Bugün sizlere sanalda bir dolandırıcı ile nasıl tanıştım ve onunla neler yaşadığımı anlatacağım.
Birine çok güvenirsiniz. Hatta ona aklınızı, sırrınızı emanet edersiniz. Gün gelir bir bakarsınız, o güvendiğiniz dağlara karlar yağmıştır. Yalan dolan çukuruna düşmüşsünüzdür..!
Şans mı, tesadüf mü bilmem ama, şu hayatta çoğumuz güven, güvensizlik sorunları yaşamışızdır mutlaka.
Ve yaşam sizi bulunduğunuz yerden alır, başka yere koyar: Der ki;
“Biraz da burda şansını dene. Belki kazanırsın.”
İnternet dünyasında ücretsiz yayın gerçekleştirdiğimiz yıllardı…
Edebiyat Galerisi Net’in yönetimindeydim.
Hiç unutmam bir gün posta kurumda yeni mesaj almıştım.
Mesleğinin psikolog olduğunu, yazılarını köşemizde yayınlanmasını rica eden birindendi mesaj.
Adı Dr. E. Toprak olan yazı sahibinin tarafıma gönderdiği özgün yazılar, toplum ve insan sağlığına çok faydalıydı. Her birinin teması muhteşemdi.
Bir ay gibi yayınladıktan sonra başka bir insandan daha mektup aldım. Mektubunda beni mahkemeye vereceğinden bahsediyordu. Psikiyatrist olduğunu yazan bayan yazarın; şikayet konusu da telif hakkını ihlal edişimmiş.
Ekte bir yazı örneğini göndermişti.
İnceledim.
İncelediğim bilimsel içerikli yazı, Dr. Toprak adlı psikologun yazısının aynısıydı.
İşte o bayan hekimden önce özür dilemiş, sonra da uyarısı için teşekkür etmiştim.
Dr.Toprak’ın tüm yazılarını inceleyeceğimi yazıp, tüm yazılarını askıya aldım.
Google kendisini bana psikolog olduğunu yazan Toprak’ın adını soyadını yazıp aradım. Öncelikle karşıma Facebook çıktı.
Profil fotosu ve yazıları bana gönderdikleriyle aynıydı. Üstelik binlerce yorum ve beğeni almıştı. Takipçileri oldukça fazlaydı. Bir de yeşil gözlü, yakışıklıydı ki sormayın.
Saatler süren araştırmam sonucunda hayretle şu gerçeğe ulaşmıştım.
Dolandırıcı Dr. E. Toprak’ın tüm arkadaşlarını tek tek inceledim. Yarıdan fazlası kadındı. Ve hekimdi.
Hay Allah!
Aklımı oynatacaktım!
Acaba beni mahkemeye vereceğini söyleyen bayan hekim mi yalancıydı, yoksa adının, E. Toprak olduğunu söyleyen psikolog mu yalan söylüyordu?
Kim kimdi?
Bu kez bayan hekimi araştırdım. Zaten adını yazar yazmaz özel bir hastanede çalıştığını gördüm. Ayrıca hekim Hanım’ın yazıları birden fazla dergilerde yayınlanmaktaydı.
Psikolog E. Toprak’ı tekrar daha detaylı araştırmaya başladım.
Ve aradığımı Balıkesir basınında gördüm.
Gazete başlığı şöyleydi:
” …Hırsızlık Şüphelisi Sahte Psikolog Çıktı”
Ve haberin gazete alıntısını sizlere aynen aktarıyorum:
“…Balıkesir’de hırsızlık suçlamasıyla yakalanan bir şüphelinin sahte belgelerle kendini ‘psikolog’ olarak tanıtıp, hasta kabul ettiği ortaya çıktı. Balıkesir Emniyeti, 23 Haziran 2011 tarihinde Eski Kuyumcular Mahallesi Çavuş Sokak üzerinde bir işyerinde hırsızlık yapılması üzerine araştırma başlattı. Polis olayın şüphelisi olarak 28 yaşındaki E. T. ‘yi yakaladı. E. T. ifadesinin alınmasının ardından adliyeye sevkedildi ve tutuklandı. E. T. polisteki soruşturma sırasında ayrıca, Gazi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden psikolog olarak mezun olduğunu, büro kiralayarak ücret karşılığında hasta kabul ettiğini, bu konuda lisans diploması ve Newyork Üniversitesi’nden master belgesinin bulunduğunu ileri sürdü.
Şüphelinin açıklamalarından ve belgelerden kuşkulanan polis, Gazi Üniversitesi Rektörlüğü ile yapılan yazışmalar neticesinde, E. T. ‘nin psikolog olmadığını, lisans diploması ve Newyork Üniversitesi’nden verildiği iddia edilen master belgesinin sahte olduğunu belirledi.
E. T’nin işyeri kapısına astığı Psikolog Danışma Merkezi-Psikolog Doktor yazılı tabelayı da kendisinin düzenlediği anlaşıldı. – Demirören Haber Ajansı – Balıkesir.7-”
…m
Demek ki, gerçekler eninde sonunda gün ışığına çıkıyor. Doktor, hakim, mimar olsun, iş isterse Harward, Oksford’dan diploması olsun…
İnsan insan olmadıktan sonra, kime ne fayda..?
Sonuç olarak;
Gerçeği öğrenir öğrenmez sahtekarın sayfasındaki hekim arkadaşlarına; elde etmiş olduğum kanıtları ileterek dikkatli olmalarını ilettim.
İnanır mısınız?
Hiçbiri ne onun adını, ne de alıntı, çalıntı yazılarını sayfalarından kaldırdılar. Çoğu ortak arkadaşlarımız beni sildiler.
Bazen uyarmak da ters tepiyor.
Altının, elmasın da sahtesi olur da insanın olmaz mı?
Biz yine de dikkatli olalım, derim…
Ne ne kazım! Akıl bu, öyle rastgele kişilere emanet edilmez.
Ee, ne diyelim?
Psikoloji bu. Bozulur, düzelir. Karakterimiz sağlam kalsın da, diğer duygular peşi sıra gelir.
Aman dikkat!
“Bana güvenebilirsin,” diyen insanlara dikkat edelim.
Zira güvenmemeyi, güvendiğimiz insanlar bize öğretiyor.
Gittiğiniz tüm yollar doğru ve iyi insanlara çıksın.
Emine Pişiren / Kocaeli





















