Siyasal iktidar, bir taraftan Fransa’ya ve öte yandan da Almanya’ya, Avrupa Birliğine tam üyelik için, yeni girişimlerde bulundu.
Gerek Fransız medyasında gerekse Çavuşoğlu’nun ziyaret ettiği Alman medyasında, bu ziyaretler Türkiye’de insan hakları yok kabulünden eleştirilerle karşılık buldu.
Bu ziyaretlerin basındaki yansımaları ise; bir türlü kendimizi Batıya anlatamıyoruz, şeklinde serzenişlerle karşılandı.
Yandaş basında abartılı liderlik söylemleri yer alsa da , dış dünyadaki görünüm böyleydi.
Esas olan Avrupa’nın bizi anlayıp anlamaması değildir. İletişim meselesi ise hiç değil. Yani bizim propagandamız Avrupa kadar güçlü değil de onun için kendimizi anlatamıyoruz meselesi değildir.
Sorun: Avrupa’nın seni kontrol edip edemediği meselesidir. Avrupa da talimatlarını Amerika’dan alır. Çok uluslu şirketlerden alır.
Amerika ve Avrupa’nın an itibariyle bizden istediği nedir? Cevap; Amerika’nın isteklerinin dışına çıkmayacaksın. Türk ordusunun gücünü emperyalizmin çıkarlarına göre kullanacaksın…
İstedikleri budur.
Oysa biz ne yapıyoruz? Yıllardır Avrupa’ya tam üyelik için yalvarırken Avrasya ile flört ediyoruz. Suriye’de kendi güvenliğimizin gereğini yapıyoruz.
Ancak ara sıra ne yaptığımızı bilmeyerek, 53 yıldır yalvardığımız ve bir sonuç almadığımız, tam üyelik hedefinden vaz geçmedik biçiminde açıklamalar yapıyoruz.
“Avrupa ‘ya tam üyelik hedefinden vaz geçmedik, siz bizi almayacağınızı açıklayın” diyoruz.
Durum bu olunca da elin oğlu Demokles’in kılıcı gibi sizde özgürlük yok. Siz, Kürtlere bağımsızlık vermiyorsunuz diyorlar.
Öte yandan da, Avrasya içinde yol almamızı engellemek için, Türkiye’de ki, Neo-Tanzimatçıları kullanarak, Osmanlı Rus tarihinden ve İran Osmanlı savaşlarından söz ediyorlar. Tabi mezhepçilerde boş durmuyor, liberallere destek çıkıyor.
Anlayacağımız, tarihin içinden fitne fesat çıkarıyorlar. Neymiş Ruslar bizim tarihi düşmanımızmış, Ruslara hiç güvenilmezmiş vs.
Ben buna düşman dengelemesi diyorum. Hem ABD kötü hem de Rusya kötü diyerek aslında an itibariyle Amerika ve Avrupa’dan gelen saldırıları, iyi ama Ruslar da bizim tarihi düşmanımızdır, gibisinde vaziyeti idare etmeye çalışıyorlar.
Oysa konuşmaya biraz devam etseniz, “ülkelerin tarihi dostları ve tarihi düşmanlıkları yok” diyerek, düşman dengelemesi işini itiraf ediyorlar. Yani biz, Amerika’ya bağımlılığa devam edelim demek istiyorlar.
Amerika ile iki bağımsız ülke ilişkileri kuramazsınız. Hem Amerikan atına hem de Avrasya atına aynı anda binemezsiniz.
Amerika ile ilişkiler atmış yıl sürdürülmüş ve sonunda, ülke bir beka sorunu ile karşı karşıya kalmıştır. Amerikan çıkarlarıyla Türkiye’nin çıkarları uzlaşmaz bir şekilde karşı karşıya gelmiştir.
Güvenlik sorunu böyle bir hal almışken, Amerika’ya da güvenilmez Rusya’ya da güvenilmez sözü aman ABD’den kopmayalım anlamındadır. Avrupa’da halen ABD’den bağımsız dış siyaset yürütememektedir.
Hala Avrupa’ya tam üyelik için yalvarmak Doğu’nun bize olan güvenini de yok eder.
Uçak düşürme olayında olduğu gibi, bir kez daha, Rusya ile kırılma yaşarsak, artık Amerika’nın kucağından kurtulamayız.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com


















