sözünü yerine getiriyordu. Böylelikle Salihoğlu’nun sözü yerde kalmıyordu. Bir anlamda Değirmenci, Tahsin abisinin verdiği sözü yerine getirerek, sözünü yerde bırakmıyordu. Kardeşlik dediğin de böyle birşeydi galiba. ****
Başkanlık kadrosu verilen ama aynı zamanda özel kalem müdürlüğü yapan ilk başkan yardımcısı olarak Burak Çetincan, böylelikle tarihe geçiyordu. 20 yıl sonra Tahsin abisinin sözünü yerine getiren Başkan Değirmenci’nin asıl yapması gereken sadece kadroyu vermek değil, kadronun asıl sahibini o makama oturtmaktır. Burak Çetincan’a yapılması gereken tenzili rütbe değil, gecikmeli olarak hak ettiği yere getirilmesidir.
Beylikdüzü meclisi ve şehitler Dün Beylikdüzü Belediye Meclisi’nde CHP meclis gurubunun ısrarla şehitler için saygı duruşu istemesi ilginçti. Yusuf Uzun, sözlü önergeyi onaylattı ve MHP’nin desteği ile mecliste hem saygı duruşu hem de İstiklal Marşı okundu. Her kim şehitler üzerinden siyaset yapıyorsa, oya tahvil etmek istiyorsa, bunu rakibine vurmak için bir yol seçiyorsa doğru bulmuyorum. Ve PKK terör sorunu ve Kürt sorunu sadece AK Parti’nin de sorunu değildir. AK Parti’den önce de bu sorunlar vardı, çözül(e)mezse AK Parti’den sonra devam edeceği açıkça gözükmektedir. Bugün Türkiye’nin geldiği nokta 30 yıldır bildik tanıdık söylemlerle terör sorununun çözülemeyeceğidir. Bakın gazete manşetlerine 30 yıldır, siyasi parti liderlerinin, iktidar partisinin sözcülerinin hep aynı şeyleri söylediğini; sadece yer ve şehit sayılarının farklı olduğunu göreceksiniz. Bu söylemler çocuklarımızın yitirilmesini ortadan kaldırmıyor. Hamasetde ölümleri 30 yıldır engellenmiyor.
Kürt sorununda yeni birşeyler söylemek gerekiyor Bugün artık yeni birşeyler söylemek gerekiyor. Mevlana’nın o bildik sözünü tekrar etmek gerekiyor: “Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş! Dünle beraber gitti cancağızım, Ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” Bildik yöntemlerle terör sorunu çözülseydi bugüne kadar PKK 100 kere yok edilmiş, Kürt sorunu da 80 yılda tarih olmuştu… Yeni şeyler söylemek ve korkmadan farklı çözümleri ve söylenenleri konuşabilmek gerekiyor.
****
İdari yapılar bir devletin zamanın ruhuna uygun tercihleridir. Bunlar dünyanın sonu değildir. Üniter yapıyı zedelemeden yeni idari yapıları tartışabilmek; insanlarımızı yitirmekten, düşmanlığını büyütmekten daha kolaydır. 90’lı yıllarda da TBMM’de HEP vardı ve 6 kişiydiler. Bugün söylenen aynı gerekçelerle parlamentodan attık. Ne oldu? Sorun çözüldü mü? Aradan geçen onca zaman sonra Kürt siyasal hareketinin temsilcileri TBMM’de daha kalabalık olarak yerini aldı. Daha çok belediye yönetimlerinde iktidarlar… Bildik yöntemler değil, konuşmaya korktuğumuz dünyanın sonu zannetiğimiz yöntemleri konuşmak ölümlerden daha kolaydır. Ölerek, öldürerek sorunlar çözülseydi, ne insanlık bugün geldiği noktada olurdu ne de 21. yüzyılda hukukla sınırları çizilmiş devletler değil, orta çağ devletleri egemen olurdu.
****
İnsanlığın bilmediğimiz gezegenlerde hayatlar aradığı, 1.5 milyon km’yi insansız uzaktan kumanda ile hareket edebilen araçla gidebildiği bir çağda yaşıyoruz. Önü-müzdeki 100 yılda vakumla uzaydan enerji elde edebilmeyi ve gelecekte ücretsiz olarak insanın hizmetine sunulabilmesi tartışılıyor. Biz ise hala, zamanın ruhu değiştiği halde, eski zamanın ruhu ile yeniyi anlamaya ve çözümler bulmaya çalışıyoruz. Ve böyle giderse bulamayacağız. Ve bula bula bulduğumuz yöntemler de, büyük bedeller ödediğimiz eski yöntemler oluyor. Son söz: Öldürmekle sorunlar çözülseydi, yok denilince sorunlar yok olsaydı; insanlık demokrasiyi, hukuku, özgürlüğü, adaleti, bulabilir miydi? NOT: Bu yazı 4 Eylül 2012’de Gerçek Gazetesi’nde yayınlanmıştır.
