Halkın umudu barış ve sevinçti. Bu kavramlar etrafında toplanmak, geleceğe güvenle bakmak demekti. Güven duygusuyla bezeli olarak, yarınlara ulaşmaktı. Devletin geleceği için, milli bir duruş sergilemek, barışı gerektirir. Bu yolda şeffaflığın gösterilmesi, devlete karşı gelen gurupların, önünün kesilmesi gerekir. Şeffaflık olmazsa, devlete karşı olan zihniyete, fırsat doğacaktır.
Yönetimde karanlık mecraları tercih edenler, normal olmayan yolları esas alır. Böyle durumlarda zalim eller, “çelik yumruk” giyerler. İnsanını ezer, acımazlar. Bu kavramlara, yeni düşünceler de eklerler.
Barış adına yaşama şansını yakalayamayan bir toplum, geri kalır. İnsani ilişkileri, normal olamaz ve kişiler zulüm görürler. Bu durumda, yönetici nüfuzunu, sosyal devletten yana değerlendirirse, halkını önemli hale getirir. Böylece halkın yapısı kendine gelir. Aralarında zalim karakterliler de olsa istediği gibi hareket edemezler.
Sosyal devlet, toplumda ayrımcılık yapmaz. Ayırımcılık; yoksullaştırma ile başlar ve sistem gereği, bölücülük şekliyle ülkeyi zor duruma sokar.
Ülkede barış adına, birlik ve beraberlik kurulmuşsa, geçim problemi kalkar. Çünkü geçimi için toprağını değerlendirir ve üretimi artırırlar. Böylece nüfuz sahibi olanların, değer kazanması söz konusu değildir.
Üretimde söz sahipleri, icraata geçerlerse, Ülkede dirlik düzenlilik gerçekleşir. Yönetim kademelerinden, vatandaşa zülüm eden çıkmaz.
Nüfuz sahibi kişiler, toplumu baskı altına alamazlar. Böylece insanlara köle muamelesi yapamazlar. Sermayeyi yönetiyorum, diye akla gelmeyecek işler yaparlar. Bunların kardeşlikten haberleri yoktur.
Tek adam görüntüsü barış adına, sürdürülebilir değildir.
Hasan TANRIVERDİ























