Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Şükran GÜNAY

Babam Adil Günay (I)

Şükran GÜNAY Yazar Şükran GÜNAY
21 Temmuz 2020
Şükran GÜNAY
4
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Doğum tarihinin doğru yazılmadığını, Yunan İşgalinde kendisinin 10-15 yaşlarında olduğunu söylerdi babam. ‘’Benim tevellüdüm yanlış yazılmış, aslında 1326 tevellütlüyüm.’’ derdi. Savaş anılarını kendi ağzından dinlediğim ve ses kaydını aldığım için bilgisinin doğru olduğunu da biliyorum. O zamanlar, hatta benim devremde bile doğum tarihleri çeşitli nedenlerden dolayı ya küçük ya da büyük yazılırdı. Günümüzde bile köylerde aynı sorunu yaşıyoruz.

 

Babam Adil Günay’ı anlatabilmek hiç de kolay değil. Onu anlayabilmek için; az çok tanımış, koyu lacivert gözlerine vurmuş o koskoca merhamet ve maneviyat saçan yüreğini yaşamış olmak gerek.

Kendi fakirliğini görmeyerek; fakir fukaranın elinden nasıl tuttuğunu bilenler hala vardır. ‘’Yavrularım, yarına Allah Kerim.‘’ diyerek evlatlarına, eşine yokluk çektirmeyen Yaradan’a bağlılığını, teslimiyetini aynen yaşayanlar onu daha iyi anlayabilirler.

 

Babamın yaşamını koskoca bir romana sığdıramam. Benim için her yönüyle örnek bir baba, dürüst bir eş, vatanına, milletine bağlı çalışkan bir vatandaş ve yüce Yaradan’ın yolunda yürümeyi özünde yaşamış, eylemleriyle de örnek bir insan olmayı kendisine hedef edinmiş, savaş mağduru dev yürekli bir Türk’tür.

 

Şimdi anlatabildiğim kadarıyla ve bildiğim yönleriyle Adil Günay’ın hepimize örnek olacak yaşamını sunacağım:
Germencik’ten İncirliova’ya gelin gider Ayşe, çocuk denecek yaşta. İlk çocuğu oğlan olur. Adını Adil koyar babası. Büyür, serpilir. Tam o yıllarda I. Dünya Savaşı sonrası Osmanlı İmparatorluğu malum ülkelerce paylaşılır. Yurdun her köşesinde korku, panik ve kaçışmalar başlar. Öncelikle kadınları, kızları, çocukları Yunan askerinin bulamayacağı yerlere, dağlara, mağaralara doğru götürmeye çalışırlar. Ege’nin her köşesinde ‘’Geliyorlar! Geliyorlar! Haydi çabuk olun!‘’ seslerinin kulaklardan silinmediğini çok kişiden dinledim.

 

Böyle bir kafilenin içinde olan Adil ve annesi Ayşe’yi Yunanlılar yolda yakalarlar. Kimilerini öldürür, kimilerini hizmetlerine alırlar. Esma güzel ve genç olduğu için oğlu Adil ile birlikte hizmetlerine alırlar. Ana oğul ömür boyu unutamayacakları Yunan zalimliğini yaşarlar. Genç ana yavrusu Adil’in yaşaması için ne derlerse yapar. Oğlu Adil de anasının sözünden çıkmaz…

 

Bir gün Yunan Askerlerinin kaçıştığını, her tarafı yakıp yıkarak uzaklaştığını gören Ayşe Ana kuytu bir yer bulur ve oğlu ile saklanır. ‘’Mustafa Kemal Paşanın Askerleri geldi! Mustafa Kemal Paşanın Askerleri geldi!‘’ seslerini duyunca saklandığı yerden geri çıkar. Askerler, Adil’i ve Ayşe anayı evlerine geri getirirler, dönerler.

 

Adil’in gözü önünde babası anasını boşar. Üç defa ‘’Boşsun! Boşsun! Boşsun!’’ der. Gerekçesi de artık Ayşe’nin Yunan artığı oluşudur. Adil bunu ömür boyu unutamaz ve anacığına dört elle sarılır. Birlikte Germencik’e geri dönerler. Onlar birbirlerine söz verirler, çektiklerini kimselere söylemezler.

 

Adil, arada sırada babasının verdiği paralarla bir ekmek, biraz da peynir satın alır. Ekmeği küçük parçalara ayırır, aralarına peynir koyup, dışarıda satar, annesine ev harçlığı getirir. Annesi ve Adil çok zor günleri atlatmışlardı. Açlık, fakirlik, onlar için hiç önemli değildi. Esma’nın annesinden kalma otlardan yapılmış çit kulübede yaşamaya başlarlar. Geceleri ana oğul birbirlerine sarılır, ‘’GELİYORLAR! GELİYORLAR!” korkusu ile sabahı zor yaparlar.

 

Kurtuluş Savaşı kazanılır, Türkiye Cumhuriyeti kurulur, arka arkaya devrimler yapılır. O aralar Balkanlardan gelen Hasan adındaki bir delikanlı Esma Ana’ya aşık olur ve evlenirler. Esma ile evlendi diye, ona da Gavur Hasan derler. Hiç kimse anlayamaz Hasan’ın aydınlık yüreğini ve beynini. Hasan, Yunan işgalini yaşamış olanların çok olduğu balkanlardan kaçıp geldiği için biliyordu olup bitenleri. Esma’nın suçu neydi ki? Gel de kafaları Türk kültüründen uzaklaşmış, erkek merkezli bu zihniyete hapis olmuş olanlara anlatabilirsen anlat… Kadın erkek farketmez ki! Küçük yaşlarda beyinlere işlenmiş bu denli insanlıktan uzak düşünceler; asırlar sonra normalmiş gibi algılanır, yorumlanır ve uygulanır olmuş… Günümüzde de az değiller ve gittikçe çoğalacağa benziyorlar…

 

Adil, Arap harfleriyle okumayı yazmayı mahalle mektebinde öğrenmişti. Harf Devriminde de Latin harfleriyle yazmayı, okumayı çok çabuk öğrenir. Hem akıllı hem çalışkan hem de Allah’a teslimiyeti tamdı.
Askere gittiğinde onbaşı olarak askerliğini bitirir.
Soyadı Kanunu çıktığında Günay soyadını alarak baba soyadını bırakır.
Olası bir 2. Dünya Savaşı Hazırlığı için ihtiyat askerliğine alınır. Orada da çalışkanlığı, okur yazarlığı ile kendisini sevdirir. Uzman çavuş olarak görevlendirilir. İhtiyat askerliğinden dönüşte birinci eşinden boşanmak zorunda kalır. Tanıdıkların yardımı ile 14 yaşlarında Gadın gız ile evlenir. Gadın gıza Hatice adını verir.
Mustafa Kemal Atatürk, bir an önce ülke genelinde çağdaşlaşma, kalkınma ve uygar ülkelerin seviyesine ulaşmak amacıyla askerliğini başarıyla yapmış, onbaşı, uzman çavuşlardan yararlanılmasını ister. Kızılçullu’da Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisiyle eğitmenler yetiştirilir. Rahmetli babam da Kızılçullu’da yetiştirilip, ilkokulda görevlendirilen eğitmen öğretmenlerden biri olur.

 

O zamanlar Kurtuluş Savaşı büyük heyecanlarla anlatılır, öğrenci ve öğretmenler yoğun duygular yaşarlardı. Benim öğretmenliğimin ilk yıllarında da durum aynı olmuştu. Türk Milletine; Yunanlıların, diğer işgalci devletlerin yaptıkları eziyetleri anlatırken ağlamamak, duygulanmamak ne mümkün? İşte böylesi bir dersi işlerken, babacığım kendini kaybeder ve sınıftan kaçar, kaçarken de ‘’Geliyorlar! Geliyorlar!’’ diyerek çığlıklar atar. Sonrası malum…

 

Anneciğim, iki küçük yavrusu ile genç yaşta babamla doktor doktor, hoca hoca dolaşır. Tabi ancak Aydın ili merkezli noktalarda. Psikiyatrist nedir bilen yok. O zamanlar maddi sıkıntılar da az değil. Bir gün Aydın Devlet Hastanesinde doktor sırası beklerken, Yunanistan göçmenlerinden biri babama yaklaşıp: “Adil Abi, senin derdini ben biliyorum. Babam da senin gibi. Sen hayatını gezerek geçireceksin. Yalnız başına kalmayacaksın. Manavcılığı bırak, gel bizimle çalış. Biz makina aldık, TAK TAK HELVASI yapıp satıyoruz. Biz yapalım, sen sat. Hem sağlığın yerine gelir, hem de iyi para kazanırsın.” der. Böylece babam Adil Günay Seyyar Satıcı olarak çalışmaya başlar. Köy köy başında tepsilerle Tak Tak Helvası satar. Yaptığı her işi yüreğinden ve aşk ile yaptığı için çok sevilir. Köylere yaklaşırken:

Tak tak, tiki tiki tak!
Bedava olmaz tak tak!
Taktak helvası geldiii!
Ye de tadına bak!

…dörtlüğünü kendisine özel melodisi ile söyler, onu duyan çocuklar, büyük küçük herkes etrafına dolarlardı.

 

Bir ara un kurabiyesi sattığı yılları hatırlıyorum. Ev yapmak için büyük bir arsa almışlardı. Paraları yetmediği için bahçenin en uygun bir yerine bir odalı çit ev yapmışlardı. Evimiz Romanların mahallesine bitişikti. Babam onlar için;’’ hısımlarımız. ‘’derdi. O zamanlar Çingene denmesinden rahatsız olur, ‘’ her canı Allah yarattı’’ der, kimsenin gönlü kırılsın istemezdi. Romanlar da babamı çok severlerdi. Beni omuzunda taşıyarak onların kahvesine götürdüğünü çok iyi hatırlıyorum.

Okula başladığım yıllara kadar o çit odada yaşadık. Ağabeyimle ben uyurken, annem ve babam erken saatlerde kurabiye makinasından (mekanik et makinasına benzer) kurabiyeleri çıkarıp tepsilere dizerlerdi. Sabah namazından sonra da babam onları fırına pişirmeye götürürdü. Kurabiyelerle eve geldiğinde sıcak sıcak ilk denemeyi biz yavrularına, eşine yaptırırdı babacığım.
‘’Allah bereketini versin. ‘’ demeyi de unutmazdı.

 

Daha sonraki yıllar evimizi bitirdik. Çocukluğum çeşit çeşit meyve ağaçlarının, çiçeklerin, üzüm, sebze, selvi ve kavakların olduğu cennetten bir köşe olan bahçemizde ruhuma değeri biçilmez eşsiz anlam ve tatta manevi değerler kazıdı. Babamın hastalığı hariç, her şey bol ve en önemlisi de sevginin bayram yaptığı bir yuvada yaşadım.

Paylaş
Etiketler: 2. Dünya Savaşı HazırlığıçingeneDoğum tarihiharf devrimiI. Dünya SavaşıKızılçullukurabiyeKurtuluş SavaşıMustafa Kemal ATATÜRKromanlarUzman çavuşYunan işgaliYunan İşgalinde
Önceki Yazı

Bağ

Sonraki Yazı

Can, Can’a

Şükran GÜNAY

Şükran GÜNAY

İlişkili Yazılar

Sonbaharda Aşk
Doğa-Çevre

Sonbaharda Aşk

12 Kasım 2025
5k
Her Kasımda Hallerim
Anma

Her Kasımda Hallerim

10 Kasım 2025
5k
Dün-Şimdi-Yarın
Edebiyat

Dün-Şimdi-Yarın

07 Kasım 2025
5k
Sonbaharda Hallerim
Doğa-Çevre

Sonbaharda Hallerim

20 Eylül 2025
5k
Sonraki Yazı

Can, Can'a

Yorumlar 4

  1. Ayşe Naz YILMAZ says:
    5 yıl önce

    Bu vatan kolay kazanılmadı. Evlerimizde ve sokaklarda güvenli şekilde oturabiliyor, gezebiliyorsak, canı pahasına bu vatan için her türlü eziyete maruz kalsalar bile vatanlarını korumaktan vazgeçmeyenler sayesindedir.
    Şükran hanım, yaşananları çok güzel dile getirmişsiniz. Okurken o anları yaşar gibi oldum ve çok etkilendim. Inanın akşamdan beri hâlâ etkisinden kurtulabilmiş değilim. Özellikle 2 bölüme ayırdığım yazınızın 2.bölümü beni ziyadesiyle üzdü.

  2. Şükran GÜNAY says:
    5 yıl önce

    Canım kardeşim Ayşe Hanım, iyi ki sizi tanıdım. Ülkemin ve insanlığın sizin gibi gençlere ihtiyacı var.
    Tüm yazdıklarım gerçek yaşamın ta kendisi. Evet, atalarımızın hangi şart ve durumda bize bir vatan bıraktıklarını asla unutmamalı ve unutturmamalıyız. Sonsuz sevgimi, saygımı ve selamımı iletiyorum gül yüreğinize.

  3. Mustafa HAYIRLI says:
    5 yıl önce

    Sevgi dolu bir yazı; keşke herkes babasını böyle doğal biçimde anlatabilseydi ve keşke herkes babasının ses kaydını alabilseydi.

    Bu yazıyı okurken, 1920’li yılları, Türk Milleti’nin varoluş mücadelesini, ölüm kalım savaşını yaptığı o yılları bir başka açıdan, karşı cepheden ama yine sevgi ile anlatan Dido SOTİRİYU’nun “Benden Selam Söyle Anadoluya” kitabını, anı romanını hatırladım.

    Yazının başlığı “Babam Adil Günay(I)”, olduğuna göre, devamı sayın Şükran GÜNAY’dan gelecek gibi.

    İlgiyle bekliyorum.

  4. Şükran GÜNAY says:
    5 yıl önce

    Mustafa Bey, yorumunuzu yeni gördüm. Okumak ve irdelemek için özde yaşamak gerek. Çok teşekkür ederim, Evet, çocukluğum sevgi yüklü bir yuvada geçti. Hayatıma yön veren babam ve annemi yazabilmiş olmaktan çok mutluyum. Sevgiler, saygılar, gönlünüzce bayramlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap