Bildiğim bütün B sesi ile başlayan kelimelerin her birini sadece bir kez kullanmak şartı ile bir HİKAYECİK yazdım. Sondan eklemeli yapısıyla Türkçe’mizin maharetini sergilemek istediğim bu çalışmanın özelliği; Aynı sesle başlayan ama hiçbir sözcüğü tekrar kullanılmadan örülmüş BİR DÜZ YAZI oluşu… Bu çalışma biçiminin edebiyatımızda başka bir örneği yok sanıyorum… Aliterasyon denilen ses yinelemesiyle şiirler yazıldı,(ben de yazdım) ama düz yazı biçiminde yazıldığına rastlamadım.
BATAKLIĞA BATMAYIN
Biyografisi basıldığında batı bölgesinde bağ, bahçe, bostanlar bütünüyle bozum daymış… Beyefendinin büyük babası başkanlık birikimlerini bugünkülere brifing bazında bildirirken; başı bozuklukları, bağnazlıkları, bilgisiz berhava birilerini başarılı bir biçimde belirtmiş. Başkanın başyapıtında, bulûğundan bugününe biriken büyüleyici başka bilgiler de bulunuyordu…
Boyunduruğunda bulundurduğu beyliklerin bölük bölük büyütülüşü bile…
Beşinci basımın birkaç bölümünde baş belalarından bakın böyle bahsediyor:
“Boynu bükük bir bayan başına bağladığı benekli basma bezi bağrına basıp binanın bitişiğindeki boşluğa boğulurcasına basbas bağırıyordu:
-Bırakın beni, bıyıkları b..a bulaşan bitliler! Beyhude bekliyor, bekletiyorsunuz… Bilin ki Bilge Bahadır bağımsızlık balonuna bindiğinde burayı bulacak; boğazınıza basmadan, boğmadan birçoğunuzu buzlu borulara bağlayacaktır… Belki bazılarınız bayılacaksınız. Beddua bellemeyin bunları…!
Billur benizli bu bacımız, biraz bakındı. Bez bohçada biriktirdiği boncukları balkonun berisindeki boşluğa bıraktı. Başkaldırıdan bezgin ve bitkindi. Bulûzuna bulaşan boyaya baktı. Balık biçimli bacaklarına, beline, bileklerine bilezikleriyle baştan başa bastırdı. Birdenbire bayılma bahanesiyle benzin bidonuna bitişti. Bardaktaki berbat birayı biranda bitirdi. Başka bir şeylerle de beslenmeye başladı. Biberli böreklerle birlikte belikleri de bala batıyordu. Bekçilerin birkaçıyla belli belirsiz bakıştı. Başı buhar banyosundaymışcasına buğur buğurdu. Bahtının bağışlamayacağının bilincindeydi biçare. Burnunu buruşturarak biryanına büküldü. Bakışları büzük, buruk ve buğuluydu. Bedeni badanasız, bakımsız barınaklara benziyordu.
-Baylar, bataklığa batarken bizi de boşu boşuna batırmayın! Bre bedbahtlar! Bıktık bunca basitliklerden, bayağılıklardan. Bari bayrağımızı bozmayın, bozdurtmayın! Bedhahlara birliğimizin bağlarını böldürtmeyin. Böğrümüzden baltalatıp bıçaklatmayın! Bunca boranla, badireyle birlikte başedebiliriz. Baharla bezekli basamaklara basarak barış burçlarında, bembeyaz bulutlarda buluşabiliriz. Birlik, beraberlik burada bizzat büyütür bizi. Böylece berrak bakışlı bebeklerin beşiğindeki bayramlardan bahsedebiliriz birbirimize…
Bahtsızın bağırışları beyhudeydi, benliğini bambaşka boyutlarda bulacağını biliyordu…”
Asuman SOYDAN ATASAYAR