Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Fazilet ÖZKAN POR

Bekleyiş

Fazilet ÖZKAN POR Yazar Fazilet ÖZKAN POR
10 Aralık 2023
Fazilet ÖZKAN POR, Öykü Tefrikaları
0
Bekleyiş
411
Paylaşma
5.1k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Okulu bitirmiş öğretmen olmuştu Bahar.

Toplumda saygınlığı olan, kızlara uygun görülen, seçkin mesleklerden biriydi ilkokul öğretmenliği. Annesi için de öyleydi…Ona göre: “En güzel mesleği yapacak, çocukları eğitecekti. Eğitimci olduktan sonra, ilkokul, ortaokul ya da lise öğretmenliği arasında hiçbir ayrım yoktu. Yeterliydi aldığı eğitim. Yüksek öğrenim görmesine gerek yoktu. Altın bileziği koluna takmış, eli ekmek tutmuştu ya!..”
Öğretmen okulunda yatılı okumuştu altı yıl boyunca. Eğitimi, barınması, yemesi içmesi, cebine harçlığı… Tüm gereksinimlerini devlet karşıladığı için de zorunlu hizmeti vardı. Haziran ayında yapılan yıl sonu sınavında başarılı olanların listesi; idarece, Millî Eğitim Bakanlığına gereği için gönderilmişti. “Bakanlık, okulların açılma zamanını, sizlerin hazırlık yapabilmenizi dikkate alarak, atamanızı geciktirmez, en geç temmuz sonunda belli olur.” demişti; okul müdürü Canip Akın, mezuniyet töreni konuşmasında. Temmuz ayı bitmek üzereydi.

Okul idaresi, atanmak istedikleri üç ilin adının belirtildiği bir dilekçe de almıştı ders bitiminde. İl adı belirtmemiş, “Türk bayrağının dalgalandığı her yerde çalışabilirim.” demişti; Bahar. O nedenle heyecanla bekliyordu. Bugün yarın gelebileceğini umduğu mektupla, atanacağı il ve gideceği köyün neresi olduğu haberini alacaktı. “Keşke daha önce gelse!” diyerek; yüreği ağzında beklediği özel haberi de… Kulağı postacının çalacağı zilde, gözü yoldaydı.
Okuduğu yılların bir buçuk katı kadar çalışacaktı köylerde. Öğretmenliğe adımını atar atmaz da yaşamını düzene sokacaktı!.. “Yaşamın düzeni, evlilik!” demekti; annesine göre. Ailesi bilinen, tanıdıkları helal süt emmiş bir koca adayıyla evlilik!..
Tanrım! İşte bunu düşünmek bile istemiyordu…
Çabucak serpilmiş, genç kız gibi oluvermişti çocuk yaşta. Eş dost akrabanın; ‘aman pek de güzelleştin’ dediği; genç bir kız görünümündeydi. Ortaokul birinci sınıfı bitirip, yaz tatiline geldiğinde çıkmıştı ilk kısmeti. Görünüşüne bakıp, çocuk ve öğrenciliğini bilemeyen, mahalleye yeni taşınan komşularının oğluna eş olabileceği düşünülmüştü. Kendisinden çok büyük ‘abi’ gibi gördüğü bir devlet memuru gençti isteyen… Gülünüp geçilmiş, ‘yaşı küçük’ denilerek geri çevrilmişti dünürcüler. “Bir söz keselim, okulu bitirmesini bekleriz.” denilmesine aldırmadan.

Ortaokul öğrencisi değildi, öğretmen olmuştu artık. Yaşı yerinde, mesleği elindeydi. Evlenmesi için bir engeli yoktu. “Hayır!” demesinin, annesini inandırıcı bir nedeni de…
Bu kez, evlenmesi için annesinin de uygun gördüğü kısmet, iyi bir koca adayıydı!.. Bir yakınlarının oğlu. Düşlerinde bile kabullenemediği bir erkek. Yooo kötü biri değildi. Hatta çoğu kızın, sessiz yapısıyla kendine yakıştıracağı bir koca olabilirdi de… Bahar’ın değil ama. Asla! Kendi halinde, varlığı yokluğu belli olmayan, konuşurken yüzü kızaran bir gençti. Yanındayken kanını kaynatmayan, düşündüğünde yüreğini titretmeyen birisiydi. Sığ, tekdüze bir yaşam düşünemeyen, cıvıl cıvıl Bahar’ın ne evini ne de düşlerini paylaşabileceği eşi olabilirdi. Bomboş yüreğini dolduracak erkek değildi o.

‘Hayır istemiyorum, âşık değilim!’ demekten başka bir nedeni de yoktu annesine söyleyebileceği! Aslında bir aşkı vardı. Vardı da annesinin haberi yoktu! Okuma aşkını bilmiyordu annesi.
Evinden uzaktayken, okulların açık olduğu bir zamanda girdiği için söylemesine gerek kalmamıştı ama… Eğitim enstitüsü sınavına girmiş ve söyleyememişti bir türlü. Sonrasında da “Yüksekokula gitmek, müzik öğretmeni olmak istiyorum!” diyemiyordu; ilkokul öğretmenliğini yeterli bulan, evlendirmek için çoktaaan kollarını sıvamış annesine. Sevgisiz evlilik düşünemediğine de inandıramıyordu yazık ki! “Nikâhta keramet vardır!” diyor; Bahar’dan yana çıkan, “Okumuş, öğretmen olmuş kızı zorlama, yazık edersin, bırak şu inadını.” diyen; yakın arkadaşlarını bile dinlemiyordu. Dört çocuğunun sorumluluğunu, yaşamın yükünü yıllardır tek başına taşıyan, tüm kararları kendisi veren, ‘dediğim dedik’ annesiydi yine…
Oysa aşk evliliği yapmışlardı; babasıyla… Mutlu olmuşlar, birbirlerine âşık yaşamışlardı yıllarca… Taaa ki… Babası, sonsuzluk yolculuğuyla annesini yalnız bırakıncaya dek!

Sevgiyle yürüyen evliliklerinden geriye kalan, o yılların özlemiydi. Ve yıllar geçmesine karşın, adını andıkça hüzünle parlayan gözlerinde okunan sevgi. Evliliğine sevgiyle adım atmış ve kısa da olsa mutlu yaşamış annesinin bu denli üstelemesini anlayamıyordu. Onun da kendisini anlamak istemediği gibi… Kimi zaman, annesi gibi düşünmeye çalışıyor; ‘Uygunsuz birine gönlünü kaptırmadan, bildiği, güvendiği, yumuşak yaratılışlı iyi bir insanla evlendirebilmek istiyor belki? Kızını düşünmekten, sorumluluğundan kurtulabilmek istiyor belki de? Başka bir neden bulamıyordu… Yooo bir de… Son sınıfta bir ay staj yapmaları dışında, köyde hiç yaşamamış kızını yalnız göndermek istemiyor da olabilir!’ diyordu kendi kendine.

Annesinin; kızını başından savarcasına, ondan kurtulmak istercesine dayattığı, kendine uygun gördüğü gibi değildi ki düşlediği evlilik…
Kanının kaynadığı, deli deli aktığı yaşlardaydı. Bir erkekle duygusal ilişki yaşamamış, aşkı tatmamıştı bugüne dek. Düşündüğü gibi birisi de çıkmamıştı ki karşısına… Bir erkekle arkadaşlık etmesinin nedeni; ilişkilerin, davranışların denetlendiği yatılı okulda, idarecilerden gizli gizli mektuplaşmak, gönül eğlendirmek, oynaşmak değildi ki! Süzülmek, baygın baygın bakışmak, kırlarda, kuytularda, deniz kenarında dolaşmak da değildi. Çay bahçesinde el ele, göz göze oturmak hiç değildi.
Beğendiği bir erkekle arkadaşlık etmek, tüm güzel duyguların ilkini onunla yaşamak, mutluğu onda tatmak, sonunda da evlenmekti tek istediği. Duyarlı, yüreği sevgi dolu birisiyle…
Kusursuz birini bulabileceğine ve kusursuz aşk yaşanabileceğine inanmayacak denli gerçekçiydi elbette… Yan yana durabilecek, yaşamına ortak olabilecek bir arkadaştı aradığı… Düşlerinde yarattığı, güzellikler yaşayacağı yakın arkadaşını, en iyi dostunu arıyordu. Sevginin sıcaklığını duyumsayacağı, yokluğunda özleyeceği birini.
Olmaz mıydı böyle birisi?
Neden olmasın?
Niçin karşılaşmasın ki? Ayaklarını yerden kesebilen, buzdan sarayına uzun saçlarına tırmanarak pencereden giriveren, yüreğini sımsıcak eden, beyaz atlı prensle karşılaşamaz mıydı; masallardaki gibi?

Oooof çok şey mi istiyordu yoksa?
Aslında çoktu arkadaşı. “Gülen yüzünle, dostluğunla, arkadaş canlısı oluşunla başkasın.” diyen arkadaşları… Okulda, sınıfta!.. Her yerde, hep birlikte oldukları sınıf arkadaşları! Ooooo onların yeri bambaşkaydı. Kızlar da erkekler de arkadaş değil; omuzdaştılar, dosttular birbirlerine… Evlerinden uzaktaki, yaşamı paylaştıkları aileydiler. Can kardeşiydiler. Sevgili arkadaşıydılar. Özellikle erkeklerin hemen hepsi, yaşıt olmalarına aldırmadan, abla gözüyle bakar ‘ablamsın’ der, sevdalarını, yaşadıkları sorunları paylaşırlardı. Gerçek ablaları gibi.
Böyle güzel dostluklar yaşarken, başka bir arayışı da ötesi de olmamıştı. Amaaaa!
Ama aklını karıştıran birisi vardı aslında… O’nun ilgi duyduğu şeyler de ilgilendikleri kızlar da bambaşkaydı; söylentilere göre… Gerçek yaşamında var olamayacak gibiydi. Apayrı dünyalardaydılar… Öyle uzak, öyle yabancı, öyle ulaşılmazındaydı ki!.. Yüreğinin bir köşesinde sakladığı umudunu yadsıyor olsa da düşlerini süslemesinden mutluluk duyduğu, vazgeçemediği biriydi… Yine de bekleyecekti gönül çelenini. Belki bir gün!..
Yüreği buruk, aklı, dünyası karmakarışıktı…

Mahallede, okulda, kendisiyle ilgilenen kaç erkeğin arkadaşlık teklifini kabul etmemişti şimdiye dek. Kimisi öyle ısrarcı olmuş, öyle ardından koşmuştu ki çok üzülmüştü ‘hayır’ dediği için.
Annesinin bu zorlamasında, kendi üzdüklerinin âhı vardı belki de kim bilir?
Düşlerindeki gibi değildi annesinin onun için uygun görüp, beğendiği erkek. Kocası olamazdı. Olmayacaktı!..
Çok istediği eğitim enstitüsüne devam edebilmek tek umuduydu. Umudunun ötesinde annesini kırmadan yapabileceğinin en iyisiydi. Okumalı ve annesinin evlendirme çabalarına engel olmalıydı. “Artık bir mesleğin var, öğretmen oldun! Bundan sonra okumana gerek yok!” diyen annesine, en güzel ‘hayır’ yanıtı olacaktı sınavı kazanması. Bu nedenle de bekliyordu sınav sonucunu gece düşlerinde, gündüz pencerede…

Ah bir kazansa, bir kazanabilseydi… Aslında çok iyi geçmişti yazılı sınavı. Ama ‘acaba’ dediği de olmuyor değildi hani? ‘Az zaman kaldı’ diyerek; bekliyordu. Avunuyor, umut ediyor, bekliyordu. ‘En geç ağustos başında belli olur’ dememişler miydi öğretmenleri?.. Sonra da müzik bölümü için sınava girecekti ama… Ondan korkusu yoktu. Yetenek sınavıydı. Keman sanatçısı, besteci Ekrem Zeki Ün, koro öğretmeni Selahattin Evcil ve solfej öğretmeni Fikret Evcil; öğretmen okulunda yıllarca dersine giren öğretmenleriydi ve hep güven vermiş; “Sen bu yeteneğinle, kesin kazanırsın!” diyerek; her zaman umutlandırmışlardı.
Okulu bitirip eve geleli bir ay olmuştu. Sınava girdiğini bilmeyen annesi, Bakanlıktan gelecek resmi mektubu, atanma haberini bekliyordu heyecanla. Bahar’ın karşı çıkması, ağlayıp sızlaması önemsenmeden, “evet” denilmiş, söz kesilmişti. Atandığı köyün belirlenmesinden sonrası için de düğün planlamaları yapılıyordu artık açık açık. Görev yerine gitmeden nişan, şubat tatilinde de düğün olmalıymış!
Annesinden heyecanlıydı Bahar. Ama bambaşka bir heyecan… Annesiyle paylaşamadığı, yalnız başına yaşadığı bir heyecandı. O’nu, istemediği evliliğin kurtuluşu olabilecek haberin heyecanıydı yaşadığı.
Kimi gün, kazanacağım umuduyla içi içine sığmayan yüreği pır pır, kimi gün kazanamayacağım korkusuyla bungun… Yoğun duygulardı yaşadığı…
Uzayan geceler, geçmeyen günler… O beklenen gün!..
Veee beklediği haber…
Tutkulu müzik öğretmenliği muştusuydu.
Beklediği…

Fazilet ÖZKAN POR

Paylaş
Etiketler: öğretmen okuluokul idaresisolfej öğretmeniyatılıyetenek sınavı
Önceki Yazı

Dağlar Uzaktan Sever

Sonraki Yazı

Meğer Ne Güzelmiş Eleştirilmek!

Fazilet ÖZKAN POR

Fazilet ÖZKAN POR

İlişkili Yazılar

Yaşlı Adam Yanıyor
Hasan TANRIVERDİ

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
5k
Boğazımızın Sisi
Hasan TANRIVERDİ

Boğazımızın Sisi

04 Aralık 2025
5k
Göz Gördü Gönül Katlanmadı
Hasan TANRIVERDİ

Yavrularım Yanmasın

03 Aralık 2025
5k
Çiftçinin Çocuğu
Doğa-Çevre

Çiftçinin Çocuğu

02 Aralık 2025
5k
Sonraki Yazı
Meğer Ne Güzelmiş Eleştirilmek!

Meğer Ne Güzelmiş Eleştirilmek!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap